Türkiye ve Arabistan Suriye Ordusu'na Modern Askeri Eğitim Verecek

Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Suriye ordusunu eğitme kararı, ABD’nin kuzeydeki DSG yapılanmasıyla birlikte ülkeyi iki farklı askeri eksene bölüyor. Şam’ın yeniden entegrasyon arayışı, egemenliğini değil, bölgesel güçlere bağımlılığını pekiştiriyor.

Türkiye ve Arabistan Suriye Ordusu'na Modern Askeri Eğitim Verecek

Suriye Savunma Bakanlığı’nın, subaylarını Türkiye ve Suudi Arabistan’a modern silah sistemleri eğitimi için göndermesi, savaşın on üçüncü yılında Şam’ın jeopolitik yöneliminde kayda değer bir kırılmaya işaret ediyor.

Bu hamle, hem Suriye’nin askeri modernizasyon çabalarının yeniden canlandığını hem de bölgesel ittifak eksenlerinin yeniden şekillendiğini gösteriyor.

Bakan Murhaf Ebu Kasra, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Ankara ve Riyad’ın “Suriyeli subaylardan oluşan heyeti kabul etme konusundaki işbirliğini” övdü. Bu açıklama, Şam’ın uzun süre diplomatik mesafede durduğu iki ülkeyle — Türkiye ve Suudi Arabistan’la — askeri düzeyde açık temas kurduğu yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.

ABD-DSG ekseni karşısında Türkiye-Suudi hattı

Bu gelişme, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) ABD’nin doğrudan eğitimi ve donatımı altında faaliyet göstermeye devam ettiği bir döneme denk geliyor.
DSG, Washington’un IŞİD sonrası Suriye stratejisinin merkezinde yer alırken, Şam’ın kontrolündeki ordu unsurları hâlâ eski Sovyet menşeli sistemlerle hareket ediyor ve savaşın yıprattığı bir kapasiteye sahip.

Bu koşullar altında, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi iki bölgesel askeri aktörün devreye girmesi, Suriye Ordusu’na Batı dışı modernizasyon fırsatı sunarken, aynı zamanda Şam’ı yeni bir bağımlılık ilişkisine sürüklüyor.

Zira hem Ankara hem de Riyad, Şam’la kurduğu bu temasları “egemenlik alanını genişletmenin” bir aracı olarak görüyor.

HTŞ ve ‘rejim içindeki gayriresmî ordular’

Suriye ordusunun sahadaki etkinliği, uzun zamandır homojen bir güç yapısına değil, çoklu milis dengelerine dayanıyor. Özellikle kuzeyde, İdlib hattında faaliyet gösteren Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), birçok bölgede rejim unsurlarıyla geçici işbirlikleri kurmuş durumda. Bu durum, Suriye ordusunun ideolojik ve askeri bütünlüğünü ciddi biçimde zayıflatıyor.

Ankara’nın ve Suudi Arabistan'ın dolaylı etkisi altındaki bu HTŞ unsurlarıyla, Şam ordusunun bazı bölüklerinin koordineli hareket etmesi, aslında Suriye’deki “devlet ordusu” kavramının fiilen parçalı ve vekaletçi bir niteliğe büründüğünü gösteriyor.

Dolayısıyla Suriye ordusunun Türkiye ve Suudi Arabistan tarafından eğitilmesi, sadece teknik bir işbirliği değil — sahadaki vekâlet savaşlarının resmiyet kazanması anlamına geliyor.

Uzun vadede olası çatışma: DSG – Suriye Ordusu hattı

ABD destekli DSG’nin kuzeydoğuda kurumsallaşması ve Şam ordusunun Türkiye-Suudi ekseniyle yeniden yapılanması, orta vadede iki farklı Suriye vizyonunu karşı karşıya getirebilir.
Bir yanda, ABD güvencesiyle özerklik altyapısını inşa eden bir Kürt-çoketnili yapı; diğer yanda, Arap dünyasının desteğiyle yeniden meşruiyet kazanmaya çalışan bir merkezî Suriye devleti.

Her iki gücün de farklı ittifak ağlarına bağlı olması — DSG’nin Washington’a, Suriye ordusunun ise Ankara-Riyad hattına dayanması — DSG'nin Suriye Ordusu'na entegrasyonu gerçekleşmez veya bir şekilde engellenirse, gelecekteki olası bir rejim içi iç savaşın zeminini hazırlıyor.

Bu, artık sadece kuzey Suriye’nin değil, bölgesel güvenlik mimarisinin de sarsılabileceği bir tabloya işaret ediyor olabilir.

Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Şam’la kurduğu bu askeri temaslar, Arap dünyasının Suriye’yi yeniden bölgesel düzene entegre etme stratejisinin parçası gibi görünse de, kontrollü bir entegrasyon modeline dayanıyor.

Suriye’ye sağlanacak teknoloji ve askeri kapasite desteği, Şam’ın egemenliğini pekiştirmekten çok, onu bölgesel eksenlerin alt sistemi haline getirebilir.

Bu çerçevede Suriye’nin askeri yeniden yapılanması, egemenliğin restorasyonu değil, yeni bir bağımlılığın kurumsallaşması anlamına gelebilir.

Sonuç: İki eğitim programı, iki Suriye

Bugün Suriye topraklarında iki ayrı ordu eğitiliyor:

  • ABD’nin doğrudan kontrolünde, DSG’nin kuzeydeki savunma altyapısı;

  • Türkiye ve Suudi Arabistan’ın etkisinde, Şam’ın yeniden yapılandırılmaya çalışılan düzenli ordusu.

Bu iki yapı, farklı dış güçler tarafından şekillendiriliyor ve gelecekte Suriye'de DSG'nin Suriye Ordusu'na entegrasyonu gerçekleşmezse, farklı devlet vizyonlarını temsil edecek hale gelmeleri söz konusu.

Suriye’de savaşın sıcak evresi sona ermiş olsa da, soğuk vekalet dönemi yeni başlıyor. Bu dönemin en kırılgan hattı ise, şayet entegrasyon gerçekleşmezse, büyük olasılıkla DSG ile Suriye ordusu arasındaki kaçınılmaz güç mücadelesi olacak.