Hatimoğulları Erbil'de konuştu: Türkiye'nin stratejik olarak Kürtlerle barışa ihtiyacı var
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Erbil'deki MERI Forumu'nda Türkiye'nin 100 yıllık Kürt sorununu ele alarak, barış sürecinin bölgesel istikrar için kilit rol oynadığını vurguladı. Öcalan'ın barış çağrısı ve PKK'nin silah bırakma adımlarını önemli bulduğunu belirten Hatimoğulları, Selahattin Demirtaş dahil siyasi tutukluların serbest bırakılması için yasal düzenlemeler talep etti.

Ortadoğu Araştırma Enstitüsü'nün (MERI) başkent Erbil’de düzenlediği forumun ikinci gününde, DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Türkiye'de Barış: Suriye ve Irak'ta İstikrar ve Refahın Katalizörü" başlıklı oturumda kritik mesajlar verdi.
MERI Başkanı Dilawer Alaaddin'in moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda Hatimoğulları, Türkiye'deki Kürt sorunundan bölgesel dengelere, barış arayışlarından demokratikleşme modellerine kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına forumun önemine vurgu yaparak başlayan Hatimoğulları, MERI'ye davetinden dolayı teşekkürlerini iletti.
"Türkiye'de Kürt sorunu 100 yıllık bir sorun"
Kürt sorununun Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engel olduğunu belirten Hatimoğulları, coğrafyanın tarihi gerçekliğine dikkat çekti.
"Türkiye'de Kürt sorunu 100 yıllık bir sorun” diyen Hatimoğulları, şunları kaydetti:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden bugüne kadar ciddi bir sorun olarak Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en temel sorunlardan biri Kürt sorunu. Bu salonda olan herkes çok iyi bilir ki 100 yılı aşkın bir süredir bu coğrafyadaki sınırları Skyes-Picot’la aslında neredeyse cetvelle çizilmiş. Kürt kardeşler bir sınırla birbirlerinden ayrılmış... Türkiye'deki barış süreci ve gelişmeleri dört parça Kürdistan coğrafyası için ve Ortadoğu için çok önemli."
"2013-2015’deki süreç bizi umutlandırdı ancak çok olumsuz sonuçlandı"
Geçmiş barış girişimlerinin hüsranla sonuçlandığını hatırlatan Hatimoğulları, "2013-2015 tarihinde aslında son derece bizleri umutlandıran, bütün Türkiye toplumunu, sadece Kürt halkını değil, Türkleri, orada yaşayan Arap ve bütün farklı yurttaşlarımızı çok heyecanlandırdı bu süreç. Fakat ne yazık ki çok olumsuz sonuçlandı. Çok çok olumsuz sonuçlandı. 6-8 Ekim olayları gerçekleşti. Akabinde geçmiş dönemde HDP'nin eş başkanları olan, sevgili Figen Yüksektağ, Selahattin Demirtaş şimdi hapishanedeler, 9 yıl oldu" sözleriyle yargı süreçlerine değindi.
Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrıya değinen Hatimoğulları, "Sayın Abdullah Öcalan İmralı'dan barış ve demokratik toplum çağrısı gerçekleştirdi. Bu çağrıyı gerçekleştirirken aslında şunu söylemiş oldu. Türkiye'de dört parça Kürdistan'da Kürt halkı kendi yaşadığı ülkenin sınırları içerisinde demokratikleşme, insan merkezli yönetim anlayışlarının oluşması, Kürt sorununun barışçıl ve kardeşlik yöntemleriyle çözülmesi ve Kürt halkının başta Türkiye olmak üzere yaşadığı bütün coğrafyalarda hakkının, hukukunun, kimliğinin tanınması. Bunu önemle talep etti" dedi.
"Silah yakmak çok önemliydi”
Öcalan'ın çağrısının ardından atılan adımları aktaran Eş Başkan Hatimoğulları, "Akabinde PKK Fesih Kongresi gerçekleştirdi. Biz Süleymaniye'de PKK'nin silah yakma törenine katıldık ve tarihi bir ana tanıklık ettik. Çünkü silah yakmak demek, barışı canı gönülden istemek demektir... Ama bu temsilli törende verilen çok önemli bir mesaj vardı. Türkiye'den Kürt sorunuyla ilgili ve Kürt halkını doğrudan ilgilendiren ve aynı zamanda PKK de silah bırakma, silahsızlanma sürecini hızlandıracak olan bir özel yasanın yani insanların yasal demokratik mücadele alanlarının onlara açılmasını talep ettiler. Tabii bunları bekliyoruz, bir girişim olmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.
"Peki devlet tarafından neler yapıldı?"
Devletten beklentilere değinen Hatimoğulları, "Mecliste bizim de talep ettiğimiz, Sayın Öcalan'ın da talep ettiği önemli bir adım atıldı, bir komisyon kuruldu. Bu komisyon bugün 14. toplantısını gerçekleştiriyor... Bu dinlemeyi biz çok önemli bulduk... Ama bunun yetmeyeceğini ifade ettik" diyerek, sorunların kayıt altına alınmasının değerli olduğunu ancak somut yasal adımların eksikliğini dile getirdi.
Hatimoğulları, atılması gereken yasal adımları şöyle sıraladı:
"Henüz yasal hiçbir adım atılmamış. Mesela beklenen çeşitli yasalar var Türkiye'de. Silah bırakacak olan PKK'liler ne yapacak ve demokratik siyasete nasıl katılacak? Bunun önü nasıl açılacak? Bu konuyla ilgili çok ciddi bir beklenti var. İkinci beklenti Sayın Öcalan'ın umut hakkı... 25 yıl hapishanede kalmış olan insanların aslında özgürlüğüne kavuşması. Biz Sayın Öcalan'ın dört parça Kürdistan'da barış için, demokrasi için çalışabileceğini düşünüyoruz... Hapishaneler sorunu... 7-8 bine yakın siyasi tutsak var Türkiye'de... Bir yasal düzenlemenin bir an önce başlaması gerekiyor diyoruz."
"Türkiye'de süreci destekleyenlerin oranı %75 ila %80 arasında"
Barışa yönelik toplumsal desteğin yüksek olduğunu ancak güven eksikliği yaşandığını ifade eden Hatimoğulları, "Halkın daha hızlı adım beklediği doğru... Şu anda yapılan anketlerde Türkiye'de bu süreci destekleyenlerin oranı yaklaşık %75 ila %80 arasında. Bu çok büyük bir rakam. Fakat devletin somut adım akması konusundaki güven atacağı somut adımlara bağlı" diyerek, toplumdaki beklentiyi vurguladı.
Toplumdaki güven zayıflığının nedenlerini açıklayan Hatimoğulları, "Bir güven zayıflığı kesinlikle var. Dün ben meclisteki konuşmamda da ifade ettim. Toplum barışa olanca duygusuyla sarılmış ve bu barış olsun istiyor. Ama güven zayıf çünkü somut adım atılmıyor. Mesela Selahattin Demirtaş'ı sanırım bu salondaki arkadaşlarımızın çoğu süreci takip ediyordur, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üçüncü kez serbest bırakılması gerektiğinin kararını alıyor... Şimdi bu toplumda güven yitimine sebep oluyor... Bunlar güven zedeliyor" ifadeleriyle somut adımların önemini yineledi.
"En önemli adım yasalarda değişiklik”
Barışın tesisinde yasal reformların kilit rol oynadığını belirten Hatimoğulları, "En önemli adım yasalar. Yani Türkiye'de mevcut yasalarda ciddi değişikliğe gitmek lazım. Yani neyle gidilmeli? Özel yasa, umut hakkı, yani Öcalan'ın serbest bırakılması, terörle mücadele kanunu, bu Türkiye'nin kendi kanunları, burada yapılacak olan değişiklikler, Kürt sorununun çözümüne son derece katkı sağlayacak olan gelişmeler. Dolayısıyla bu güven güvensizlik meselesinde ben şöyle söyleyebilirim, biz DEM Parti olarak temkinli bir iyimserlik içerisindeyiz" diyerek partisinin duruşunu özetledi.
"Ortadoğu'daki gelişmeler Türkiye'yi stratejik değişikliğe itti”
Barış sürecinin başlangıcının ardındaki stratejik nedenleri açıklayan Hatimoğulları, bölgesel ve küresel gelişmelerin Türkiye'yi zorladığını belirtti.
Hatimoğulları, "Bugün Türkiye'de bu süreci Milliyetçi Hareket Partisi'nin lideri Devlet Bahçeli başlattı. Neden başladı bu süreç? Çünkü Ortadoğu'daki gelişmeler Türkiye'yi bir stratejik değişikliğe itmiş durumdadır. Buna zorlamaktadır. Nedir bu stratejik değişiklikler? Şimdi bölgede 2010 Arap Baharı başladı. 2011'de Suriye Savaşı başladı... Özellikle 2023'te Ekim ayında başlayan Gazze işgaliyle birlikte İsrail'in bölgede oldukça geniş bir hegemonik alan oluşturmaya başladığı bir dönem yaşıyoruz” diye konuştu.
İsrail-İran arasındaki gerilime dikkat çeken Hatimoğulları, "Çok tedirginlik verici bir savaştı. Çünkü bu savaşta nükleer silahların kullanılma olasılığı yüksekti... Bu savaş birinci ikinci dünya savaşından bize çok daha fazla tehlike çanları çalıyor bölge ve dünya açısından." uyarısında bulundu.
"Türkiye'de bir kesim kendi Kürdüyle barışması gerektiğinin farkında"
Bölgesel dinamiklerin Türkiye'yi Kürt sorununun çözümüne yönelttiğini belirten Hatimoğulları, "Türkiye'deki stratejik akıl, devlet aklı şöyle düşünüyor. Ben Kürt sorununu çözmeliyim ve kendimi güçlendirmeliyim. Biz Türkiye'nin bizler yurttaşıyız ve başından beri her zaman ifade ettiğimiz nokta şu, bir ülke kendi halkıyla barışırsa güçlü olur" ifadelerini kullandı.
Ulus devlet anlayışının tükenmekte olduğunu savunan Hatimoğulları, "21. yüzyıldayız. Artık hiç kimse ötekinin üstünlüğü değil, ötekiyle eşit... Artık birinin ötekini ezdiği ulus devlet anlayışı artık gerçekten tükenmiştir. Ve bakın Irak'ta yaşanan sorunlara, iç sorunlara temelinde ulus devlet yatar" dedi.
Çözüm olarak "demokratik konfederalizm" modelini dile getiren Hatimoğulları, "Çözümün kesinlikle ademi merkeziyetçi, eşit yurttaşlık hakkı temelinde anayasal değişikliklere gidilmeli" diye konuştu.
"Öcalan'ın Demokratik Konfederalizm modelini önemli buluyoruz"
Ortadoğu'da sürekli din, mezhep ve etnik savaşlar yaşandığını hatırlatan Hatimoğulları, Batılı güçlerin bölgenin kaynaklarına yönelik ilgisine dikkat çekti.
Küresel iletişim imkanları çağında ulus devletlerin baskıcı politikalarını sürdürmesinin zorlaştığını belirterek, "O yüzden Sayın Öcalan'ın geliştirdiği demokratik konfederalizm modelini önemli buluyoruz. Yani her halk, her inanç yaşadığı ülkenin sınırları içerisinde kendini ifade edebilsin ve eşit yurttaş olarak eşit haklara kavuşsun, ana dilinde eğitim görsün. Bu hiçbir ülkeyi bölmez. Tam tersi o toplumun, o ülkenin toplumunda güçlü bir destek, güçlü bir dayanışma ve güçlü bir yurttaşlık birlikteliğini besler diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Barış sürecinde Öcalan'ın kilit rolünü vurgulayan Hatimoğulları, "Sayın Öcalan'ın kendi örgütü ve Kürt halkı üzerinde etkili bir lider. Dolayısıyla bugün diyelim ki o çağrıyı kendisi yapmamış olsaydı o silah yakma töreni gerçekleşmeyecekti... Türkiye'de devlet bunu o kadar iyi biliyor ki orada Sayın Öcalan’ın rolünü şu anda bence artık herkes farkında... Dolayısıyla burada gerçekten Sayın Öcalan'ın özgür olması ve bu çalışmayı bizatihi kendisinin yürütmesi bu süreçte sağlıklı bir sonuç almamızın temel garantilerinden birisi o" değerlendirmesinde bulundu.
"Rojava'daki gelişmeler çok önemli"
Sürecin yavaş ilerlemesinin nedenlerine değinen Hatimoğulları, "Rojava'daki gelişmeler çok önemli. Türkiye'deki gelişmelerle Rojava ve Suriye'deki gelişmelerin birbirini ciddi anlamda etkilediğini sanırım herkes görebiliyor... Türkiye'nin ne yazık ki ben bunun bir AKP'nin siyaseti dolduğunu düşünüyorum ve çok eleştirdiğim bir noktadır. Neo-Osmanlıcı hayalleri. Yani Neo-Osmanlıcı hayalleriyle komşularla sıfır sorun noktasından geldiğimiz yere bakın... Biz bunu bu politikayı eleştiriyoruz" diyerek Türkiye'nin dış politikasını eleştirdi.
Kendi dış politika vizyonlarını açıklayan Hatimoğulları, "Diplomaside barış, kültürel yakınlık ve destek, savaşsız ve silahsızlık, kimsenin iç işlerine karışmamak, yani bize ne Libya'nın iç işlerinden diyebilmek, Irak'ın iç işlerine karışmamak, Suriye'nin iç işlerine karışmamak. Karışırsak da barış için karışalım, barışa destek olmak için karışalım. Ama şimdi Rojava'daki dengeler Türkiye'deki barış sürecini etkiliyor" dedi.
"Biz inanarak yürütemezsek süreç başarıya ulaşmaz"
DEM Parti'nin barış sürecine olan inancını dile getiren Eş Başkan, "Biz bu süreci inanarak yürütemezsek süreç başarıya ulaşmaz... Olup olmayacağını bilemem. Yani olması için biz çaba harcıyoruz. Olması için, acele davranılması için, bu süreç bozulmaması için biz DEM Parti olarak inanın gece gündüz çok çok yoğun çalışıyoruz ve inanarak çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Hatimoğulları, "Türkiye'nin stratejik olarak Ortadoğu'daki ve dünyadaki bahsini ettiğimiz bütün bu gelişmeler içerisinde siyasi, askeri, iktisadi, kültürel gelişmeler ve dünyada bütün güç dengelerinin yeniden karıldığı bir dönemde... stratejik olarak Kürtlerle barışmaya ihtiyacı var" dedi.
"Şu an tek demokratik yapılanma Özerk Yönetim”
Suriye'deki duruma da değinen Hatimoğulları, "Dolayısıyla bizim baştan beri ifade ettiğimiz dış siyasetimiz yani Türkiye'nin Suriye politikasının hep şöyle olmasını söyledik. Demokratik bir anayasaya ihtiyacı var Suriye'nin. Demokratik bir yapılanmaya ihtiyacı var ve şimdi yani oradaki bahsini edebileceğim tek demokratik yapılanma Özerk Yönetim şu an" diyerek Suriye'nin geleceği için demokratik ve ademi merkeziyetçi bir anayasa ve yapılanma çağrısında bulundu.
Konuşmasını Kobani’de IŞİD’e karşı savaşta sergilenen direnişe ve Kürt kadınlarının mücadelesine değinerek bitiren Hatimoğulları, "Rojava'da özellikle Kobani direnişi bütün dünyaya umut oldu. Orada Kürt halkının özellikle Kürt kadınlarının verdiği mücadele, IŞİD gibi bir yapıya karşı verdiği mücadele çok büyüktür... Ben Kürt kadınlarının bölgeye çok büyük örnek bir mücadele yürüttüklerinin altını özel olarak çizmek istiyorum. Ve kendilerine bence Ortadoğu kadınları olarak hakikaten çok şey borçluyuz" ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları, geleceğe yönelik umutlarını dile getirerek konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Ümit ediyoruz ki barışçıl, demokratik, birbirimizi çok sevdiğimiz, sımsıkı sarıldığımız, birbirimize eşit, demokratik bir ortak hukukla bağlandığımız bir coğrafyayı hep beraber inşa ederiz. Birbirimizi daha fazla sevmeye, sarmaya ve bunu bir hukuksal düzenleme haline getirmeye ihtiyacımız var." /Rudaw