İmralı Heyeti, Selahattin Demirtaş ile görüştü
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı ve Semra Güzel’i cezaevinde ziyaret etti. Heyet, “Suçsuzluğu sabit olan arkadaşlarımızın tutulması kabul edilemez” açıklamasında bulundu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı ve eski HDP Milletvekili Semra Güzel’i cezaevinde ziyaret etti.
Ziyaretlerin ardından partiden yapılan yazılı açıklamada, “Suçsuzlukları hukuken de sabit olan arkadaşlarımızın hala cezaevinde tutulması hiçbir gerekçeyle açıklanamaz, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu açık adaletsizliğin bir an önce ortadan kaldırılması, arkadaşlarımızın barış ve demokrasi yürüyüşüne özgür şartlarda katılması acil talebimizdir” denildi.
Partinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Edirne ve Kandıra cezaevlerinde arkadaşlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı ve Semra Güzel’le görüştük. Hepsinin moralleri yüksek, sağlık durumları iyi. Görüşmelerde esas olarak barış sürecine dair bilgi paylaşımı ve fikir alışverişinde bulunduk” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, Selahattin Demirtaş’ın barış sürecine desteğinin tam olduğunu vurguladığı, “sürecin başarıya ulaşması, barışın ve demokrasinin tesisi için her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğunu” belirttiği kaydedildi. Figen Yüksekdağ’ın da, “barışın ve demokratik toplumun inşası konusundaki umudunu koruduğu” ve sürece desteğini sürdüreceği belirtildi.
Parti, açıklamasında ayrıca, “Arkadaşlarımız, yüreği özgürlük, barış ve demokrasi için atan herkese en içten selamlarını iletti” dedi.
Değerlendirme:
DEM Parti’nin cezaevi ziyaretleri, çözüm sürecinin yeniden canlandırılması yönünde artan temasların bir parçası olarak değerlendiriliyor. Ancak sürecin ilerleyebilmesi için hem Kürt siyasetçilerin özgürlüklerinin sağlanması hem de devlet tarafından somut adımların atılması gerektiği sıkça vurgulanıyor.
Türkiye’de barış ve çözüm girişimleri, sık sık umut verici temaslarla gündeme gelse de, henüz kalıcı bir adalet ve eşitlik zeminine oturmuş değil. Hâlâ binlerce Kürt siyasetçi, gazeteci ve aktivist cezaevinde bulunuyor; bu durum, “barışın toplumsal karşılığı” açısından ciddi bir sınama oluşturuyor.
Kürt siyasetinde hem geçmiş çözüm süreci deneyimi hem de bugünkü beklentiler, adil yargılama, ifade özgürlüğü ve siyasal temsilde eşitlik ilkeleri olmadan sürdürülebilir bir barışın mümkün olmadığını gösteriyor.