PKK’den ezber bozan Suriye açıklaması
PKK yöneticilerinden Hêlîn Ümit, “Türkiye’nin Suriye’de izlediği Kürt politikası bizde çok derin güvensizlik yaratıyor. İnkarcılığı, asimilasyonu teslimiyeti, nesneleştirmeyi gözümüzün içine baka baka dayatıyorlar” dedi.

Örgüte yakın Medya Haber TV’ye konuşan ve PKK eski Merkez Komite Üyesi Hêlîn Ümit, Suriye’deki duruma ve Türkiye’nin Suriye ile Rojava’ya yönelik politikalarına da dikkat çekti.
Suriye’de yaşanan gelişmelerin sadece bölgeyi değil, tüm Ortadoğu’yu etkilediğini vurgulayan Hêlîn Ümit, “Suriye’yi birlik içinde tutacak olan temel harç, demokrasidir” dedi.
“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölge dengesi, Sykes-Picot Antlaşması’yla birlikte aslında Suriye üzerinden kurulmuştu. Şimdi çöktü” diyen Ümit, bugün de Ortadoğu’nun yine Suriye üzerinden şekillendirildiğini söyledi.
Suriye’nin mevcut yönetimini “etnik gruplara yönelik katliamlarla” suçlayan Ümit, Dürziler ve Aleviler gibi toplulukların hedef alındığını söyledi.
“Ahmet Şara, Hakan Fidan’ın etkisi altında hareket ediyor”
Hêlîn Ümit, Ahmed Şara yönetiminin “Sünni Arap tekçiliği” yaptığını savunarak, “Türkiye’nin Suriye’deki diplomatik etkisine değindi.
“Ahmet el-Şara, Hakan Fidan’ın etkisi altında hareket ediyor” diyen Ümit, “Bu durum kendi sonunu getirecek gibi görünüyor” sözlerini sarf etti.
“DSG’ye teslimiyet dayatması akıl dışı”
Ümit, DSG’ye “teslim dayatması” yapıldığını belirterek, Suriye’deki farklı etnik yapıların kendi öz savunmasını geliştirmesi gerektiğini vurguladı
Hêlîn Ümit, “Yanı başınızda katliam yaşanırken savunma araçlarını bırakmak akıl dışıdır. Halklar kendi kendilerini savunabilir ve birlikte direnebilir” dedi.
“Biz Suriye’nin bütünlüğüne karşı çıkmıyoruz”
Örgüt olarak Suriye’nin bütünlüğüne karşı çıkmadıklarını vurgulayan Ümit, “Ama hangi Suriye? Milliyetçi, dinci, cinsiyetçi, kadınların ezildiği, sömürüldüğü, köleleştirildiği” dedi ve Afganistan örneğini verdi.
Kürt, Dürzi ve Alevilerin yan yana gelmelerini önemli bulduklarını kaydeden Ümit, “Sadece farklı etnik yapıları değil, mesela demokratik, muhalif, ezilen Sünni Arapları da sahiplenmek, desteklemek, Arap toplumuna nasıl bir yaşam ve toplum istendiğini anlatmak gerekir. Demokratik Suriye birliğini hatta demokratik Suriye devletini geliştirecek bir yaklaşım” diye konuştu.
Suriye’deki seçimler ve geçici hükümet
Ümit, geçici Suriye hükümetin bir grup olduğunu, halkın çoğunluğunun desteğini alamadığını belirtti.
Süveyda ve Rojava’da seçimlerin yapılmayacağını açıklayan geçici hükümetin, halkların iradesini görmezden geldiğini vurguladı.
“Suriye’deki halklar çaresiz değil”
“Ne Suriye’deki halklar ne de Kürt halkı çaresiz” diyen Ümit, “Birlik olarak birbirlerini savunabilirler, varlık olabilirler, yeni oluşumlara imza atabilirler, yeni şeyler geliştirebilirler. Böylelikle kendi diplomasilerini de yapabilirler. Ortak diplomasi alanları da oluşturabilirler. Yani hem uluslararası alanda Batı’yla, hem Ortadoğu’daki devletlerle, güçlerle birlikte diplomasi hamlesi yaparlarsa, bence bu faşist dalgayı püskürtme, sınırlandırma, giderek ortadan kaldırma imkânları daha fazla ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
“Türkiye’de yaşanan süreçten bağımsız değil”
Suriye’de yaşananların “Türkiye’de yaşanan süreçten bağımsız ele alınamayacağını” vurgulayan Hêlîn Ümit, benzer durumun 2013-2015 arasındaki “çözüm sürecinde” de yaşandığını söyledi.
Ümit, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin Kürt politikasını bir de Suriye üzerinden okumak gerekli. Türk devleti bunu tersinden bize karşı yapıyor. Deniliyor ki ne kadar samimi olduğunuzu biz Suriye’de göreceğiz. DSG entegre olacak, olmayacak. Elma ile armudu aynı torbaya atarak… Bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar. Türkiye çözümü bir Suriye çözümü değildir. Suriye’nin sosyolojisi ayrı. Farklı dinamikleri var. Irak’taki ile İran’daki aynı değil. Güncel olarak karşı karşıya kaldıkları problemler ayrı. Türkiye’nin Suriye’de izlediği Kürt politikası bizde çok derin güvensizlik yaratıyor. İnkarcılığı, asimilasyonu teslimiyeti, nesneleştirmeyi gözümüzün içine baka baka dayatıyorlar.”
Hêlîn Ümit, “Hiç kimse kendisine mecbur olduğunu düşünmesin. Halkın içinde bir deyim var: ‘Bir kapıyı kapatan Allah diğerini açar’ diye. Bu Ortadoğu’da çok yaygın söylenir. Biz tarihsel gerçekliğimize bağlı olarak Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güncellemek istiyoruz. Bunun tarihsel sosyolojimizin bir parçası olduğuna inanıyoruz. Bu coğrafyada öyle varlık bulduğumuzu düşünüyoruz. Ama bu da bir kader değildir. Kimse böyle bir kaderi de dayatmıyor” dedi.
Kürtlerin Türklerle ittifak kurarken bunu “kader” diye yapmadıklarını “bilinçle” yaptıklarını belirten Ümit, “İhtiyaç üzerinden, bir gerçekliğe dayanarak yapmışlar. Şimdi tarih bizi yeniden çağırıyor. Bunu herkes bilsin” ifadelerini kullandı.