Rojava'nın ABD Temsilcisi: Ademi merkeziyetçi bir Suriye, sorunlara çözüm olacaktır

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ABD Temsilcisi Sinem Mihemed, ABD Kongresi ile yakın temas halinde olduklarını belirterek, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin bazı Kongre üyelerine mektup gönderdiğini söyledi. Mihemed, “Ademi merkeziyetçi bir Suriye, mevcut sorunlara çözüm olacaktır” dedi.

Rojava'nın ABD Temsilcisi: Ademi merkeziyetçi bir Suriye, sorunlara çözüm olacaktır

Kürdistan Demokrat Partisi’nin (PDK) 79. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle ABD’de düzenlenen programa katılan Mihemed, Washington’da Rûdaw’a değerlendirmelerde bulundu.

“Şam diyaloğu istemiyor”

Mihemed, MSD ve Özerk Yönetim olarak çözüm yolunun diyalog olduğunu vurguladı:
“Şam ile aramızda bir diyalog var. Paris’te bir görüşme planlanmıştı ancak Şam tarafı bunu durdurdu. Bu çok olumsuz bir tutumdu. Biz tüm sorunları diyalog yoluyla çözmek istiyoruz. Ancak Şam hükümeti geri adım atıyor ve diyaloğun ilerlemesini istemiyor.”

ABD’nin tutumu: Halkın tercihine bağlı

Washington yönetiminin Suriye’de istikrar istediğini ifade eden Mihemed, “ABD, merkeziyetçilik ya da ademi merkeziyetçilik konusunda bir taraf tutmuyor. Bu tercihi Suriye halkına bırakıyor. Bizim düzenlediğimiz konferanslarda tüm bileşenler, ademi merkeziyetçiliğin sorunlara çözüm olacağını belirtti” dedi.

Kongre’den güçlü destek

MSD Temsilcisi, ABD Kongresi ile yoğun temas yürüttüklerini ve Kürtlerin hakları konusunda destek aldıklarını söyledi:
“Kongre üyeleriyle temas halindeyiz. Onlar, Kürtlerin, Alevilerin, Dürzilerin ve diğer bileşenlerin haklarının korunması gerektiğini açıkça ifade ediyor. Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması için bileşenlerin haklarının güvence altına alınmasını şart koşuyorlar.”

Mazlum Abdi’den mektuplar

Mihemed, DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi bazı Kongre üyelerine mektup gönderdiğini ve olumlu yanıtlar aldığını aktardı:
“Kongre üyeleri, Şam hükümetinin geçmişteki uygulamalarından endişe duyduklarını ve tüm bileşenlerin korunması gerektiğini belirtti. Kürtlerin haklarının da güvence altına alınması gerektiğini vurguladılar.”

Rûdaw’dan Diyar Kurde’nin Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ABD Temsilcisi Sinem Mihemed ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni şöyle:

Rojava’da durum çok hassas. Suriye geçici hükümeti ile müzakereleriniz var ve ABD bu müzakerelere büyük önem veriyor. Washington'da Donald Trump yönetiminin yaklaşımını nasıl görüyorsunuz? Merkeziyetçi mi yoksa ademi merkeziyetçi bir hükümet mi istiyorlar, yoksa ABD bu konuyu sizinle Şam arasındaki müzakerelere mi bıraktı?

Sinem Mihemed: Şam ile aramızda bir diyalog var. Paris'te de bir diyalog olacaktı ama maalesef Şam tarafı bunu durdurdu. Bu çok olumsuz bir tutumdu, çünkü Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ve Özerk Yönetim olarak projemiz; istikrarlı, tüm bileşenleri arasında eşitliğin olduğu ve Şam ile ciddi bir diyaloğun yürütüldüğü bir Suriye'dir. Bu bizim için çok önemli.

Bizim için diyalog yolu açıktır. Ortaya çıkan tüm sorunları diyalog yoluyla çözmek istiyoruz. Maalesef Şam hükümeti şu ana kadar geri adımlar attı, diyaloğun ilerlemesini istemiyor.

Biz Paris'e gitmeye hazır olduğumuzu söylediğimizde onlar Paris'i durdurdular. Umarız diyalog yoluyla tüm Suriye halkının mevcut sorunlarını çözebiliriz.

Ayrıca General Mazlum (Abdi) ile Sayın Ahmed Şara arasında imzalanan 10 Mart Anlaşması'nın uygulanması için bir mekanizma oluşturmamız da önemlidir.

ABD hükümeti ve yönetimi için Suriye'de istikrarın sağlanması önemli. Merkeziyetçiliği veya ademi merkeziyetçiliği Suriye halkına bırakıyorlar. Suriye halkı nasıl anlaşırsa, onlar da o tarafı tutarlar.

Biz de Kuzey ve Doğu Suriye olarak birçok konferans düzenledik. Suriye'nin tüm bileşenleri bu konferanslara katıldı. Hepsi de ademi merkeziyetçiliğin Suriye'deki mevcut sorunlara çözüm olacağını belirtti.

Yönetimin tutumu bir yana, Kongre'nin tutumu bir yana. Kongre üyeleri ve Senato üyeleri, DSG ve Rojava’ya çok büyük destek veriyor. General Mazlum Abdi ile bir Kongre üyesi arasında Skype üzerinden bir görüşme yapıldığını gördük ve General Mazlum ile Kongre üyeleri arasında mektuplaşmalar olduğunu biliyoruz. Kongre'nin tutumunu nasıl görüyorsunuz? Yani Kürtlerin ve Suriye ile Rojava’daki diğer bileşenlerin hakları konusunda Kongre'nin tutumunun Donald Trump yönetiminin siyaseti üzerindeki etkisi nedir?

Tüm Kongre üyeleriyle temas halindeyiz. Mevcut durumu onlarla tartıştık. Şam'daki hükümet şu anda tek renk, tek tonla hareket ediyor. O hükümetin tüm üyeleri merkeze bağlı. Suriye'nin bileşenlerinden kimse yok.

Örneğin Kürt, Alevi, Dürzi ve Kuzey ve Doğu Suriye taraflarında hala büyük sorunlar var ve bunlar çözülmedi. Şu anda Şam hükümetinin kendi kontrolündeki şehirlerde bile kontrolü yok, bir karmaşa var ve istikrar sağlanamadı.

Kongre üyeleri tüm bu sorunları görüyor. Kongre üyeleri, Sahil’deki, Süveyda'daki sorunları ve Hristiyanlara yönelik bir kiliseye yapılan saldırı gibi konuları göz önünde bulunduruyor ve “Suriye'ye yönelik yaptırımları şartsız kaldıramayız, yaptırımların kalkması için bileşenlerin haklarının korunması gerekir” diyorlar. Bu nokta yeni hükümet için çok önemli. Şartlarından biri Alevilerin, Dürzilerin ve Kürtlerin haklarının korunmasıdır.

Kongre'nin bu tutumu Kürtler ve tüm Suriye bileşenleri için olumludur. Biz Kongre'ye, Şam'da tüm Suriye bileşenlerinin yer alacağı bir hükümetin kurulmasını istediğimizi açıkça belirttik.

Bu tutumumuzun ABD yönetimi üzerinde de etkisi olacaktır, çünkü ABD Başkanı ile Kongre üyeleri veya Dışişleri Bakanı arasında sürekli görüşmeler yapılıyor. Tüm Kongre üyelerine bir mektup gönderdik, bu çok iyi oldu ve yanıtları da olumluydu.

General Mazlum tüm Kongre üyelerine mektup gönderdi mi?

Bazılarına gönderdi; hem Demokratlara hem de Cumhuriyetçilere gönderdi ve tutumları iyi ve olumluydu. Hepsi, Şam'daki hükümetten endişe duyduklarını, onların geçmişte kim olduklarını ve nasıl davrandıklarını bildiklerini söylüyor.

Bu yüzden tüm Suriye bileşenlerinin korunmasını, aynı şekilde Kürtlerin de korunmasını ve Kürtlerin haklarının o hükümette garanti altına alınmasını istiyorlar. Onların tutumu buydu ve bize karşı yaklaşımları oldukça olumluydu.