İsrail'de asker sıkıntısı: Harediler'in muafiyeti tartışılıyor
İsrail Yüksek Mahkemesi, ultra-Ortodoks (Haredi) gençlerin zorunlu askerlikten muaf tutulmasına yönelik hükümet uygulamalarını “etkisiz” buldu. Mahkeme, “ülkenin güvenlik ihtiyaçlarının arttığı bir dönemde” hükümeti gerekli adımları atmamakla suçladı.
Times of Israel’in bildirdiğine göre, İsrail Yüksek Mahkemesi yargıçları, çarşamba günü görülen duruşmada, ultra-Ortodoks (Haredi) erkeklerin askerlikten muaf tutulmasını sağlayan hükümet politikalarını sert biçimde eleştirdi.
Mahkeme Başkan Yardımcısı Noam Sohlberg, “Haredi asker kaçaklarına yönelik daha güçlü yaptırımların gerekliliği giderek daha açık hale geliyor.” dedi. Yargıçlar, hükümetin yıllardır askere alma yükümlülüğünü neden etkili biçimde uygulamadığını sorguladı.
Geçen hafta başsavcı da hükümete yönelik benzer bir eleştiride bulunmuş, mevcut önlemlerin “yetersiz” olduğunu vurgulamıştı.
Haziran 2023’te Haredi yeşiva öğrencilerine toplu askerlik muafiyeti tanıyan yasa maddeleri süresini doldurmuş, bir yıl sonra Yüksek Mahkeme hükümete bu öğrencilerin askere alınması yükümlülüğünü hatırlatmıştı. Ancak mahkemeye sunulan verilere göre, Haziran 2024’ten bu yana yaklaşık 78 bin Haredi öğrenciye çağrı gönderildi, bunların yalnızca 931’i fiilen askere alındı.
Ordu yetkilileri, 7 Ekim 2023’ten bu yana süren savaşlarda binlerce askerin kaybedilmesi nedeniyle 12 bin yeni muharip askere ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.
Yargıç Yael Wilner, “Askerlikten kaçanların tamamı şu anda hapiste mi?” sorusunu yöneltti. Devlet temsilcisinin “askeri hapishanelerde yer yok” yanıtı üzerine Wilner, “Yer bulunabilir.” diyerek hükümete tepki gösterdi.
Yargıç Daphne Barak Erez ise, “Tüm bu önlemlerden söz ediyorsunuz ama sonuç yok. Asker sayısı yetersiz.” ifadelerini kullandı.
Sohlberg, “Orduda 12 bin askere dün ihtiyaç vardı. Etkili yaptırımların uygulanması artık kaçınılmaz.” dedi.
Sivil toplum temsilcileri de hükümeti eleştirdi. Hükümet Kalitesi Hareketi Başkanı Eliad Shraga, “Zorunlu askerlik fiilen yok. Yeşiva öğrencileri arasında askere giden kimse bulunmuyor.” diyerek, hükümetin yeni bir muafiyet yasası hazırlığında olduğunu iddia etti.
Bu tartışma, İsrail’de “din-devlet dengesi”, eşit vatandaşlık yükümlülüğü ve ordu üzerindeki toplumsal adalet konularını yeniden gündemin merkezine taşıdı.
Harediler kimdir?
“Haredi” (çoğulu Haredim), İbranice’de “Tanrı korkusu taşıyanlar” anlamına gelir. Bu terim, aşırı dindar (ultra-Ortodoks) Yahudileri tanımlamak için kullanılır.
Modern anlamda Harediler, Yahudi şeriatına (Halaha) ve geleneksel yaşam tarzına sıkı sıkıya bağlı topluluklardır. Modern laik İsrail toplumunun seküler değerlerine genellikle mesafelidirler.
İsrail’de yaklaşık 1,3 milyon Haredi yaşıyor; bu, ülke nüfusunun %13-15’ine denk geliyor. Yüksek doğurganlık oranları nedeniyle (aile başına ortalama 6-7 çocuk), nüfus içindeki payları hızla artıyor. Harediler genellikle kendi mahallelerinde yaşıyor (örneğin Kudüs’te Mea Shearim, Bnei Brak gibi). Devletin resmi kurumlarıyla, özellikle de ordu, eğitim ve iş piyasasıyla ilişkileri sınırlı.
Haredi okullarında (yeşiva veya Talmud Tora) din eğitimi merkezdedir. Matematik, fen, İngilizce gibi modern dersler çoğu zaman öğretilmez. Erkeklerin büyük bir kısmı yetişkin yaşta da Talmud (Yahudi dini hukuku) çalışmaya devam eder. Bu durum, ekonomik bağımlılık ve yoksulluk oranlarının yüksekliği anlamına gelir. Kadınlar ise genelde çalışır; ailelerin büyük kısmında geçimi kadınlar sağlar.
İsrail’de zorunlu askerlik kadınlar için 2, erkekler için 3 yıl. Ancak 1948’de devlet kurulduğunda Ben-Gurion hükümeti, din adamlarının yoğun talebiyle 400 kadar yeşiva öğrencisine askerlik muafiyeti tanıdı. Zamanla bu sayı on binleri buldu ve bugün yüz binlerce Haredi erkek askerlik yapmıyor.
Bu muafiyet, İsrail toplumunda “kim savaşacak, kim dua edecek?” tartışmasını doğurdu.
Seküler kesim bu durumu “eşitsizlik” olarak görüyor; Harediler ise “Tanrı’ya hizmetin fiziksel savaştan üstün” olduğunu savunuyor.
Harediler, İsrail’de Şas (Mizrahi kökenli dindarlar) ve Birleşik Tevrat Yahudiliği (UTJ) gibi partiler etrafında örgütlü. Bu partiler koalisyonlarda kilit rol oynuyor; hükümetleri ayakta tutan çoğunluk bloklarının vazgeçilmez parçası. Bu yüzden, her “askerlik krizi” aynı zamanda bir koalisyon krizine dönüşüyor. Yüksek Mahkeme son yıllarda birçok kez Haredi muafiyet yasalarını “anayasal eşitlik ilkesine aykırı” bularak iptal etti — son tartışma da bunun yeni halkası.