Tanrıkulu'ndan Adalet Bakanı'na 'Beyaz Toros' tepkisi: Meydan okuyorlar
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Bakan Yılmaz Tunç’a sert eleştiriler yöneltti.
Bir savcının masasında görüntülenen “Beyaz Toros” maketi üzerinden hükümete yüklenen Tanrıkulu, "Bu size bir meydan okumadır" dedi ve Türkiye’de hukuk devleti mekanizmalarının çökertildiğini savundu.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP Diyarbakır Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, yargıdaki durumu, faili meçhul dosyalarını ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmamasını sert bir dille eleştirdi.
Konuşmasının odağına 90'lı yıllardaki zorla kaybetmelerin simgesi olan "Beyaz Toros"u alan Tanrıkulu, bir savcısının masasında bu aracın maketinin bulunmasına tepki gösterdi. Bu durumun bir tehdit ve meydan okuma olduğunu belirten Tanrıkulu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu ayıp bir şey. Buna sessiz kalmanız, bir AK Partilinin bile bugüne kadar ses çıkarmaması gerçekten ayıp. Fahri Kasırga sağ, kendisi beni bir Beyaz Toros'tan kurtardı; bu travmayı bilemezsiniz. Ben size soruyorum; bu ne anlama geliyor? Bu maketle aslında bize değil, size meydan okuyorlar."
“Bütün sanıkları korudunuz”
Hükümetin insan hakları karnesini JİTEM davaları ve faili meçhul cinayetler üzerinden eleştiren Tanrıkulu, Tahir Elçi cinayeti başta olmak üzere Lice, Kulp, Kızıltepe JİTEM davaları ve asit kuyuları davasının sonuçsuz kaldığını hatırlattı.
Tanrıkulu, davaların nakil yoluyla sürüncemede bırakıldığını belirterek, "Vartinis davasını Muş’tan Kırıkkale’ye, diğerlerini Diyarbakır ve Hakkari’den Ankara’ya aldınız. Sanıkları korumak için özel hakimler tayin ettiniz ve hepsi zaman aşımına uğradı. Bir tane bile mahkumiyet kararı yok" diye konuştu.
"6 Temel mekanizma çökertildi"
Sezgin Tanrıkulu, Türkiye’de insan haklarını koruyan ve denetleyen altı temel mekanizmanın AK Parti iktidarı döneminde işlevsiz hale getirildiğini söyledi:
Yargı: 90'larda bile ulaşılabilen savcıların yerini, avukatların katibine bile ulaşamadığı, bağımsızlığı yok edilmiş bir yapı aldı.
TBMM: Geçmişte işkence aletlerini toplayan, Susurluk raporları hazırlayan Meclis, denetim işlevini yitirdi.
Medya: Eskiden manşetlerle kamuoyu oluşturan medya, bugün ölüm haberlerini dahi göremeyecek kadar baskı altında.
Uluslararası mekanizmalar: Eskiden çekinilen uluslararası raporlar, artık iktidar tarafından yok sayılıyor.
Akademi: Rapor ve makale üreten akademi dünyası ortadan kaldırıldı.
Sivil toplum: STK yöneticiliği yapmak, "terör örgütü yöneticiliği" ile eşdeğer tutulur hale geldi.
“Sabah gözaltına alınma korkusu üretildi”
Bakan Yılmaz Tunç’a hukuk endekslerini hatırlatan Tanrıkulu, Türkiye’nin yargı bağımsızlığında dibe vurduğunu belirtti. Toplumdaki korku iklimine dikkat çeken CHP’li vekil, "Medeni dünyada insanlar gelecekten, hastalıktan korkar. Türkiye’de ise vatandaşın üçüncü büyük korkusu 'sabah erken saatte gözaltına alınmak' haline geldi" dedi.
Konuşmasının sonunda AYM kararlarına uyulmamasına değinen Tanrıkulu, Tayfun Kahraman ve Osman Kavala ziyaretlerini hatırlatarak yerel mahkemelerin tavrını eleştirdi. Tanrıkulu, “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi özerk mi? Nasıl olur da Anayasa Mahkemesi kararına uymaz? Siz bu hukuksuzluğa sessiz kalıyorsunuz” diye sordu.
Tanrıkulu, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Gezi tutukluları serbest bırakılmadan ve İBB’ye yönelik "hukuka aykırı delillerle" açılan soruşturmalar son bulmadan Türkiye’nin bir hukuk devleti olamayacağını sözlerine ekledi.