Cemil Bayık: PKK kendini feshetti, silahlı mücadele sona erdi!
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK’nin kendini feshettiğini ve silahlı mücadelenin sona erdiğini açıkladı. “Barış süreci tıkanmasın diye sorumluluk aldık” diyen Bayık, hükümete “demokratik entegrasyon” ve “özgürlük yasaları” çağrısında bulundu. Bayık’a göre, artık Öcalan’a “umut hakkı” tanınmalı ve silah bırakanlara siyaset yolu açılmalı.
PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık, örgütün silahlı mücadelesini resmen sonlandırdığını ve kendini feshettiğini duyurdu. Bayık, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıya atıfta bulunarak, bu adımın “barış sürecini hızlandırmak” amacıyla atıldığını söyledi.
Bayık, ANF’ye verdiği demeçte, örgüt yöneticilerinden Sabri Ok’un 26 Ekim’de yaptığı açıklamanın “barış ve demokratik toplum hedefindeki kararlılığın somut göstergesi” olduğunu belirtti.
“Barış süreci tıkanmasın, provokasyonlar fırsat bulamasın diye sorumluluk aldık. PKK kendini feshetti, silahlı mücadele sona erdi. Biz üzerimize düşeni yaptık; şimdi adım atma sırası devlette.”
Bayık, hükümete “demokratik entegrasyon” ve “özgürlük yasaları” çıkarma çağrısında bulundu. Bu yasaların, silah bırakanların özgürce siyaset yapabilmesini ve Abdullah Öcalan’a “umut hakkı” tanınmasını güvence altına alması gerektiğini söyledi.
“Tarihsel bir zorunluluk”
Bayık, PKK’nin feshiyle birlikte “geçiş yasasının tarihsel bir zorunluluk haline geldiğini” vurguladı. Sürecin tek taraflı kalmaması için devletin siyasi ve hukuki adımlar atması gerektiğini belirtti:
“Silahlarını bırakanlar Türkiye’ye döndüğünde özgürce siyaset yapabilecek mi? Bu sadece PKK yöneticilerini değil, Öcalan’ı da kapsamalı. Yasası ve siyasi adımı olmadan hiçbir adım anlamlı olmaz.”
Bayık, geçmişte Öcalan’ın 1988’de M. Ali Birand’la yaptığı röportajı, 1993’te Turgut Özal döneminde ilan edilen tek taraflı ateşkesi, 1 Eylül 1998 ve 2007’deki ateşkesleri ve Dolmabahçe Mutabakatı’nı hatırlattı. Tüm bu adımların, Kürt sorununda diyalog ve çözüm arayışının göstergesi olduğunu söyledi.
“Cumhuriyet, Kürtlere sırt çevirdi”
Bayık, 1923 sonrası Cumhuriyet döneminde Kürtlere yönelik politikaları sert biçimde eleştirdi:
“1923’ten sonra Kürtlere sırt çevrilmiştir. Ulus-devlet anlayışıyla Kürdistan, Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirilmiştir. Osmanlı’da olmayan Kürt soykırımı, Cumhuriyet döneminde uygulanmıştır.”
Devlet Bahçeli’nin Türk-Kürt kardeşliği yaklaşımını “Batı’nın ulus-devlet anlayışıyla zehirlenmiş” olarak tanımlayan Bayık, demokratik entegrasyon yasalarıyla Türk ve Kürt halklarının yeniden yakınlaşabileceğini ifade etti.
PKK’nin silahlı mücadelesini “bir araç” olarak gördüklerini belirten Bayık, “demokratik siyaset zemininin oluşmasıyla birlikte bu aracın anlamsız hale geldiğini” söyledi.
“Kürt halkının 50 yıllık mücadelesiyle yarattığı birikim sayesinde demokratik siyaset yapma imkânı doğmuşsa, silahlı mücadele anlamsız hale gelir.”
Muhalefet ve Rojava vurgusu
Bayık, geçmişte PKK’yi tasfiye etmek için yürütülen savaşın Türkiye’nin kaynaklarını tükettiğini ve toplumu çürüttüğünü belirterek, 2007-2015 arasındaki diyalog sürecinin “Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddeden Erdoğan tarafından bitirildiğini” iddia etti.
CHP’nin süreci desteklediğini, yalnızca İYİ Parti’nin “savaş rantçısı” bir pozisyon aldığını öne sürdü.
Rojava’ya ilişkin olarak Bayık, Öcalan’ın çağrılarının sadece PKK’ye yönelik olduğunu, Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) kapsamadığını söyledi. Türkiye’nin DSG’nin silah bırakmasını istemesini “Kuzey-Doğu Suriye halklarına düşmanlık” olarak niteledi.
“20 bin şehit vermiş bir halka ‘silah bırakın’ demek büyük bir saygısızlıktır. Rojava halklarının kendi iradesi var; kimse onların yerine karar veremez.”
Cemil Bayık, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“PKK feshedildi, silahlı mücadele bitti. Şimdi devletin samimiyetini göstereceği bir döneme girdik. Bu sürecin kalıcı barışa dönüşmesi için yasal ve siyasal adımların gecikmeden atılması gerekir.”