Gazeteci Türköne: Öcalan’ın yol haritası Bahçeli’den karşılık buluyor!

Gazeteci Mümtazer Türköne, yeni çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Gazeteci Türköne: Öcalan’ın yol haritası Bahçeli’den karşılık buluyor!

Gazeteci Mümtazer Türköne, Kürt sorununun çözümünün eşit vatandaşlık ilkesinden geçtiğini ve Abdullah Öcalan’ın sürece yönelik gerçekçi bir yaklaşım ortaya koyduğunu söyledi. Türköne’ye göre bu yaklaşım, Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği devlet kanadında da yankı buluyor.

Meclis Komisyonunun Rolü

Türköne, Meclis'te kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"nun yasal zemini olmasa da, barış süreci için önemli bir psikolojik ortam hazırlamayı amaçladığını söyledi. Komisyonun teknik çözümlerden çok toplumu ikna etmeye ve sürece destek sağlamaya odaklandığını vurguladı.

Siyasi Partilerin Tutumu

Türkiye'de yeni bir siyasi kutuplaşmanın ortaya çıktığını belirten Türköne, “DEM Parti ile MHP'nin hedefi ve istikameti aynı. MHP bu süreci bir lokomotif gibi sürüklüyor, DEM Parti de arkadan itiyor. Dışarıda olan CHP vardı. CHP de komisyona dahil olarak DEM Parti ile MHP'nin olduğu kanatta yer aldı. AKP hala süreci tam olarak sahiplenmiş değil. Bunu da üstü kapalı bir şekilde ifade ediyor. Sahiplenme kelimesi bile iktidar sorumluluğunu taşıyan bir güç için biraz düşük bir düzeydir. Dolayısıyla iktidarın süreci sahiplenmek yerine yönetmesi lazım. Bu sürecin sorumluluğunu alıp yürütmesi gerekiyor. Bir endişe hali var. Bu endişe hali bütün siyasi partilerde var. Sürece yönelik toplumda bir tepki var. Özellikle AKP kanadında kamuoyu araştırma raporlarından gelen sonuçlar etkili görünüyor. Bu tepkiyi dengelemek, biraz mesafeli durarak hem içinde hem dışında yer almaya çalışmak gibi çelişkili bir tutum sergiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli'nin Rolü

Bahçeli’nin sürece “orkestra şefi” gibi yaklaştığını, dengeleyici ve katalizör rolü oynadığını söyledi. Özellikle belediye soruşturmaları konusunda bu rolün görüldüğünü ifade etti.

Suriye’deki Gelişmelerin Sürece Etkisi

Türköne, Suriye’de SDG ile Şam arasında bir çatışma çıkarsa ve Türkiye Şam'dan yana tavır alırsa, barış sürecinin zarar göreceğini belirtti. Bu nedenle, Türkiye’nin dengeli ve dikkatli bir politika izlemesi gerektiğini söyledi.

“Bu Bir Kader Ortaklığıdır”

Kürt sorunun temel çözümünün eşit vatandaşlıktan geçtiğini söyleyen Türköne, şöyle devam etti:

“DEM Parti ve CHP bunu ifade ediyor. Türkiye 100 yıllık tecrübesini geride bıraktı. Türkiye’de bundan sonra yoluna Kürtlerin kendi rızalarıyla onurlu ve eşit vatandaşlar olarak yer alacakları, devletin mensubu hissedecekleri bir düzenin tesisi gerekiyor. Abdullah Öcalan'ın çizdiği sınırlar var. Sanıyorum o da yapıcı bir şekilde bu sürecin başarıya ulaşması için ütopik görüşlere kapalı, gerçekçi bir yol haritası çiziyor. Öcalan bunu Demokratik Toplum vurgusu ile özetliyor. Bağımsız devlet, federalizm gibi tartışmaları dışarıda tutuyor. Bunlar gerçekçi yaklaşımlardır. Bu gerçekçi yaklaşımların Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği devlet kanadından karşılıkları var. İran'da 30 milyon Türk yaşıyor. Ama bizim oradaki Türklerle hiçbir ortak paydamız, ortak çıkarlarımız yok ve onlarla ortak bir gelecek kuramayız. Ama bizim sadece Türkiye'de yaşayan Kürtlerle değil; Kuzey Irak ve Kuzeydoğu Suriye’de yaşayan Kürtlerle paylaşabileceğimiz bir gelecek var. Bu son derece gerçekçidir. Bu coğrafyanın zorladığı bir kaderdir. Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar geçen 100 yıllık tecrübe sona erdi ve yeni bir başlangıç yapılıyor. Türkiye'de bu coğrafyanın bir mecburiyeti olarak Türklerin Kürtlerle bir gelecek tasavvur etmekten başka çareleri yok. Bu sürece barış deniliyor. Bence barış kelimesi çok hafif kaçıyor. Burada barışın ötesinde bir şeyler var. Ben bu süreci bu gözle değerlendiriyorum. Bu bir kader ortaklığıdır.”