Özgür Özel, 22. Olağanüstü Kurultay'da yeniden CHP Genel Başkanlığına seçildi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yeniden genel başkanlığa seçildi.

Özgür Özel, 22. Olağanüstü Kurultay'da yeniden CHP Genel Başkanlığına seçildi

Partinin, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlediği 22. Olağanüstü Kurultayı çalışmalarına devam ediyor.

Kurultayda genel başkan seçimi için oy kullanma işlemi tamamlandı.

Buna göre, CHP tarihinin 60'ıncı kurultayında kayıtlı 1127 delegeden 917'si oy kullandı. Seçimlerde 835 oy geçerli, 82 oy ise geçersiz sayıldı.

Bu sonuca göre, Özgür Özel, son 2 yılda 3'üncü defa genel başkanlığa seçilmiş oldu.

Kurultay, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin seçimiyle devam edecek.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye çıktı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert ifadelerle eleştiren Özel "Bu iktidar Trump'tan icazet almış bir iktidardır. CHP bu milletin adamıdır, evladıdır... Tayyip Erdoğan Trump'ın adamıdır" dedi.

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle:

"Biraz daha ustalaştık taşı kırmakta, dostu düşmanı ayırmakta. Bir tehdidi bertaraf etmek için noterlere koşup imza veren delegelerimize şunu söylemek isterim: Bir mücadele için, büyük bir haksızlığa direnmek ve tekrar kilitlenmek için buradayız, hoş geldiniz. Hukuksuzca zindanda tutulan belediye başkanlarımıza selam olsun. Toprağa verdiğimiz Ferdi Zeyrek'e, bundan 60 gün önce toprağa verdiğimiz nezaketi, parti tarihini ve geleceğe umutla bakmayı öğreten Altan Öymen'e Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu parti 1950'de milletin isteği üzerine iktidarı Demokrat Parti'ye devrettiğinde bu benim yenilgimdir ama halkın zaferidir diyen İsmet  İnönü'nün partisidir.

"Demokrasiden başka bir şeye inanmadık"

Cumhuriyet'ten başka bir şeye inanmadık, yeriz geldi 47 yıl iktidar yüzü görmedik ama millete küsmedik. AKP'yi yıllardır iktidar yapan millet yeni bir karar verdi ve bizi birinci parti yaptı. Kimseyi o gece kaybetmiş hissettirmemeye partimizi davet ettik. Belediye başkanlarımızın cebindeki anahtar şehrin altın anahtarı değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin anahtarıdır. Kıymetini bilin, öyle çalışın dedik. Demokrasi sınavı kazanınca değil kaybedince verilir. İktidar partisi ilk kez kaybedince yaptıklarıyla demokrasi sınavından geçemediklerini gösterdi. Demokratlardan değil demokrasiyi kullananlardan olduklarını gösterdiler.

Ebedi cumhurbaşkanlığı teklif edildiğinde 'Bu teklifte bulunanlar çok oldu ama benim gayem ebedi cumhurbaşkanlığı değil millet hakimiyetinin ebedileşmesidir' diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisidir. bu parti Atatürk’ün bu sözünün gereğini yaparak 1950’de milletin isteği üzerine iktidarı demokrat partiye devrettiğinde bu yenilgi benim şüphesiz en büyük yenilgidir ama Türkiye demokrasisinin en büyük zaferidir diyebilen İsmet İnönü’nün partisidir bu parti dünyanın koşullarına göre değişen yenilenen 1972’de sosyal demokrasiyi iktidara taşıyan kadroların ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen diyen Bülent Ecevit’in Karaoğlan’ın partisidir.

Partimiz bugüne kadar demokrasi yolunda çok bedeller özeli kapatıldı mallarına el kondu, genel başkanlarımız tutuklandı, hapse atıldı ancak ne olursa olsun hiçbir zaman demokrasiden sapmadı, milletin iradesi üzerinde bir iradeyi kabul etmedi. Böyle bir güce inanmadı. Darbelerin hedefi oldu ama hiçbir zaman yanında durmadı. Yıllarca ağır saldırılara uğramış bir parti olarak demokrasiden başka bir yola inanmadık bundan sonra da böyle bir yola tenezzül etmeyiz.

"47 yıl iktidar yüzü görmedik ama asla millete küsmedik"

Yeri geldi 47 yıl iktidar yüzü görmedik ama asla millete küsmedik. Demokrasilerde aslolan milletin kararına saygı duymaktır. Değişerek yenilenerek milletin gönlüne girmeye çalıştık. AK Parti 23 yıl kadar iktidar yapan millet 31 Mart‘ta bir başka karar verdi. Partimiz 47 yıl sonra birinci parti oldu Adalet ve Kalkınma Partisi ilk kez yenildi ve o gün bize inanan vatandaşlarımız için hizmete koyulduk. Seçim akşamı taşkın gösteriler yapmamaya, diğer taraftaki kaybetmiş adayı ailesinin çocuklarını düşünmeye, kimseyi o gece kaybetmiş hissettirmemeye örgütümüzü davet ettik. Seçimin galibi bizdik ama "kaybedeni yoktur" dedik. "Bu bir zafer değil geleceğe doğru bize verilmiş bir görevdir" dedik. "Cumhuriyet Halk Partisi’nin gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisi’nin 100 yıl sonraki iktidarının anahtarıdır" kıymetini bilin öyle çalışın dedik.

Bu demokrasi sınavından sonra görevi alan belediye başkanlarımız, ertesi sabahtan itibaren büyük bir gayretle, büyük bir kudretle, büyük bir inançla göreve koyuldular. Kimseyi itmeden, kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi dışarıda bırakmadan, kimseyi kaybettirmeden yola koyuldular. Arı gibi çalıştılar; kreşler, öğrenci yurtları, kent lokantaları, emekli evleri açtılar. Yoksul ailelere destek oldular, burs verdiler ve hizmet ettiler.

Seçimlerden 6–8 ay sonra yaptırdığımız araştırmalarda ve anketlerde, belediye başkanlarımızın memnuniyeti ülke ortalamasının üzerine çıktı. %38 oyla iktidara gelmiş olan partimizin oyları %50’lerin üzerine yükseldi; belediye başkanlarımıza yönelik ortalama memnuniyet %58’in üzerindeydi.

Demokrasi sınavı, kazanıldığında değil, kaybedildiğinde verilen bir sınavdır. Bir partinin ya da bir kişinin ne kadar demokrat olduğuna, galip geldiğinde değil, mağlup olduğunda nasıl davrandığına bakılarak karar verilir.

"Erdoğan, partisine güvenmedi, AK Parti yargı kollarını oluşturdu"

İktidar partisi, ilk kez kaybettiği seçimden sonra yaptıklarıyla kaybetmenin sınavından geçemediğini; aslında demokrat değil, demokrasiye inanmış değil, sadece demokrasiyi kullananlardan oluştuğunu tüm millete gösterdi. Bizim 47 yıl boyunca demokrasiye duyduğumuz saygıyı, cumhurbaşkanlığı seçim takviminde 47 ay varken gösterebilmek yerine 47 gün bile sabredemediler. Belediyelerle bizimle hizmette yarıştılar; yarışamadılar. Partiler de siyaset üretemedi ve bizimle rekabet edemedi.

Sayın Erdoğan, kendisine ve partisine güvenmedi; ana kadrolarına, gençlik kollarına ve kadın kollarına güvenmedi. Onların seçim kazanabileceğine, örgütleyebileceğine inanmadı. Peki ne yaptı? Demokrasiden saptı. Hiçbir partide olmayan yeni bir yapı kurdu: AK Parti yargı kollarını oluşturdu. AK Partili bir bakan yardımcısını yargı kolları başkanı olarak İstanbul’a atadı.

“Bu bir savaş ilanıdır' dedik"

Bu yapı marifetiyle karanlık bir süreci 9 Ekim 2024’ten itibaren hep birlikte yaşamaya başladık. 30 Ekim’de Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlayan süreçte bu saldırılara karşı ya teslim olacaktık ya da direnecektik. Biz teslim olmadık; sizlerle birlikte ayağa kalktık ve mücadeleye başladık. Meydan okuduk: “Bu bir savaş ilanıdır” dedik. Saldıran yapı ne yaparsa, biz de onu yapacağız; mücadele edeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, teslim olmayacağız..

Erken seçim istedik. Cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart’ta ön seçimle belirleyeceğimizi, partimizin yetkili kurullarındaki görüşmeler ve kararlar sonucunda ilan ettik. Buna karşı, karşımızdaki karanlık yapı planladığı darbe girişiminin takvimini öne aldı. Ekrem Başkanımızın ön seçim adaylığını açıkladığı gün, diplomasını iptal etmek için mahkemeye başvurdular. Birkaç gün sonra,19 Mart günü, yani 23 Mart’taki ön seçime dört gün kala, Ekrem Başkanımızın diplomasını iptal etmek üzere adımlar atıldı. Ardından sahur vakti evine baskın düzenleyip, Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir şekilde kendisini gözaltına aldılar.

Bu darbe tankla, tüfekle yapılmadı. Bu darbe bir sonraki iktidara yapılmış darbedir. Bu iktidar Trump'tan icazet almış bir iktidardır. CHP bu milletin adamıdır, evladıdır... Tayyip Erdoğan Trump'ın adamıdır. Ekrem Başkan 186 gündür tutuklu. Kanıt yok iftira var, haksız hukuksuz tutuklamalar var. Erdoğan 186 gün önce "Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, insan içine çıkamayacaklar" demişti. Buradan Erdoğan'a soruyorum... 186 gün geçti, dananın büyüğü, ahtapotun kolu, turbun büyüğü nerede?186 gün geçti, biz buradayız, yüz yüzeyiz, ahtapotun kolları nerede, turpun büyüğü nerede?

Bu süreçte kim haklı ve ahlaklıysa millet onun yanında duruyor ve duracaktır. Çoğunluk enerjisi bizdedir. Karşımızda yaşlanan yorulan, kibirden gözü dönen, 23 yıl boyunca bu ülkeye iyi gelmeyen bir iktidar var. Hiçbirimize iyi gelmediler arkalarında milletin desteği kalmayınca demokrasi treninden indiler. kurulan düzen milletin düzeni değil, AKP'nin kara düzenidir. Bu kara düzende refah yok!

Erdoğan-Trump görüşmesi öncesi Filistin eylemi çağrısı

19 Mart darbesi için harcanan para 60 milyar dolar.  19 Mart'ta harcanan para çiftçiye ödenen desteğin 30 katı.  Asgari ücrete verilecek desteğin 120 katını harcadılar.  Bu para millete harcansaydı, ne aç ne yoksul kalırdı.  19 Mart darbesiyle borsa yüzde 9 düştü, Haziran'da 5,5 düştü, 2 Eylül'de kayyum atandı yüzde 6 düştü, 15 Eylül genel merkeze kayyum gerçekleşmeyince borsa yükseldi. Filistin bu haldeyken, Trump'ın oğlu Erdoğan ile gizli görüştü. Bizimkiler reddetti, Amerikalı kaynaklar doğruladı.

Filistin bu ülkenin milli meselesi olduğu Trump'a haykırılacak. Tüm siyasi partilileri Eyüpsultan Filistin Büyükelçiliği önünde dayanışmaya davet ediyoruz. Erdoğan'ın Filistin hassasiyeti yok, iktidarda kalabilmek için Trump'la görüşüyor. Erdoğan'ın Filistin hassasiyeti değil iktidarı sürdürmek için Trump mecburiyeti var. Millet merkezli değil, Trump merkezli siyaset yapıyor. Bizi Ankara'da siyaset yapmaya, çerçeve çizmeye ve onun içinde kalmaya davet ediyor. Bir tek şeyi unutuyor. Atatürk'e de İstanbul'da kal demişler; o ise boynuna idam fermanını takıp Samsun'a çıkmış ve memleketi kurtarmıştı. CHP, Anadolu merkezlidir, bu milletin kalbinde siyaset yapar!

İktidarın husumeti CHP'ye değil, iktidardan gitme düşüncesidir. Türkiye'de tehdit altında kalan şey artık eşit yurttaşlıktır. Artık seçimsiz, sandıksız bir Türkiye istiyorlar.  Safları daha da sık tutmalı, iyi olmak yeterli değildir. Cesur olmak gerekiyor. Bu salona bir teşekkürüm, bir de müjdem var. Geçen yıl büyük bir mutabakatla, 81 il başkanımızın katılımıyla tüzüğümüzü yaptık. Her yıl 4-9 Eylül haftasını kuruluş haftası diye kutlamak için koyduk. Bu sene 4-9 Eylül'de il binamıza AKP saldırırken, yöneticilerimiz Zoom'la bağlanarak programımızı hazırladık. Türkiye'yi nasıl yöneteceğimizi hazırladık. 4 ana başlıkla anlatacağız. CHP'nin iktidar programı olacak.

"Partinize sahip çıkın, CHP'yi iktidara taşıyın"

'Şikayet eden de edilen de CHP'li diyorlar...' Şikayet eden CHP'li değil, bir şekilde aparatları buldular, ellerindeki yargı koluyla operasyon yaptılar. Saldırıya karşı CHP bütündür, karşı tarafta bir avuç yargının kollarında olanlar vardır.  Bu partiyi birbirine düşürmeye çağırdılar, sinir uçlarıyla oynadılar. Bu salondakiler bir buçuk gün içinde imza verdiler. Hep birlikte direniyoruz. Hesapları boşa çıkardınız, teşekkür ediyorum.

Bu seçimi blok listeyle yapmak istiyoruz. Önümüzdeki olağan kurultayda anahtar listeden taviz vermeyeceğiz. Bir müjdem var demiştim. Son 10 günde 5 ulusal anket yayınlandı. CHP 2 farkla önde diyenler 5'e çıkardı, 5 diyenler 7'ye çıkardı. Var mısınız bu yürüyüşü sürdürmeye, kalkın ayağa millet ayaktadır. Edirne de Artvin de Konya da ayaktadır. Partinize sahip çıkın, CHP'yi iktidara taşıyın."