ABD: Güçlerimizin çekilmesi, DSG ile Arap aşiretleri arasındaki gerilimi artırdı
Yeni bir ABD hükümeti raporu, Amerikan kuvvetlerinin Suriye'nin bazı bölgelerinden çekilmesinin, çoğunluğu Kürtlerden oluşan Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile bölgedeki Arap aşiretleri arasındaki gerilimi artırdığını ortaya koydu. Raporda ayrıca, DSG'nin yeni Suriye ordusuna entegrasyonu müzakerelerinin "çıkmaza girdiği" ve Halep'teki Tişrin Barajı'nın devri anlaşmasının "güvenlik endişeleri" nedeniyle uygulanmadığı belirtildi.

ABD Genel Müfettişliği tarafından yayınlanan rapor, IŞİD'e karşı uluslararası koalisyonun "Inherent Resolve" operasyonu çerçevesinde bu yılın ikinci çeyreğindeki (Nisan-Haziran) Irak ve Suriye'deki faaliyetlerini inceliyor.
Rapor, ABD'nin ekonomik yaptırımları kaldırarak ve yeni Şam hükümetiyle ilişkileri normalleştirme adımları atarak Suriye politikasında büyük değişiklikler yaptığı bir dönemde yayınlandı.
Rapora göre, DSG'nin durumu Nisan'dan Haziran'a kadar olan dönemde “karmaşık bir hal aldı” ve “birçok stratejik değişiklikle” karşı karşıya kaldı.
Entegrasyon müzakereleri çıkmaza girdi
Raporda, bu üç aylık dönemde "DSG'nin yeni Suriye ordusuna entegrasyonu müzakerelerinin çıkmaza girdiği" ifade edildi.
Bu durum, DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Suriye geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara'nın bu yılın 10 Mart'ında özerk yönetim güçlerini ve kurumlarını Şam hükümetine entegre etmek için bir anlaşma imzalamasına rağmen yaşanıyor. Her iki taraf da anlaşmada henüz bir ilerleme kaydedilmediğini teyit ediyor.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ise tarafların "yakın gelecekte Paris'te bir araya gelmelerinin" planlandığını açıkladı.
ABD Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) müfettişlerinin ortak bir platformu olan Genel Müfettişlik, raporunda Şam ile Kamışlı arasındaki "temel anlaşmazlıkların" ülkenin yönetim sistemi ile özerk yönetimin bağımsızlığının ve yapısının korunması konularında olduğunu belirtiyor.
Raporda, "DSG, federal bir Suriye istiyor ve DSG birimlerinin ve yerel güvenlik güçlerinin yapısal ve coğrafi bütünlüğünü korumak istiyor. Suriye hükümeti ise merkezi bir otorite ve tüm askeri güçlerin kontrolünü istiyor" denildi.
Halep güvenlik anlaşması ve Tişrin Barajı
1 Nisan'da DSG ve Suriye hükümeti, Halep vilayetinin yönetimi için bir güvenlik anlaşmasına vardı.
Rapora göre bu anlaşma uyarınca, Suriye hükümet güçleri, 200 binden fazla Kürdün yaşadığı ve Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından Şam'a bağlı ve Türkiye'ye yakın silahlı grupların Kürt güçlerine yönelik saldırıları sırasında evlerinde saklanan şehirde güvenliği sağlayacaktı.
Raporda belirtildiği üzere, DSG, Tişrin Barajı'nı Suriye hükümetine devretmeyi kabul etti, ancak Haziran ortası itibarıyla bu süreç "DSG tarafındaki güvenlik endişeleri nedeniyle" gerçekleştirilmemişti.
ABD'nin çekilmesi ve artan gerilim
ABD, bu yılın Nisan ayı ortasında IŞİD tehdidinin azalması nedeniyle Suriye ve Rojava'daki güçlerini çekeceğini duyurmuştu. Haziran ayında ise sekiz ABD üssünden sadece üçünün kaldığı bildirilmişti.
Rapor, bu üslerden üçünün Orta Fırat Nehri Vadisi'nde olduğunu, ikisinin DSG'ye devredildiğini ve birinin imha edildiğini açıklıyor.
Rapor, çekilmeye rağmen koalisyonun DSG ve özerk yönetim güvenlik güçlerine IŞİD'e karşı yardımlarının devam ettiğini, ancak ABD güçlerinin bazı bölgelerden çekilmesinin DSG ile bölgedeki Arap aşiretleri arasındaki gerilimi artırdığını ortaya koyuyor.
Raporda, "Arap toplulukları, DSG'ye karşı bıkkınlıklarını ve rahatsızlıklarını dile getirerek, DSG'yi kaynakların dağıtımı ve koruma konularında 'kültürel tarafkirlik' yapmakla suçlayan bir 'işgalci grup' olarak görüyorlar," ifadeleri yer aldı.
Ayrıca raporda, "DSG güçleri, küçük silahlarla yapılan dolaylı ve sınırlı saldırıların hedefi haline geliyor. Gerilimin arttığı dönemlerde, ABD güçleri DSG ve Arap aşiretleri arasında defalarca arabuluculuk yaptı" denildi.
Rapor, ABD kuvvetlerinin çekilmesi ve yer değiştirmesiyle "Arap aşiret liderleri ile DSG arasındaki gerilimin yakın gelecekte artma olasılığının" olduğunu öngörüyor.
IŞİD kampları ve hapishaneleri
ABD Genel Müfettişliği, DSG kontrolündeki hapishanelerde yaklaşık dokuz bin IŞİD militanının bulunduğunu belirtiyor.
Ayrıca DSG ve iç güvenlik güçlerinin, Hol ve Roj kamplarında IŞİD hücrelerini ortadan kaldırmak ve kaçış girişimlerini engellemek için birçok operasyon düzenlediği ifade ediliyor.
Rapor, kamplardaki durumu "insani kriz" olarak tanımlıyor.
Raporda şu bilgiler yer aldı:
Hol Kampı: Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 28.400 kişiyi barındırıyor. Nüfusun yüzde 51'i Suriyeli, yüzde 28'i Iraklı ve yüzde 21'i diğer ülkelerden.
Roj Kampı: Yaklaşık 2.400 kişiyi barındırıyor. yüzde 93'ü yabancı, geri kalanı Suriyeli ve Iraklı.
Bu üç aylık dönemde, Hol ve Roj kamplarından 2.622 Irak vatandaşı ülkelerine geri gönderildi.
ABD, yeni Suriye hükümetinden kampların ve hapishanelerin sorumluluğunu üstlenmesini talep etti.
IŞİD tehdit seviyesi
ABD hükümetinin değerlendirmesi, "Zayıflamasına rağmen IŞİD'in hala sürekli bir tehdit olduğunu" gösteriyor.
Genel Müfettişlik, IŞİD'in Irak ve Suriye'deki saldırılarının "tarihsel olarak düşük bir seviyede" olduğuna inanıyor, ancak örgüt kalıntılarının "hala güçlerini yeniden kazanma motivasyonuna sahip olduğunu" belirtiyor.
Raporda, "IŞİD, yeni Suriye hükümetini istikrarsızlaştırmaya çalışıyor" denildi.