Hatimoğulları: Türkiye’de yargı artık Kürt halkıyla, diliyle, kültürüyle barışmalı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘’Türkiye’de yargı artık Kürt halkıyla, diliyle, kültürüyle barışmalı. Muhalefeti cezalandırma aracı olmaktan çıkmalı. Aksi halde, demokrasiyi nasıl tesis edebiliriz ki?" dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu.
Konuşmasında İran-İsrail savaşına dikkat çeken Hatimoğulları, İsrail ile İran savaşının sadece iki ülke arasında yaşanan savaş olmadığını söz konusu savaşın küresel sistemin kendi dengelerini kurmakla ilgili olduğunu kaydetti
Hatimoğulları, “Ne yazık ki küresel nabız barış ritmiyle değil savaşın çılgın temposuyla atıyor. İşte bütün bunlar güç dengelerinin ticaret savaşlarının etnik ve mezhepsel gerilimlerin yeniden bir çatışma sebebi olmasının önünü açıyor” diye konuştu.
Suriye’de kiliseye yapılan saldırıyı da değerlendien Hatimoğulları, bu saldırılara karşı önlem alınması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Hepsi savaşın zeminini hazırlıyor ve savaşı körüklüyor. G-7 Zirvesi’nde ve NATO’nun artan savaş harcamaları taleplerinde bizlere neyi gösteriyor? Sadece Türkiye değil, Ortadoğu değil, bütün dünya ülkelerini yakından ilgilendiren gelişmeler bunlar. Ahmed’in, Fatima’nın, Rojda’nın, Hans’ın, Robert’in, yani bütün dünya yurttaşlarının, insanlarının doğrudan emeğini sömürmek üzerine kurgulanmış ve bu emeğin sömürüsü ile yaşam hakkının sömürüsü üzerine kurgulanmış bir savaşlar silsilesi ile karşı karşıyayız. Her şeye güvenlik gözlüğünden bakılıyor. Oysa bunun anlamı; daha fazla sosyal, siyasal felaket ve daha fazla açlık ile huzursuzluktur. ‘Güvenlik’ denilerek savaşın dehşeti bizlerin gözünde sıradanlaştırılmaya çalışılıyor.
‘’İran demokratikleşmelidir ama bunun panzehiri İsrail'in saldırısı değildir’’
Bu çatışma iki devlet arasında basit bir kavga değil. Emperyalizmin paylaşım savaşında bölge yeniden dizayn edilmek isteniyor. Soğuk savaş sonrasında bir yeni dünya düzeni kurulmuştu. Ancak şu an üçüncü dünya savaşına gebe olan yaşadığımız bu süreç bize yeni dünya düzeninin yıkılmaya başlandığını ve yeni bir dünya düzeninin inşa edilmeye çalışıldığını gösteriyor. Bütün bunlar, emperyalist güçlerin jeopolitik satranç tahtasında oynadıkları acımasız oyunla yapılıyor. Ve bunların en ağır bedelini halklar ödüyor… İran demokratikleşmelidir ama bunun panzehiri İsrail'in saldırısı değildir. Panzehir, emperyalizme karşı güçlü bir direniştir. Yaşam hakkımız başta olmak üzere; özgürlüğümüze, ekmeğimize, kardeşliğimize, barışımıza göz dikenlere karşı ortak mücadeleden geçer. Emperyalizmden alacaklıyız’’
‘’Tutuklamalar bir an önce bitmeli’’
Türkiye’deki iç gelişmelere de değinen Eş Genel Başkan Hatimoğulları şöyle devam etti:
‘’Sayın Öcalan ile kesintisiz bir diyalog sağlanmalıdır. Herkes kendisiyle görüşmek istiyor. Önümüzdeki günlerde Avrupa'dan kendisiyle görüşmek isteyen kalabalık bir heyet gelecek. Bu görüşmelerin kapısı açılmalı. Öcalan'ın kendisi de istiyor. İmralı kapıları barışa açılırsa gerçek barışın imkanı doğrar. Yargının siyasallaşması bitmeli. Yargı bir an önce siyasal zeminde davranmaktan vazgeçmeli, gerçekten hukuk işletilmelidir. Muhalefetin her kesimine dönük baskılar, seçilmişlere dönük tutuklamalar bir an önce bitmeli. Bir an önce kayyım atanmış belediyelerin başkanları ve eş başkanları görevlerine dönmeli… Altını kalın kalın çiziyorum: İçerideki demokrasi eksikliği, dışarıdaki düşmandan çok daha tehlikelidir. Eşit yurttaşlığı kutsayan; hak eşitliğini, adaleti, özgürlüğü temele koyan siyaset bu sistemin panzehiridir.
"Sayın Bahçeli’nin uyarıları önemli"
Sayın Bahçeli’nin, sürecin hızlı ve dikkatli gitmesi gerektiğine dair uyarıları önemli. Bir kez daha anlıyoruz ki kendi iç demokrasisini kurumsallaştıramayan ülke, küresel fırtınalardan çok ağır yara alır. Toplum haklı olarak, 'Kaygılarımız kulak arkası ediliyor' diyor…. Yargı, adalet terazisini barışa hizmet için kullanmalı. Türkiye’de yargı artık Kürt halkıyla, diliyle, kültürüyle barışmalı. Muhalefeti cezalandırma aracı olmaktan çıkmalı. Aksi halde, demokrasiyi nasıl tesis edebiliriz ki?"