Matthew Bryza: Öcalan ne derse desin, Kandil’de direnç var
Amerikalı eski diplomat Matthew Bryza, Trump’ın Suriye’ye odaklanmadığını, DSG’nin hâlâ silahlarını bırakmadığını söyledi. Eski diplomat, Bahçeli’nin PKK açılımını “Nixon’ın Çin’e açılması”na benzetti: “Bu süreç başarılı olursa Türkiye için harika olur.”
T24'ten Camsu Çamlıbel'e bir röportaj veren ABD’nin eski Ankara dostu diplomatlarından Matthew Bryza, Washington’un yeni dönemde Suriye politikasında “belirsizlik ve öncelik kaybı” yaşadığını söyledi.
Trump yönetiminin Suriye’den çıkış konusunda kararlı olduğunu belirten Bryza, “Trump Suriye’ye odaklanmıyor. Oraya dair net bir politikası var mı, emin değilim” ifadelerini kullandı.
Trump için DSG öncelikli değil
Bryza’ya göre Trump yönetimi, İsrail ve Ukrayna meselelerini “varoluşsal güvenlik alanı” olarak görüyor; bu nedenle Suriye dosyası geri planda kalıyor.
“Trump artık ne Suriye ne de Kürt özerkliğiyle ilgileniyor. Suriye’de veya başka bir yerde Kürtlerin özerkliği konusunda duygusal bir tavrı yok. Trump, Erdoğan’ı seviyor ve Türkiye’nin istikrarlı olmasını istiyor,” dedi.
ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri (DSG) üzerinden kurduğu etkiyi kaybettiğini belirten Bryza, örgütün hâlâ “silahlarını ve nüfuzunu korumakta ısrarcı” olduğunu söyledi:
“DSGmart ayından beri Suriye ordusuna entegrasyondan bahsediyor. Ama hâlâ bir şey yapmadılar. ‘Silahlarımı saklayacağım, nüfuzumu koruyacağım’ diyorlar.”
Trump, Erdoğan’a ‘yapman gerekeni yap’ diyecektir
Bryza, Trump’ın Suriye’de YPG/DSG’ye yönelik Türk operasyonlarına karşı çıkmayacağını düşünüyor:
“Erdoğan kendisine ‘Bu ayrılıkçılara izin veremeyiz’ derse, Trump muhtemelen ‘Tamam, yapman gerekeni yapmalısın’ diyecektir.”
Bu yaklaşımın arkasında, Trump’ın dış politika tarzına özgü bir pragmatizm olduğunu vurgulayan Bryza, “Trump, Erdoğan’la ilişkisinde güç gösterme ve dostluk kombinasyonunu kullanıyor” dedi.
Ankara’da özerklik modeli konuşuluyor
Bryza, Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde olası bir özerk yapı modeli üzerine kendi içinde değerlendirmeler yaptığını söyledi.
“Ankara’da bu konunun etrafında konuşmalar yapıldığını biliyorum. Belki bu fikir şimdiye kadar rafa kaldırılmış olabilir ama bir dönem tartışıldı,” dedi.
ABD’nin Suriye politikası açısından Trump’ın özel temsilcisi Thomas Barrack’ın çizdiği çerçevenin anlamlı olduğunu vurgulayan Bryza, “Barrack federasyon değil ama herkesin kendi kültürünü ve dilini koruyabileceği, İslamcılığın zayıf olduğu gevşek bir modelden bahsediyor” diye konuştu.
Trump’ın Suriye dosyasında boşluk var
Bryza’ya göre, Trump yönetiminin Suriye politikası, “bütünlüklü bir strateji olmaktan çok uzak.”
“ABD politikası kâğıt üzerinde birleşik bir Suriye’dir ama sahada bunun nasıl işleyeceğine dair bir yol haritası yok. Trump’ın Suriye’ye dair somut bir politikası olduğundan emin değilim.”
PKK’nın silahsızlandırılması süreci Nixon’ın Çin’e açılması gibi
Bryza, Türkiye’nin iç politikasındaki son gelişmelere ve olası yeni çözüm sürecine ilişkin ise dikkat çekici bir benzetme yaptı:
“Bahçeli’nin PKK açılımı Nixon’ın Çin’e açılmasını andırıyor. ABD’nin Çin’e açılmasının tek yolu, en katı anti-komünistin bunu yapmasıydı. Bahçeli-PKK denklemini de aynı şekilde okuyorum.”
Bryza, MHP lideri Bahçeli’nin bu hamlesini “şok edici ama stratejik” olarak niteledi:
“Asla beklemezdim. Şoke oldum. Bu süreç başarılı olursa, Türkiye için harika olur.”
Öcalan ne derse desin, Kandil’de direnç var
Bryza, sürecin başarısının PKK içindeki hiziplere bağlı olacağını söyledi:
“Her örgütün fraksiyonları vardır. Bir yıl önce TUSAŞ’a yapılan saldırıdan da anladık ki örgüt içinde bu işe karşı olanlar var. Ama Öcalan ‘Savaşmayın’ derse, Kandil’de kim kime güvenerek aksi yönde bir tutum takınabilir? Bu tür bir mücadelede sonucu kestirmek çok zor.”
Suriye dosyasıyla iç süreç arasında bağlantı var
Bryza’ya göre, Türkiye’nin Suriye’deki dengeleri yönetme biçimi ile içerideki Kürt meselesi arasında dolaylı bir ilişki mevcut.
“Ankara, hem Suriye’deki Kürt faktörünü hem iç politikadaki dengeyi aynı anda yönetmek zorunda. Trump’ın ilgisizliği ise Türkiye’ye manevra alanı açıyor.”
Analiz: Washington–Ankara hattında “sessiz mutabakat” dönemi mi?
Bryza’nın yorumları, ABD’nin Trump döneminde Suriye ve Kürt meselesine ilişkin “kontrollü ilgisizlik” politikasına işaret ediyor. Trump’ın bölgeden çekilme isteği, DSG’nin geleceğini belirsiz bırakırken, Türkiye’ye olası operasyonlar için fiili serbestiyet sağlıyor.
Bu tablo, bir yandan SDG’nin silahsızlanması ve entegrasyonu, diğer yandan PKK’nın tasfiyesi veya dönüşümü gibi başlıklarda, hem Washington hem Ankara açısından “örtük bir paralellik” oluşturuyor.
Bryza kimdir?
Eski Amerikalı diplomat Matthew Bryza, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki kariyer yolculuğundan vazgeçeli yaklaşık 13 sene oldu. O gün bugündür de Türk eşi Zeyno Baran ve kızları Maya ile birlikte İstanbul’da yaşıyor. Büyük enerji firmalarına danışmanlık veren bir şirketi var. Bryza bir süre, Türkiye’nin Washington’da lobicilik faaliyetlerini yürütmesi için yüklü meblağlar ödenen Ballard Partners’ın İstanbul ofisinin yöneticiliğini de yapmıştı.
-Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı (2005-2009)
-Dağlık Karabağ ihtilafında arabuluculuk yapan AGİT Minsk Grubu’nun ABD Eş Başkanı (2006-2009)
-Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Güney Kafkasya ve Orta Asya Direktörü (2001-2005)
-Hazar Havzası Enerji Diplomasisi konusunda Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’na Yardımcı Danışman (1998-2001)
Eski ABD Başkanı Obama 2012’de Bryza’yı ülkesinin Bakü Büyükelçiliği için aday göstermiş ama atama Ermeni lobisinin güçlü itirazları nedeniyle Kongre’de onaylanmamıştı.
Bryza her zaman Ankara’nın tezlerine yakın duran biri oldu. Bugün de hala TRT World’ün en çok görüşüne başvurduğu yabancı yorumcular arasında. Tam da bu nedenle bazı tartışmalı konuların teyidini ondan almak enteresan oldu.
Kaynak: T24