Kürdistan Bölgesi’nin Şam-DSG Anlaşmasında Sessiz Arabuluculuğu
Kuruluşunun 10. yıldönümünü kutlayan Demokratik Suriye Güçleri (DSG), Şam yönetimiyle birleşme sürecine resmen kapı araladı. Genel Komutan Mazlum Abdi, DSG’nin “Suriye ordusunun bir parçası” olacağını açıkladı. Gözler, entegrasyonun başlayacağı ilk bölge olan Deyrezzor’a çevrildi.
Demokratik Suriye Güçleri (DSG), kuruluşunun 10. yıldönümünde Suriye iç savaşının seyrini değiştirebilecek bir açıklama yaptı. DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, güçlerinin “Suriye ordusunun bir parçası” olacağını duyurdu.
Abdi, kısa süre içinde bir DSG askeri heyetinin Şam’a giderek “birleşme mekanizmasını görüşeceğini” açıkladı. Bu açıklama, DSG’nin 2016’dan bu yana sürdürdüğü özerk yönetim çizgisinde stratejik bir dönüş olarak değerlendiriliyor.
ABD merkezli Associated Press, tarafların “ilkesel uzlaşıya vardığını” bildirirken; DSG Müzakere Komitesi Eş Başkanı Foza Yusuf, birleşmenin “ordunun ulusal karakterini güçlendireceğini” ve “siyasi istikrarın demokratik bir çözümle mümkün olacağını” vurguladı.
Mart Anlaşması Yeniden Gündemde
Bu gelişme, 10 Mart 2025’te imzalanan “Mart Anlaşması”nın yeniden canlandırılması anlamına geliyor. Anlaşma; ülke genelinde ateşkesi, mültecilerin dönüşünü ve devlet kurumlarının bütünleşmesini öngörüyordu.
Ancak sahada uygulama sınırlı kaldı. “De Facto” sitesine göre yalnızca bazı teknik konularda — Tişrin Barajı yönetimi, yol açma ve petrol koordinasyonu — adımlar atıldı. Siyasi ve askerî birleşme ise henüz gerçekleşmedi.
Şam, merkeziyetçi yönetim modelinde ısrar ederken; DSG tarafı yerinden yönetim ve kültürel çoğulculuk ilkelerini korumakta kararlı. Bu da tarafların aynı masada oturup farklı hedeflerle pazarlık yaptığını gösteriyor.
Uzmanlara göre ilerlemenin önündeki en büyük engel, karşılıklı güvensizlik ve dış müdahalelerin ağırlığı.
Siyasi analist Cemal es-Seyyid Ahmed, “İki taraf da dış faktörlere fazlasıyla bağımlı. ABD ve Türkiye’nin baskısı, anlaşmanın gerçek bir birleşmeye dönüşmesini engelliyor,” yorumunu yaptı.
Washington, DSG’nin Suriye ordusuna katılımını desteklerken, Kürt siyasi kazanımlarının korunması gerektiğini vurguluyor. Ankara ise bu süreci “bölünme tehdidi” olarak görüyor ve Şam’ı bu yönde baskı altında tutuyor.
Pilot Bölge: Deyrezzor
Taraflar, birleşmenin ilk aşamasını Deyrezzor bölgesinde test etme konusunda uzlaştı.
Deyrezzor, hem DSG hem Suriye ordusu unsurlarının bulunduğu, aynı zamanda ABD üslerinin yer aldığı stratejik bir hat.
Plan, ortak “terörle mücadele birlikleri” kurmayı ve DSG’nin bazı unsurlarını Suriye Savunma Bakanlığı denetimine geçirmeyi öngörüyor.
Gazeteci Cewan Sûz, “Deyrezzor’daki deneyim, birleşmenin başarısını veya çöküşünü belirleyecek,” diyor.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, son görüşmelere doğrudan katıldı.
Fransa da süreci destekliyor. Fransız Dışişleri Bakanlığı, DSG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunu “Suriye ve bölge istikrarı için temel bir adım” olarak nitelendirdi.
Washington’un hedefi, İran etkisini sınırlamak, Kürt bölgelerinde yeni çatışmaları önlemek ve Şam’ı kademeli biçimde Batı denklemine çekmek.
Kürdistan Bölgesi’nin Sessiz Arabuluculuğu
Bazı diplomatik kaynaklara göre, Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, son Ankara ziyaretinde Mazlum Abdi’nin mesajlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletti.
Mesajlarda, Kamışlo–Nusaybin sınır kapısının yeniden açılması ve Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’deki bazı ekonomik projelere katılımı önerildi.
Analistler, Erbil’in hem Ankara hem Şam hem de DSG ile temas kurabilen “tek taraf” olduğunu ve bu nedenle teknik arabulucu rolü oynayabileceğini belirtiyor.
Her ne kadar taraflar “ilkesel anlaşmaya” varmış görünse de, merkeziyetçilik, güven eksikliği ve dış baskılar sürdükçe gerçek bir birleşme uzak ihtimal olarak kalıyor.
Şimdilik öncelik, “çatışmasızlık” ve “sınırlı koordinasyon.”
Ancak önümüzdeki aylarda Deyrezzor’daki deneyim, bu sürecin gerçek bir birleşmeye mi yoksa yeni bir denge oyununa mı dönüşeceğini belirleyecek.