Tuncer Bakırhan: Meclis artık dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündeme almalı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’da STK temsilcileri ve bölge baroları ile bir araya geldiği toplantının açılışında yaptığı konuşmada “Artık Meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündeme almalı” dedi.

"Süreci bozmak için heveslenmesinler, süreci barış ve demokratik toplumla buluşturmada kararlıyız" diyen Bakırhan ayrıca “Suriye'deki mesele Türkiye'de tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Barosu'nun ev sahipliğinde düzenlenen "Çözüm ve Diyalog: Barışın İnşası İçin Yeni Bir Başlangıç" konulu toplantı, siyaset ve sivil toplum dünyasından önemli isimleri bir araya getirdi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yaptığı konuşmada barış sürecinin önemine vurgu yaparak Meclis'e barış yasalarını gündemine alma çağrısında bulundu. Bakırhan ayrıca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "umut hakkı" çıkışına atıfta bulunarak, bu konuda gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.
"Barışın inşasına toplumun tüm kesimlerini katma zorunluluğumuz var"
Toplantının açılış konuşmasını yapan Tuncer Bakırhan, barışın inşasında Diyarbakır'ın kilit rolüne dikkat çekti. "Barışın inşası konuşulacaksa tabi ki öncelikle konuşulacak kentlerden birisi Amed’dir" diyen Bakırhan, sürecin toplumun tüm dinamiklerini kapsayıcı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. "Çünkü barış dediğimiz şey toplumun tamamını ilgilendiriyor. İnşa edilirken de toplumun bütün dinamiklerini aktif bir şekilde bu sürece katmak gibi bir sorumluluğumuz var" ifadelerini kullandı.
"Süreci güvenlik zemininden diyalog ve müzakere zeminine çekmek çok kıymetlidir"
Bakırhan, yaklaşık bir yıldır devam eden diyalog sürecini "anlamlı ve tarihi" olarak nitelendirdi. Partilerinin bu süreçte diyalog ve müzakerenin önemini sürekli dile getirdiğini belirten Eş Genel Başkan, "Bu süreci güvenlik zemininden diyalog ve müzakere zeminine çekmek için elimizden gelen bütün çabaları ortaya koyduk" dedi. Çatışmasızlığın ve diyalog zeminini oluşmasının kıymetini vurgulayan Bakırhan, Meclis'te Kürt meselesinin tartışıldığı bir komisyonun oluşturulmasını da değerli bulduğunu ifade etti.
"Süreci bozmak için heveslenmesinler, süreci barış ve demokratik toplumla buluşturmada kararlıyız"
Geçen bir yılda atılan adımlara rağmen daha önemli noktalara gelinebileceğini dile getiren Bakırhan, iktidarın bu konuda daha cesur davranabileceğini söyledi. Ancak tüm provokasyonlara rağmen sürecin devam etmesinin tarihi önemde olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Bu sürecin bozulması için birileri neredeyse cenaze marşı çalmak için büyük bir heves içinde yaşıyorlar. Ama çok heveslenmesinler. Başta Amed halkı, Amed’deki çok değerli bileşenler, Sayın Öcalan ve partimiz kimseyi bu konuda heveslendirmeyecektir" ifadelerini kullandı. Bakırhan, sürecin barış ve demokratik toplumla buluşması için 7/24 çalışmaya kararlı olduklarını da ekledi.
"Artık Meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündeme almalı"
Yeni bir yol haritası hazırlama ve yeni bir sayfa açma zorunluluğu olduğunu belirten Bakırhan, Meclis Komisyonu'nun çalışmalarını değerlendirdi. Komisyonun önemli dinamikleri dinlediğini ve birçok talep ve öneriyi bir araya getirdiğini ifade eden Bakırhan, "Meclisteki komisyon, çalışmalarını yürütüyor... Neredeyse bir yıldır toplumun hemen hemen çok önemli dinamikleri dinlendi, düşünceleri alındı... Sadece bu mecliste dile getirilenleri hayata geçirebilirsek emin olun Kürt meselesini büyük oranda çözmüş olacağız" dedi.
Bakırhan, Meclis'e somut adımlar atması çağrısında bulunarak, "Artık meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündemle almalı. Barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır" şeklinde konuştu. Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve infaz kanunu gibi temel yasalarda düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti.
"Demokratik entegrasyon teslimiyet değil, hukuka dayanan ortak yaşam sözleşmesidir"
Demokratik entegrasyon kavramına da açıklık getiren Bakırhan, bunun bir asimilasyon veya teslimiyet süreci olmadığını vurguladı. "Demokratik entegrasyon başta Kürtler olmak üzere herkesin hukuk içerisinde eşit yurttaşlar olarak yaşaması demektir. Demokratik entegrasyon aynı zamanda birlikte yaşamanın formülüdür. Hukuka dayanan bir ortak yaşam sözleşmesidir" dedi.
"Suriye'deki mesele Türkiye'de tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır"
Bölgesel gelişmelere de değinen Bakırhan, Suriye'deki meselelerin Türkiye'deki çözüm sürecinin önüne set olarak konulmaması gerektiğini ifade etti. "Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Tam tersine eğer Türkiye'de bu süreci başarıyla ulaştırabilirsek, Türkiye'deki bu süreç Suriye'de de aslında bir model olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
"Sayın Öcalan'ın özgür çalışma ve özgür iletişim koşulları artık sağlanmalıdır"
Konuşmasında Abdullah Öcalan'ın koşullarına da değinen Bakırhan, "Sayın Öcalan'ın koşullarının artık düzeltilmesi gerekiyor. Bu artık söz ve laf yapılacak noktayı aştı" dedi. Öcalan'ın 26 yıldır tutsak olmasına rağmen önemli bir barış diplomasisi yürüttüğünü belirten Bakırhan, "Sayın Öcalan'ın özgür çalışma ve özgür iletişim koşulları artık sağlanmalıdır" çağrısında bulundu. Ayrıca, MHP lideri Bahçeli'nin "Umut Hakkı" çıkışına atıfta bulunarak, "Burada Sayın Bahçeli'nin bir yıl önce 22 Ekim'de söylediği Umut Hakkı için artık gerekli adımlar atılmalıdır" ifadelerini kullandı.
"Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, cezaevleri de artık boşaltılmalıdır"
Bakırhan, toplumda gerilime neden olan ancak olumlu adımlar atılması halinde siyasi iklimi yumuşatacak düzenlemeler yapılması gerektiğini de belirtti. Bu bağlamda, "öncelikle Sayın İmamoğlu tutuksuz yargılanmalı. Sayın Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ ile cezaevinde yargılanan arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşmalıdır" dedi. Ayrıca, "Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, cezaevleri de artık boşaltılmalıdır" talebinde bulundu.
"Kürdü tanıyan hukuku birlikte savunmalıyız ki Demokratik Cumhuriyetin kapısını aralayalım"
Kürt meselesinin bir hukuk meselesi olduğunu vurgulayan Bakırhan, tüm toplum kesimlerini bu konuda sorumluluk almaya çağırdı. "Kürdü tanıyan hukuk demokratik cumhuriyetin kapısını aralar. Demokratik, Kürdü tanıyan hukuku hep birlikte desteklemeliyiz" diyen Bakırhan, bu hukukun sağlanmaması durumunda kayyum atamaları gibi olumsuzlukların yaşanmaya devam edeceğini söyledi.
"22 Ekim'de sireni çalan, 27 Şubat'ta da hareket etmeye başlayan tren hiçbir durağı atlamadan yürümeli"
Konuşmasının sonunda barış sürecini bir trene benzeten Bakırhan, "22 Ekim'de bir trenin sireni çaldı. 27 Şubat'ta tren hareket etmeye başladı. Biz Amed’den bir kez daha şunu söylüyoruz. Bu tren hiçbir durağı atlamadan, hiçbir rengi, hiçbir farklılığı dışında bırakmadan tamamını kapsamalı ve böyle yürümeli" dedi. Bu trenin 86 milyona eşit yaşayacakları demokratik bir cumhuriyeti getirebileceğini belirten Bakırhan, aksi halde 100 yıl önceki kaosun tekrar yaşanabileceği uyarısında bulundu.