Vahap Coşkun: Irak Kürtleri gibi Suriye Kürtleri de Türkiye için bir tehdit değil, fırsattır
Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Suriye'deki gelişmelerin çözüm süreci için büyük bir risk oluşturduğunu belirterek, "Suriye Kürtleri de Irak Kürtleri gibi Türkiye için tehdit değil, fırsattır" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplanan komisyonda, çatışma-çözümü alanında çalışan akademisyenler görüşlerini paylaştı.
Kürt meselesi: Cumhuriyetle yaşıt sorun
Doç. Dr. Coşkun, Kürt meselesinin cumhuriyetle yaşıt kadim bir mesele olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Bu mesele bugüne kadar çözüme kavuşturulmadı. Hem içte hem dışta ciddi tahribatlara sebep oluyor. Sosyal hayatta birlikte yaşamayı sağlayan bağları zayıflatıyor, ekonomide trilyon dolarları bulan kaynakları kurutuyor."
Coşkun, Kürt meselesinin Türkiye'de rejimin karakterini belirleyen konumda olduğunu, bu nedenle gündelik siyasi çekişmelere kurban edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Dünya tecrübelerinden dersler
Akademisyen, etnopolitik sorunlarla sadece Türkiye'nin değil, dünyanın birçok ülkesinin karşı karşıya olduğunu belirtti. "Etnopolitik meselelerin varlığı evrensel bir nitelik taşır" diyen Coşkun, çatışmaların çözümü için öne sürülen taleplerin genellikle birbirine benzediğini kaydetti.
Kürt meselesindeki temel talepleri şöyle sıraladı:
“Anadilinin eğitimde özgürce kullanımı
Kapsayıcı ve eşitlikçi anayasa anlayışının geliştirilmesi
Güçlü yerel yönetim sisteminin kurulması
Geçmiş tecrübelerden çıkarılacak dersler.”
Coşkun, Türkiye'nin PKK'ya silah bıraktırma konusunda ilk deneyim yaşamadığını hatırlatarak, 1993'teki Turgut Özal girişiminden bu yana biriken tecrübelerden yararlanılması gerektiğini söyledi.
2013-2015 çözüm sürecinde tespit ettiği 6 risk alanını şöyle sıraladı:
“Süreci yürütenlerin farklı anlamlar yüklemesi,
İç politika gerilimlerinin sürece etkisi,
Dil ve koordinasyon problemleri,
Kamu düzeninin ihlali,
Suriye politikasının yetersizliği ve zamanın kötü kullanılması.”
Suriye'ye yeni yaklaşım şart
"Çözüm süreci için en büyük risk Suriye'deki gelişmeler" diyen Coşkun, Türkiye'nin yeni bir Suriye politikası geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
"Türkiye, kendi sınırları içindeki Kürtlerden emin olmalı ve sınırları dışındaki Kürtlerin kazanımlarından kuşku duymamalı. Irak'ta yapılan yanlışlara Suriye'de düşülmemeli" dedi.
Coşkun, Suriye Kürtlerinin sosyolojik olarak Türkiye'ye daha yakın olduğunu belirterek, "Türkiye, KDP ve YNK ile olduğu gibi Suriye Demokratik Güçleri ile de ortaklaşabilir" ifadesini kullandı.
Komisyondan beklentiler
Doç. Dr. Coşkun, komisyonun görev alanının dikkatli belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
"Komisyonun asli görevi, geçmişe dair hafızayı kayda geçirmek ve silahları tamamen tasfiye edecek bir kanun önerisi hazırlamaktır. Anayasa yapmak gibi devasa işleri komisyona havale etmek ne adil ne işlevsel olur."
İktidardan somut adımlar bekleniyor
Coşkun, iktidarın atması gereken adımları da şöyle sıraladı:
“AİHM ve AYM kararlarının gereğinin yerine getirilmesi, kayyum uygulamasına son verilmesi, seçilmiş belediye başkanlarının görevlerine iadesi, hasta hükümlü ve tutukluların tahliyesi, umut hakkına dair düzenleme yapılması.”
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, "Silahsızlanma burada ilk adım olarak gündeme geldi. Bu başarılırsa çözüm süreci literatürüne 'Türkiye Modeli' armağan edilmiş olur" diyerek konuşmasını tamamladı.