Komisyonun 11'inci toplantısında 'koruculuk ve geri dönüşler' vurgusu

Meclis’te kurulan süreç komisyonu toplantısında konuşan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, "Koruculuk sisteminin yaratmış olduğu militarist ortam, geri dönüşlerin önündeki en somut engeldir. Korucuların kontrolündeki köylerde geri dönün yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır” dedi.

Komisyonun 11'inci toplantısında 'koruculuk ve geri dönüşler' vurgusu

Meclis Tören Salonu'nda toplanan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 11. toplantısında, bölge illerinde faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri dinlendi.

Bölgeden göç etmek zorunda kalan yerel halkın sorunlarını dile getiren ve güvenli geri dönüşün temel şartlarını açıklayan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, özetle şöyle konuştu:

"Geri dönüşler önündeki temel faktörleri de ele almak gerekir. Askeri güvenlik bölgelerinin bulunması başta faktörlerden biridir. Mayınlı alanlar, özellikle Türkiye-Suriye sınırı gibi bölgelerde köyler arasına mayınlar döşendi. Bu durum, hem yaşam hem geçim kaynaklarını tehlikeye attı. Mayınlı alanların bölgede yaratmış olduğu tahribatlar bilinmektedir. Ottawa Sözleşmesinin yürürlüğe konmasından sonra birtakım gelişmeler sağlandı fakat bunun şeffaf ve yasal zeminde yapılması kaçınılmazdır geri dönüşlerin önündeki bu engelin kaldırılabilmesi adına.

"Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça isimlerin iadesi gerekli"

Geri dönüşüönünde hala ciddi, güvenlik, mülkiyet ve altyapı sorunları bulunmaktadır. Siyasi irade eksiliği sürecin kalıcı şekilde çözülmesini engelliyor. Barış sürecinin inşası noktasında 90lı yıllarda zorla yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü yönündeki engellerin kaldırılması ve bu sürecin bu şekilde inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu bir yüzleşmedir de aynı zamanda. Koruculuk sisteminin yaratmış olduğu militarist ortam, geri dönüşlerin önündeki en somut engeldir. 90larda boşaltılan köyler ve zorunlu göç mağdurları yönelik etnik bir geri dönüş süreci sadece bireysel hakların iadesi açısından değil, aynı zamanda Türkiyede demokratikleşme, toplumsal barış ve adaletin tesisi açısından da yaşamsaldır. Bu nedenle kapsamlı bir yasal düzenleme yapılmalı. Geçmişte yaşanan mağduriyetler kabul edilmeli, giderilmeli ve bu süreç insan haklarına dayalı bir yaklaşımla yeniden inşa edilmelidir.

“Yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır”

Koruculuk sistemi bilindiğüzere 1980li yıllarda kuruluşu olan bir sistemdir. Zorla yerinden edilen kişilerin bulunduğu bölgelerde uygulanan bir politikadır. Korucuların kontrolündeki köylerde geri dönün yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır. Korucuların geçmişteki ihlalleri nedeniyle toplumsal barışın sağlanması zorlaşmaktadır. Köy koruculuğu aynı köyden ve akraba grupları arasında kutuplaşmaya yol açtı. Bazı korucuların keyfi güç kullanımı, zorla göç ettirme ve işkence gibi suçlara karıştığı raporlandı. Silahlı güç sahibi olmaları yerel düzeyde adalet mekanizmalarının bozulmasına yol açtı.

Hak ihlallerinin tanımlanması ve araştırılması temel taleplerimizdendir. Köylerin asıl isimlerinin iadesi; Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça gibi isimlerin iadesi gerekli. Geri dönüşüönündeki engeller kaldırılmalı. Toplumsal onarım ve yüzleşme süreci... Demokratik katılım güvence altına alınmalı. Koruculuk sistemi lağvedilmeli, silahların toplanması gerekmektedir. Köye dönüş programlarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Hakikat ve adalet komisyonunda zorla göç ettirilenlerin tanıklıklarının alınması ve zararlarının telafisi talebimizdir."