Şara’nın ABD Ziyareti: İsrail’le güvenlik anlaşması çıkmazda, yaptırımlar devam ediyor
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, ABD’deki temaslarını İsrail’le güvenlik anlaşması imzalamadan ve Washington’un yaptırımlarını kaldırtmadan tamamladı.

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, 1967’den bu yana ABD’ye giden ilk Suriye lideri olarak tarihi bir ziyarette bulundu ve New York’taki BM Genel Kurulu kapsamında önemli temaslar gerçekleştirdi.
Ziyaretin ana hedefleri, İsrail’le kapsamlı bir güvenlik anlaşması imzalamak ve ABD’nin Suriye’ye uyguladığı Caesar Yasası kapsamındaki yaptırımları kaldırmasını sağlamaktı. Ancak, İsrail’in son anda Suriye’nin güneyindeki Süveyda’ya “insani koridor” açılması talebi, Şam tarafından “egemenliğe müdahale” olarak değerlendirilip reddedildi ve müzakereler çıkmaza girdi.
Şara, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada İsrail’in Suriye’ye yönelik “1.000 hava saldırısı ve 400 kara ihlali” gerçekleştirdiğini vurgulayarak, buna rağmen 1974 ayrışma anlaşmasının yeniden işletilmesi gibi sınırlı bir “de-eskalasyon anlaşması”na açık olduklarını belirtti.
ABD Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, tarafların bu sınırlı anlaşmaya yakın olduğunu ve bunun daha geniş bir güvenlik mutabakatı için zemin oluşturabileceğini ifade etti. Ancak ABD, yaptırımların kaldırılması için Şam’dan İsrail’le barış anlaşması, azınlıkların siyasi temsili ve IŞİD karşıtı koalisyona katılım gibi kapsamlı tavizler talep ediyor.
Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile BM Genel Kurulu kapsamında gerçekleştirdiği görüşme sembolik önem taşısa da somut bir sonuç üretmedi.
Ziyaret, Suriye’nin uluslararası arenada yeniden görünürlük kazanması açısından önemli bir adım olarak görülse de, Şam’ın beklentilerini karşılamadı; güvenlik anlaşması ertelendi ve yaptırımlar yerinde kaldı.
Gözlemciler, de-eskalasyon mutabakatının gelecekte daha geniş bir anlaşmaya kapı aralayabileceğini, ancak mevcut koşullarda taraflar arasında derin bir güven eksikliği olduğunu belirtiyor. Suriye’nin bu ziyarette uluslararası meşruiyetini artırmaya çalıştığı, ancak ABD ve İsrail’in katı şartları nedeniyle somut kazanımlar elde edemediği değerlendiriliyor.