Humus’taki olaylardan sonra Aleviler gösteri yaparken, Suriye İçişleri Bakanlığı’ndan uyarı geldi
Suriye İçişleri Bakanlığı, Alevi çoğunluklu sahil bölgelerinde yaşanan şiddet olayları nedeniyle “mezhep ayrımcılığını körüklemek isteyenlerin oyununa gelinmemesi” yönünde çağrıda bulundu.
Bakanlık, mezhepçi sloganlara karşı da ikazda bulunurken, protestocuları korumak amacıyla güvenlik birimlerinin konuşlandırıldığını bildirdi.
Bu açıklama, Alevilerin yaşadığı bölgelerde sesiz oturma eylemi düzenlenmesi için yapılan çağrının ardından geldi.
Humus’ta, kimliği henüz belirlenemeyen kişilerin, 23 Kasım’da Zeydel beldesinde Beni Halit aşiretine mensup bir kadını ve eşini öldürdüğünü aktarmıştı.
Cinayetin ardından kadının cenazesinin yakıldığı ve olay yerindeki duvara Alevi ve Şii mezheplerini çağrıştıran ifadelerin yazıldığı belirtilmişti.
Olayın ardından bazı aşiret mensuplarının El-Basel Mahallesi'nde misilleme amacıyla Alevi vatandaşlara saldırı gerçekleştirdiği ifade edilmişti.
Çıkan olayların ardından, Suriye İç Güvenlik Komutanlığı sokağa çıkma yasağı ilan etmişti.
“Herkesin ifade özgürlüğü güvence altında”
Bugün, devlet kanalı el-İhbariye TV'ye konuşan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba, "iç güvenlik birimlerinin, kaosu teşvik eden taraflarca istismar edilebilecek ani gelişmeleri önlemek amacıyla bazı (Alevi çoğunluklu) sahil bölgelerindeki protesto amaçlı toplanmaları güvenlik altına aldığını" söyledi.
Nureddin el-Baba, Şam yönetiminin "yasal sınırlar içinde kalması ve toplumsal barışı bozmaması kaydıyla herkesin ifade özgürlüğü hakkını güvence altına aldığını" belirtti.
Sözcü ayrıca, "Suriye devletinin tüm Suriye halkının taleplerinin tek garantörü olmaya devam ettiğini ve bu taleplerin kaos senaryolarıyla ya da sahil halkımızın amaçlarını çok iyi bildiği çağrılarla ele alınamayacağını" vurguladı.
Bu açıklamalar, Suriye Alevilerinin lideri Gazal Gazal'ın bugün için Alevilerin yaşadığı bölgelerde "sessiz oturma eylemi" yapılması çağrısında bulunmasının ardından geldi.
Rûdaw; Suriye kıyısındaki Lazkiye ilinde en az sekiz, Tartus ilinde iki bölgenin yanı sıra, ülkenin orta kesimindeki Hama ve Humus illerinin çeşitli bölgelerinde gösteriler düzenlendiğini kaydetti. Protestocular federalizm, siyasi adem-i merkeziyetçilik, tutukluların serbest bırakılması ve azınlıklara yönelik şiddetin sona ermesi çağrısında bulunan pankartlar taşıdı.
Alevilerin lideri Gazal'a gönderme yapan Nureddin el-Baba ise, "Sahil bölgelerinde kaosu teşvik eden ve pazarlayan tarafların tamamının ülke dışında olduğunu ve sahil halkımızın yaşadığı gerçeklikten kopuk olduklarını" öne sürdü.
Ne olmuştu?
Protestolar, Pazar günü (23 Kasım 2025) Humus’un güneyindeki evlerinde Sünni Arap Bedevi bir aşiretten olduğu bildirilen bir adam ve eşinin ölü bulunmasının ardından gerçekleşti.
Cinayetlerin ardından Alevi Konseyi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) ve uluslararası topluma acil bir çağrı yaparak, "Humus’taki Alevi mahallelerinin, fiili otorite unsurları tarafından desteklenen Bedevi gruplar tarafından barbarca silahlı saldırılara maruz kaldığını" belirtmişti.
SOHR: Humus'taki durum mezhepsel çatışmaya dönüşebilir
Konsey, “Silahsız sivillerin doğrudan ateş açılması, evlerin ve mülklerin yakılması, dükkanların tahrip edilmesi ve araçların ateşe verilmesiyle terörize edildiğini" ifade ederek, Şam'daki makamları Alevi sivillerin güvenliğinden tamamen sorumlu olduğunu bildirmişti.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman, pazar günü Rûdaw'a verdiği bilgide, iki genç Alevi erkeğin öldürüldüğünü ancak "Suriye makamlarının görünür bir önlem almadığını" belirterek, Humus'taki durumun mezhepsel bir çatışmaya dönüşebileceği uyarısında bulunmuştu.
Abdulrahman, bazılarının "Alevileri Humus'ta yerinden etmeye (sürmeye) çalıştığını" iddia etmişti.