'Kürt Barometresi' araştırması: Türkiye’deki Kürtler ne talep ediyor?
Kürt Araştırmaları Merkezi ve Rawest Araştırma'nın hazırladığı "Kürt Barometresi" araştırması, Türkiye’deki Kürtlerin anadilde eğitim, kültürel kimlik, siyasi tercihler ve toplumsal eğilimleri konusunda önemli veriler sunuyor.

Araştırmaya göre, Kürtlerin yüzde 73'ü Kürtçe eğitim talep ederken, yalnızca yüzde 30'u Kürtçeyi iyi derecede konuşabiliyor. Türkiye nüfusunun yüzde 20-25'ini oluşturan Kürt toplumunun, yüzde 40'ı demokratik bir yönetim sistemini destekliyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 65'i silahlı mücadeleye karşı olduklarını ifade etti.
Kürt Araştırmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu ve Rawest Araştırma yöneticisi Roj Girasun, Rûdaw TV’ sunucusu Nwener Fatih’in programında, "Kürt Barometresi" araştırmasının sonuçlarını yorumladı.
Anadilde eğitim talebi yüksek, konuşma yetkinliği düşük
Araştırmaya göre, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yüzde 73’ü Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılmasını talep ediyor. Ancak veriler, Kürtlerin yalnızca yüzde 30’unun iyi derecede Kürtçe konuşabildiğini gösteriyor.
Kürtler en çok Kürtçe müzik dinliyor
Araştırmanın dikkat çeken bir diğer sonucu ise Kürtlerin kültürel tüketim alışkanlıkları oldu. Katılımcıların yüzde 83’ü Kürtçe müzik dinlediğini belirtti. En çok dinlenen sanatçılar arasında Şivan Perwer, Ahmet Kaya, Aynur Doğan ve Civan Haco gibi isimler öne çıkıyor.
Türkiye’de Kürt nüfusu genç ağırlıklı
Demografik bulgular, Kürtlerin Türkiye nüfusunun yüzde 20-25’ini oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca bu nüfusun yüzde 60’ının 30 yaşın altında olması, Kürt toplumunun genç bir demografik yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Araştırma, Kürt ailelerinin ortalama dört kişiden fazla bireye sahip olduğunu da belirtiyor.
Siyasi eğilimler: silahlı mücadeleye karşı çıkıyorlar
Siyasi tercihler konusunda Kürtlerin yüzde 40’ı demokratik ve özgürlükçü bir yönetim sisteminden yana olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 65’i silahlı mücadeleye karşı olduğunu belirtti. Öte yandan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik desteğin önemli ölçüde arttığı da araştırmanın bulguları arasında yer aldı.
Eğitimde geri kalmışlık vurgusu
Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli veri ise eğitim alanındaki eşitsizlikler oldu. Bulgular, Kürt bölgelerinin eğitim seviyesinin ülke ortalamasının gerisinde kaldığını gösteriyor.
Kimlikleri dört gruba ayırmak mümkün:
Türkiye’deki Kürtlerin siyasi ve ideolojik eğilimleri farklı gruplara ayrılıyor. Toplumun yüzde 40’ı, özgürlükçü ve demokratik bir yönetim anlayışını destekleyen bireylerden oluşuyor. Bu grup, bireysel haklar ve demokratik değerleri ön planda tutuyor.
Kürtlerin yüzde 30’u, dindar ve muhafazakâr değerlere bağlı bir yaşam biçimini benimsiyor. Geleneksel yapıyı koruma eğiliminde olan bu kesim, dini inançlarını öncelikli olarak görüyor.
Toplumun yüzde 20’si, Kürt haklarını önceliklendiren bir yaklaşıma sahip. Bu grup, Kürt kimliği ve kültürel haklar konusunda daha duyarlı bir tutum sergiliyor.
Kürt nüfusunun yüzde 10’u ise seküler ve Atatürkçü düşünceyi benimseyen bireylerden oluşuyor. Laiklik ve cumhuriyetçi değerler bu kesimin temel öncelikleri arasında yer alıyor.
“CHP’ye yakınlık öne çıkıyor”
Bölgede yaşayan Kürtlerde Kürt kimliği ve partili kimlikler daha güçlü şekilde ifade edilirken, Batı'da yaşayan Kürtlerde muhalif kimlik öne çıkıyor. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir yakınlık öne çıkıyor. Bu Türkiye muhalefetine yakınsamayla alakalı bir şey.
İkinci mesele Türkiyelileşme meselesi. Çok ciddi bir tartışma konusu olduğu için bir daha altını çizmek gerekiyor. Bunun aslında Kürt siyasetinin çizdiği bir projeden ziyade bir süreç olarak artık ileri geldiğini, toplumun Türkiyelileşme yönünde bir eğilim göstermeye başladığını, sosyolojik olarak buna dönük bir eğilim sergilediğini görüyoruz.
Araştırmanın sonuçları şu şekilde özetlenebilir:
Kürtler arasında sosyo-demografik değişim yaşanıyor; kırsal nüfus azalmış, kentsel nüfus artmış ve göç düzeyleri Türkiye’nin genel göç düzeylerine yakınlaşmış. Kürt nüfusu, Türkiye ortalamasından daha genç ve büyük bir kısmı 30 yaş altı. Ancak nüfus artışı yavaşlamış. Kürt gençliğinin eğitim seviyesi, Türkiye ortalamasına yaklaşmış ancak gençler ile aileleri arasında büyük bir uçurum oluşmuş, bu da nesiller arası çatışmaları tetikliyor.
Kürt toplumunda sekülerleşme, Türkiye ortalamasından daha güçlü ve hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.
Kürt siyasi manzarası değişiyor, parti tercihlerinden bağımsız olarak farklı kategoriler ortaya çıkıyor. Eğitimli gençler, politikalarında daha çeşitli ve farklı yaklaşımlar sergiliyor. Kürt nüfusu, yaklaşık 10 yıl önce daha özgüvenli ve taleplerini daha yüksek sesle dile getirirken, şu an siyasetle ilgileri azalmış.
Önceki radikal eğilimler azalmış, ana akım eğilimlere yaklaşılmış ve sivil talepler ile sivil siyasetçilerin ön plana çıktığı görülüyor.