Bakırhan: Kürt meselesi bir varlık meselesidir
Meclis Genel Kurulu’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Kürt meselesi terör sorunu hiç değildir. Eşit yurttaşlık meselesidir. Demokratik haklar meselesidir. Bir varlık meselesidir” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Kürt meselesi terör sorunu hiç değildir. Eşit yurttaşlık meselesidir. Demokratik haklar meselesidir. Bir varlık meselesidir. Ama en önemlisi; Kürt meselesi, bir hukuk meselesidir. Barış siyasetini çözüm aklıyla kuralım” dedi.
Bütçenin bir ülkenin aynası olduğunu söyleyen Bakırhan, "Bu aynada ahlaktan hukuka, ekonomiden sosyolojiye kadar her şey çok net görünür. Servetin kimde toplanacağından kimlerin yoksul kalacağına, kimin hukuk içinde sayılacağına kadar geniş bir yelpazeyi iktidarın tercihleri belirler. Toplumsal barışı konuştuğumuz bugünlerde önümüzde duran 2026 bütçesinde savunma ve güvenlik kalemlerine ayrılan kaynak, önceki yıla oranla yüzde 34 oranında artırılmış durumda. Savunma ve güvenlik harcamaları artırılırken sosyal devletin, adaletin, yerel demokrasinin, barışın ve hukukun bütçesi kısılıyorsa, orada bir tercihi konuşuyoruz demektir” dedi.
Bakırhan, “Tarih 15 Temmuz darbe girişimini yazdığında, cevabımız 20 Temmuz OHAL ilanı değil de, daha fazla demokrasi, adalet ve hukuk olsaydı bu ülke Ortadoğu’nun tüm halklarına büyük umut olacaktı. Bugün riskleri ve tehditleri değil; umutları ezilenlerin, emekçilerin bütçesini konuşuyor olacaktık. Takvimler 4 Kasım 2016’ya geldiğinde Selahattinler, Figenler evlerinden alınmasaydı; belediyelere kayyımlar atanmasaydı, demokratik siyaset darbelenmezdi. 2025’ten objektifleri geçmişin acı hatıralarına çevirdiğimizde, anti-demokratik her uygulama bu ülkenin yurttaşlarına gözyaşı, acı ve keder olarak döndü. Türkiye’de cumhuriyet demokrasiyle buluşsaydı, bu topraklarda yaşayan her yurttaşın bambaşka hikayeleri olabilirdi” diye konuştu.
"Artık barış siyasetini çözüm aklıyla kuralım”
Yıllar boyunca Kürt meselesinin ‘terör’ parantezine sıkıştırıldığını söyleyen Bakırhan, “ ‘Kandırılmış, aldatılmış bir avuç insan’ dendi. Oysa Kürt meselesi az gelişmişlik sorunu değildir. Kürt meselesi, kandırılmış ya da aldatılmış bir topluluğun problemi de değildir. Kürt meselesi terör sorunu hiç değildir. Eşit yurttaşlık meselesidir. Demokratik haklar meselesidir. Bir varlık meselesidir. Ama en önemlisi; Kürt meselesi, bir hukuk meselesidir. Kürt'ün hukukunu tanıma üniter devlet içinde pekâlâ mümkündür. Üniter devlet demek ne devletin inkârı ne de Kürt'ün inkarıdır. Kürtlerin eşit yurttaşlar olarak hakkını savunması üniter devlet için bir risk değil, aksine güvencedir. Kürt meselesi, günlük siyasetin gürültüsüne kurban edilecek bir başlık değil, canların yitirildiği, ocakların söndüğü tarihsel bir olgudur. Kürt meselesi yıllarca düğüm aklıyla yönetildi ve sonuç hep hüsran oldu. Artık barış siyasetini çözüm aklıyla kuralım” diye konuştu.
“Kürt tehlikedeyse Türk de tehlikededir”
“Kürt tehlikedeyse Türk de tehlikededir” diyen Bakırhan şöyle devam etti: “Kaderleri iç içe geçen iki halkız. Milli mücadelenin kazanılmasının sırrı ise Anadolu'da sağlanan birlikteliktir. 1990'ların başında Sovyetler Birliği çökerken, Türkiye için çok büyük jeopolitik fırsatlar doğdu. Ancak Kürt meselesini çözmemekte ısrar eden anlayış, tüm enerjiyi içeriye harcadı. Devletin etrafını saran çeteler, karanlık yapılar bu fırsatları heba etti. Kürt meselesi çözülebilseydi, 90'lar Türkiye için muazzam bir demokrasi ve sıçrama dönemine dönüşebilirdi. Bir yüzyılı iç gerilimlerle geçirdik. Artık geçmişe bakıp ders almak zorundayız.”