Alevi Kürtlerin hedef alındığı 47 yıldır kapanmayan yara: Maraş Katliamı
Bugün Maraş'ta Alevi Kürtlere yönelik 19 Aralık'ta başlayan ve 26 Aralık 1978'de sona eren, 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine, kişininse yaralanmasına sebep olan 'Maraş Katliamı'nın 47'inci yıl dönümü.
Türkiye'de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne giden yolda en önemli olaylar zincirinden biri olarak gösterilen Maraş Katliamı'nda, Alevi Kürtler hedef alınmıştı.
19 Aralık 1978'de başlayan ve 7 gün süren Maraş Katliamı'nda resmi rakamlara göre 111 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Ancak gayriresmi kaynaklara göre hayatını kaybedenlerin sayısı 500'ün üzerindeydi.
Katliam sırasında yüzlerce ev ve iş yeri tahrip edildi (resmi verilere göre yaklaşık 552 ev yakıldı, 289 iş yeri yağmalandı). Katliamın ardından yargılama sürecinin 23 yıl sürdüğü belirtilmiştir.
804 kişinin yargılandığı davada, 29'u idam, 7'si müebbet hapis, 321 kişi ise 1-24 yıl arası hapis cezasına çarptırıldı (idam cezaları uygulanmadı, cezalar indirim ve erteleme ile hafifletildi).
Türkiye Millî İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) göre olayların başlamasında "Türk-Kürt meselesi" de etken oldu.
Olaylar Nasıl Başladı?
Siyasi hareketliliğin körüklediği Alevi-Sünni geriliminin Maraş'ta tırmandığı bir dönemde, 19 Aralık 1978'te kentteki Çiçek Sineması'nda, o dönemin milliyetçi filmlerinden biri olan Cüneyt Arkın'ın başrolünde oynadığı “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin gösterimi sırasında saat 21:00 civarında patlayıcı madde atılması fitili ateşledi.
Patlamada kimse hayatını kaybetmedi veya ağır yaralanmadı.
Bunun üzerine sağcı gruplar ve ülkücüler, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il merkezi, PTT binası ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırdı.
21 Aralık'ta iki sol görüşlü öğretmen (Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu) öldürüldü.
22 Aralık gecesi belediye hoparlörlerinden ve cami hoparlörlerinden "Üç Müslüman din kardeşimiz komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmasın!" ve benzeri anonslar yapıldı. "Dünkü olaylarda komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen din kardeşlerimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz katılsın!" şeklindeki çağrılar, katliamın habercisiydi.
Bu anonslar üzerine kitle, sloganlar atarak Alevi mahallesi Yörükselim'e yürüdü. Ellerinde Türk bayrakları, taş, sopa, silahlar, tabancalar, av tüfekleri ve benzin bidonları bulunan gruplar saldırıya geçti. Çok sayıda kişi öldürüldü, yaralandı ve evler yakıldı.
Serintepe Mahallesi'nde çatışmalar yaşandı. Bu sırada "Kışla'ya saldırı oldu, kışlayı Aleviler bastı" şeklindeki sahte telsiz anonsları üzerine askerler olay yerinden ayrıldı.
Bu provokasyon etkili oldu; asker çekilince katliam hızlandı.
Sıradaki hedef, Alevi nüfusun yoğun olduğu Yusuflar Mahallesi oldu. Gruplar evlere girerek Alevileri darp etti, öldürdü ve evleri ateşe verdi. Kaçmaya çalışanlar da saldırıya uğradı.
Sakarya, Yenimahalle, Mağaralı, İsadivanlı ve Dumlupınar mahallelerinde benzer saldırılar devam etti.
Olayların büyümesi üzerine Maraş valisi askeri güç talep etti, ancak müdahale gecikti. 24 Aralık'ta güvenlik güçlerine yönelik saldırılar artınca polisler görevden çekildi ve kaos derinleşti.
Bir hafta süren saldırılar ancak Kayseri ve Antep'ten gelen askeri birliklerle durduruldu (26 Aralık'ta 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi).
Yargılama Süreci Nasıl Oldu?
Genellikle sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açıldı. Sıkıyönetim mahkemelerinde davalar 1991'e kadar sürdü. Sanıklardan 29'u idam, 7'si müebbet, 321'i 1-24 yıl arası hapis cezasına çarptırıldı.
İdam ve müebbet dışındakilere indirim uygulandı, idam kararları Yargıtay tarafından bozuldu. 1991'de Terörle Mücadele Kanunu ile cezalar ertelenerek sanıklar serbest bırakıldı.
Üç müdahil avukat öldürüldü
Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can (10 Eylül 1979), Halil Sıtkı Güllüoğlu (3 Şubat 1980) ve Ahmet Albay (3 Mayıs 1980) öldürüldü.
Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can (10 Eylül 1979), Halil Sıtkı Güllüoğlu (3 Şubat 1980) ve Ahmet Albay (3 Mayıs 1980) öldürüldü.
MİT Belgeleri: Katliamı MHP ile Ülkü Ocakları Planladı
MİT, 12 Eylül iddianamesinde "darbeye giden yolda önemli dönüm noktalarından biri" olarak nitelendirdiği Maraş katliamı için mahkemeye belgeler gönderdi. Belgelerde katliamın MHP ve Ülkü Ocakları yöneticilerinin toplantıda planladığı, askerî takviyenin olaylardan günler sonra geldiği belirtildi.
MİT, katliama zamanında müdahale edilmemesi konusunda askeri suçladı. 23 Aralık 1978'de "Herhangi bir takviye birliği Maraş'a ulaşmadı, çatışmalar sürüyor" raporu verdi.
26 Aralık belgesinde geceleri güvenlik güçlerinin çekildiği, ülkücülerin Alevilerin evlerine baskın yaptığı ifade edildi.
4 sayfalık gizli metin
17 Ocak 1979 tarihli bilgi notunda: Olaylar, ülkücülerin 2-3 hafta önce MHP Kahramanmaraş il örgütünde ve Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda planlandı. Toplantıya ÜGD Genel Merkezi'nden bir yetkili (büyük olasılıkla Sefa Şevkat Çetin) katıldı. Alevilerin ve solcuların baskı yaptığı gerekçesiyle "ders verme" kararı alındı, adresler tespit edildi.
17 Ocak 1979 tarihli bilgi notunda: Olaylar, ülkücülerin 2-3 hafta önce MHP Kahramanmaraş il örgütünde ve Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda planlandı. Toplantıya ÜGD Genel Merkezi'nden bir yetkili (büyük olasılıkla Sefa Şevkat Çetin) katıldı. Alevilerin ve solcuların baskı yaptığı gerekçesiyle "ders verme" kararı alındı, adresler tespit edildi.
Ülkücüler, 22 Aralık'ta öğretmen cenazeleri sırasında "Alevilerin Sünnilere baskısı" söylentilerini yayarak saldırıları başlattı.
MİT, olayları "isyan" olarak nitelendirerek askeri suçladı ve takviye gecikmesini vurguladı.