Tuncer Bakırhan’dan "fotoğraf" eleştirilerine yanıt: "Müzakere de mücadele de ederiz"

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis’in yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda kamuoyuna yansıyan fotoğraflara yönelik eleştirilerle ilgili, “Binlerce karelik fotoğrafta tebessümlü bir kareyi alıp onun üzerinden Türkiye'nin en dinamik partisinin eleştirilmesi, demokrasi adına üzücü. Biz bu meselenin çözümü için herkesle oturmaya, müzakere etmeye varız” dedi.

Tuncer Bakırhan’dan "fotoğraf" eleştirilerine yanıt: "Müzakere de mücadele de ederiz"

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, gündemdeki konulara ilişkin DEM Parti Genel Merkezi'nde ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

Meclis’in açılış özel oturumuna ve Meclis’in açılış resepsiyonuna CHP'nin katılmamasını değerlendiren Bakırhan, CHP’nin aldığı karara saygı gösterdiğini belirtti.

Meclis’in açılış resepsiyonunda, DEM Partililerin ve diğer muhalefet partilerinin liderlerinin Erdoğan ile birlikte çekilmiş fotoğraflarına yönelik eleştirileri haksız bulduğunu vurgulayan Bakırhan, şöyle konuştu:

"Bir fotoğraf karesine çok büyük anlam yüklememek gerekiyor"

“Biz bir eleştiri, öz eleştiri partisiyiz, hareketiyiz. Evet toplum eleştiriyorsa bundan kendimize dersler alıyoruz. Asla topluma rağmen siyaset yapmayız. Toplumun çoğunlukla eleştirdiği bir kareyi de bir zafer, bir başarı, onlara rağmen iyi bir şey olarak anlatmayız ama bir fotoğraf karesine de çok büyük anlam yüklememek gerekiyor. Meclis zaten müzakere, diyalog üzerinedir. Türkiye toplumu, siyasi partileri orada sorunları tartışsın, çözsün diye, bir arada müzakere etsin diye göndermiş. Aslında bugüne kadar bu ve benzer görüntülerin olmaması büyük eksiklikti. Türkiye toplumunu getirdiğimiz yere bakar mısınız? Meclis'te siyasi partilerin bir araya gelmesi eleştiri konusu oluyor. Niye bugüne kadar olmamış? Her dönem bir parti, birkaç parti ötekileştirilmiş. Bugün bir araya gelince de toplum garipsiyor. Niçin Meclis'teyiz? Biz zaten 'müzakere partisiyiz' diyoruz. Müzakere için oradayız.

“Toplumu rahatlatacaksa ortak görüntüler de verilir”

Kürt meselesi, ekonomi meselesi, Alevi yurttaşların sorunları, kadınların yaşadığı ağır sorunları gidermek, ekonomide adalet için, emekliler, ezilenler, katledilen doğa için tamamı için oradayız. Evet, rekabet var, mücadele var. Günün sonunda da eğer topluma da yarayacaksa, toplumu rahatlatacaksa ortak görüntüler de verilir, ortak masaya da oturulur. Ortak görüntü vermek, ittifak etmek, işbirliği etmek anlamına gelmiyor. Tam tersine artık konuşabilmeyi başarmalıyız. Böylesine bir kutuplaştırılmış ki toplum bir siyasi parti, bir başka partiyle oturduğu zaman çok büyük anlamlar yükleniyor. Biz Türkiye'nin en zorlu koşullarda mücadele eden çok önemli demokratik muhalefet zeminiyiz.

CHP'ye dönük operasyonlar

Bizim eğer tavrımız, duruşumuz merak ediliyorsa cezaevindeki yoldaşlarımızın ortaya koyduğu tutumdan nerede durduğumuz anlaşılır. CHP'ye, belediyelerine dönük operasyonlar ve tutuklamalar karşısında nerede durduğumuza bakılırsa bizim ne olduğumuz, kim olduğumuz, ne yapmaya çalıştığımız anlaşılır.

Hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul İl Örgütü'ne yapılan operasyon ve sonrasında polis ablukasını devirmek için gitmedi, biz Tülay Eş Başkanımızla birlikte oraya gittik. Polis panzerleri arasında binaya girdik. Net bir şekilde tavrımızı ortaya koyduk. 'Bu bir yanlıştır' dedik. 'Bu tür şeylerden vazgeçilmelidir' dedik. Hem de ayın 15'inden önce gittik. Niye? İktidarın bu konudaki politikalarını eleştirmek için, karar verilmeden önce DEM Parti'nin, Kürtlerin tavrını net bir şekilde ortaya koymak için gittik.

Ayıptır, bunları görmeden, bilerek iktidar namına çalışan kendisine tırnak içerisinde sol, ulusalcı diyen kimi çevreler aslında bir biçiminde bu fotoğraf üzerinde tepinerek bizim tabanımızı başka yere yönlendirmeye çalışıyor. Bilmeyerek yaptıklarını zannetmiyorum.

"Biraz vicdanlı olmak lazım"

Binlerce karelik fotoğrafta bir tebessümlü bir kareyi alıp onun üzerinden Türkiye'nin en dinamik, en kararlı, 12 partisi kapatılmasına rağmen vazgeçmeyen, direnen, duran bir siyasi partisinin böyle bu biçimde eleştirilmesi doğrusunu söylemek gerekirse bizim açımızdan değil genel anlamda üzücü. Demokrasi adına üzücü. Biz bu meselenin çözümü için herkesle oturmaya, müzakere etmeye varız.

"Hem müzakere ederiz, hem mücadele ederiz"

Bizi muhalefet olma, muhalefet yapma kimliğimizden alıkoymaz. Biz hem müzakere ederiz hem sokakta mücadele ederiz. Hem fotoğraf veririz hem çevre kırımı karşısında Muğla'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı'yla birlikte miting yaparız. İstanbul İl Örgütü'ne dönük hukuksuzluklarla ilgili gider önünde açıklama yaparız. Biz üçüncü yoluz.

Müzakereye de açık yaklaşırız, samimi yaklaşırız, mücadeleyi de açık yaparız. Cezaevini, baskıları, kapatılmayı dikkate almadan doğruyu söyleriz. Şimdi böyle bir geleneği bir fotoğrafla, iktidarla ilişkilendirmek, başka anlamlar yüklemek gerçekten çok kötü çünkü açıkça sizin aracılığınızla söylüyorum; bunu yapanlar iyi niyetli değil. Bunu yapanların niyeti kırılgan olan Kürt kitlesini aslında muhalefet zemininden uzaklaştırarak tepkilendirecek bir noktaya getirmektir.

“Memleketteki bu kutuplaşma bitsin”

Tabii ki biz eleştirileri dikkate alacağız ama çok abartılı şeyler var. ‘Kimler kimlerle?’ İlk defa Meclis'te Cumhurbaşkanı bizi davet etmiş, gitmişiz. Özgür Bey bizi davet ediyor, gidiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi geldi, tokalaştık. Bunların hepsinin bir sebebi var. Memleketteki bu kutuplaşma bitsin. Memlekette olmayan hukuk, adalet, demokrasi bu topraklara gelsin. Meselelerimizi birlikte çözelim, tartışalım.”

“Özgür Özel Türkiye'deki siyasette yeni bir çığır açan birisidir”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kendisini aradığı anımsatılarak, “Özel, ‘muhalefete muhalefet etme dönemi sona erdi’ dedi. Bekliyor muydunuz böyle bir çıkış ve bu telefon sizi şaşırttı mı?” sorusuna Bakırhan şu yanıtını verdi:

“Bizim Sayın Özel ile aslında dönem dönem görüştüğümüz, bir araya geldiğimiz bir durumumuz var. Çok önemli şeyler söyledi. Genel kapsayıcı, bu meselelere sağduyu ile yaklaşan bir lider. Bizi aramasına şaşırmadık, aramasaydı şaşırırdık çünkü duyarlı bir insan. Bu tür durumlarda kesinlikle tavrını net olarak ortaya koyan bir parti başkanı olarak gördüğümüz için şaşırmadık. Teşekkür ediyoruz. Sayın Özel, en zor süreçlerde bizi arayan ve dayanışma duygularını ortaya koyan, aslında Türkiye'deki siyasette de yeni bir çığır açan birisidir. Görüşüyoruz, konuşuyoruz. Dönem dönem memleket meselelerine ilişkin düşüncelerimizi de birbirimizle paylaşıyoruz. Özel'in yaklaşımını biz de, tabanımız da pozitif olumlu olarak değerlendiriyoruz.”

"DEM Parti ile AK Parti'nin anayasa çalışması yürüttükleri doğru değil"

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda DEM Parti’nin desteğini almak amacıyla bu görüntüleri verdiği yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine Bakırhan, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun, bir anayasa yapma misyonu ve görevi olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı var mı, var ama bu, Komisyon’un işi değil. Dolayısıyla Meclis'te başta grubu bulunan partiler olmak üzere bu meseleden bağımsız bence önümüzde günler, aylar, yıllar var.

Demokratik bir anayasa gündemini açmaları Türkiye'nin yararına olur. Mevcut haliyle yapılan tartışmalar durumu çok tarif etmiyor. DEM Parti ile AK Parti'nin dolaylı bir anayasa çalışması yürüttükleri gerçeği yansıtmıyor. Bizim de öyle bir gündemimiz yok, komisyonun da böyle bir gündemi yok. Bize böyle bir gündemde bir teklif yok, bir talep yok, bir tartışma yok. Mevcut komisyonun anayasa yapma gücü, kapasitesi, yeterliliği yok. Belli amaçla kurulmuş, belirli bir süreyle kurulmuş bir komisyon.

“Demirtaş ve Yüksekdağ'ın serbest bırakılması gerekir”

Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması yönündeki beklentilerin anımsatılarak, bunun sürece etkisinin sorulması üzerine, Bakırhan şöyle konuştu:

“Sayın Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobani kumpas davasında yargılanan arkadaşların serbest bırakılması gerekir. Bu, süreci de onarıcı, toplumun kafasındaki kaygıları, soru işaretlerini giderici bir adım olur. Sürece katkı sunar. Sayın Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın dışarıda olmaları halinde de sürece çok aktif destek verebileceklerini, çok büyük katkı koyabileceklerini düşünüyorum. İçeride olmalarına rağmen Kobani kumpas davasında yargılanan arkadaşlarımız bu süreçte çok büyük destek verdiler bizlere. Çok büyük emek ortaya koydular. Bu süreci onlarla birlikte yürütüyoruz. Böylesine bu süreçte katkı sunacak arkadaşlarımızın halen AİHM kararına rağmen, üç defa verilen kararına rağmen içeride tutulması anlaşılır gibi değil.

“İmamoğlu ve arkadaşları niye içeride?”

Peki toplumun kafasındaki bu güvensizliği ortadan kaldırmanın yolu nedir? Sadece Sayın Demirtaş değil. Yani İmamoğlu ve arkadaşları niye içeride? Tutuksuz yargılanamazlar mı? Yargı var, değerlendirir. Eğer gerçekten günün sonunda ceza alırsa zaten gereği yapılır. Dolayısıyla onarıcı, güven verici adımlar atmak gerekiyor. 'Çözülsün' diyenlerin bu sürece destek ve katkılarını almak için gerçekten 'Evet Türkiye hukuk yolunda, demokrasi yolunda, adalet yolunda ilerliyor, ilerlemeye başladı dedirtmek için de yine bu adımların atılmasını, Demirtaş ve Yüksekdağ'ın arkadaşlarıyla birlikte serbest bırakılması gerektiğini belirtmek istiyorum.”

“Dümen şu anda AK Parti'de”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kurmaylarının aksine AK Parti cephesinin somut adımlar konusunda yavaş hareket ettiği eleştirilerini değerlendiren Tuncer Bakırhan, şunları söyledi:

“Dümen şu anda AK Parti'de. Bence AK Parti bu meselede dümeni Milliyetçi Hareket Partisi'yle paylaşmalıdır. Niye diyeceksiniz? Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi daha somut öneriler ile ortaya çıkıyor. İnfaz yasasından uzun tutukluluğa, Terörle Mücadele Kanunu’ndan TCK'ya ve benzeri konulara kadar. Dolayısıyla AKP'nin biraz daha somuta yönelmesi, biraz daha somut konuşması ve somut adımlar atması için bence dümeni Milliyetçi Hareket Partisi ile paylaşmalıdır. MHP'nin durduğu yer önemlidir.

Bu meselenin çözümüne dönük bir yıl önce aslında başlattığı süreç onlar açısından bence doğru yürüyor. Özellikle hukukçuları ve yöneticilerin yaptığı sağduyulu açıklamaları çok önemsiyoruz ama sadece sözde kaldığı için de bir üretime dönüşmedi.

Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi'nin bugüne kadar yapmış olduğu değerlendirmeler ve somut öneriler konusunda adım atmaya, AK Parti'ye adım attırtmaya artık biraz da somut adımlar konusunda yoğunlaşmaya bence çağırmak gerekiyor.”

“Sürecin önüne Suriye'nin set olarak çekilmesi çok büyük yanlış”

Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’de yürüyen süreci etkileyip etkilemediği sorusu üzerine Bakırhan şöyle konuştu:

“Suriye yanıbaşımızda, Kürtlerin, Türkmenlerin, Türkiye'de yaşayan Arap yurttaşlarımızın, Alevi yurttaşlarımızın da aynı zamanda kardeşlerinin, soydaşlarının yaşadığı bir coğrafya. Türkiye'deki bu sürecin önünde Suriye'nin bir set olarak çekilmesi bence çok büyük yanlışlardan birisi. Suriye'nin dinamikleri farklı, oradaki koşullar farklı, oradaki aktörler farklı. Türkiye kendi dinamikleriyle bu süreci yürütmeli ama Türkiye'deki bu meselenin çözümü oraya pozitif yansır, orayı etkiler. En başta Suriye'yi Türkiye'deki çözüm meselesinin önüne koymak aslında biraz işi yokuşa sürmek anlamına gelir.”

Suriye’de bir seçim yapıldığını ancak Süveyda ve kuzeydoğu Suriye’de sandık kurulmadığını vurgulayan Bakırhan, şöyle devam etti:

Bence Türkiye, Suriye'deki meseleyi buradaki sürecin önüne koymamalı. Burayı çözmeye çalışmalı. Emin olun buradaki süreci başarıyla yürütebilirsek Süveyda da nefes alır, Kamışlo da, Şam da, Erbil de nefes alır. Dolayısıyla kendi işimize odaklanmalıyız….

“Suriye konusunda iktidar büyük bir eksikliğe girdi”

Orada henüz bir rejim yok. Geçici... Henüz bir ordu yok. Yapay, daha önce orada bir araya gelip çeşitli grupların daha çok cihadist grupların oluşturduğu henüz adına ordu diyebileceğimiz bir yapı da yok. Dolayısıyla Suriye konusunda bence iktidar tarafı büyük bir eksikliğe girdi. Umarım bundan sonra olmaz.Buradaki meselenin önüne koyarak, şart koşarak olmaz. Bu süreçler önüne şart koyarak yürüyecek süreçler değil.”