Mustafa Karasu'dan TBMM'de kurulan komisyona ilişkin açıklama
PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu Meclis’te kurulan komisyonun sadece silah bırakacak olan PKK’liler için yasal düzenlemeler yapmasının yeterli olmayacağını, komisyonun Kürt sonununun çözümünü de ele alması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin Rojava’da Kürtlerin hak elde etmesine karşı çıkmak yerine Kürtleri desteklemesi gerektiğini ifade eden Karasu, ‘’Misak-ı Milli diyorlar; Misak-ı Milli içinde Musul-Kerkük de vardı, Rojava denilen Kürt alanı, Batı Kürdistan da vardı. Şimdi sen hem o kadar Misak-ı Milli’den söz et, -çünkü Misak-ı Milli Sivas Kongresi'nde alınıyor- ama kalk Kürtlere düşmanlık yap, Kürt karşılığı yap. Bu doğru bir yaklaşım değil’’ ifadelerini kullandı.
PKK’ye yakın yayın yapan ANF, Mustafa Karasu’nun Medya Haber TV’ye yaptığı açıklamaları yayınladı.
‘’Mecliste bir komisyonun kurulması anlamlıdır’’
Mecliste kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Abdullah Öcalan ile de görüşmesi gerektiğini söyleyen Karasu’nun sözleri özetle şöyle:
‘’Kürt sorunu, demokratikleşme söz konusuysa, bunun adresi Meclistir. Meclis çözecektir. Mecliste alınacak kararlarla çözülecektir. Bu açıdan Mecliste bir komisyonun kurulması anlamlıdır. Önemli olan, bu komisyonun nasıl çalışacağı, hedeflerinin ne olacağıdır. Böyle bir komisyonun kurulması önemli fakat bu komisyonun yasayla kurulması; hedeflerinin daha açık ve net ortaya konulması gerekiyordu. Yani Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümüyle ilgili bir programının, bir hedefinin olması gerekiyordu. Bunlar hala tam net değil ama kurulması önemlidir…
‘’Komisyonun önemli görevlerinin olması gerekiyor’’
Ama sadece bir komisyonun kurulması yetmez; bunu özellikle belirtmek isterim… Şimdi bu komisyonun önemli görevlerinin olması gerekiyor. En başta da bu komisyonun Önderlik’le görüşmesi gerekiyor. Çünkü tartışılan, konuşulan konu ya da Devlet Bahçeli’nin konuşmasıyla başlayan ve Önder Apo'nun da pozitif cevap vererek yürüttüğü süreç, Kürt sorunu ile; Kürt sorunundan kaynaklanan sorunlarla ilgili. Bunun da muhatabı ve bu sorunun merkezinde, odağında Önder Apo var. Bu yönüyle bu komisyon doğru çalışacaksa, Önder Apo ile gidip konuşması gerekir. Önder Apo ile tartışması gerekir.
‘’Mevcut sürecin ihtiyacını karşılamaz’’
Bu komisyon şimdi kuruldu. İki-üç aylık bir zamanlama ifade edilmiş. Böyle olmaz yani. 2-3 ayda ne çözecek? Anlaşılıyor ki, sadece silahını bırakıp gelecek, gerillanın durumu ne olacak şeklinde... Ya bu sorunun kaynağı var, bu sorunu ortaya çıkaran nedenler var. Kürt sorunu var, Türkiye'nin demokratikleşme sorunu var. Komisyon bunlarla ilgili olmayacaksa ne anlamı olacak? ‘Dağdan gelenlerin durumu ne olacak?’ ‘Sorun PKK-gerilla; bu çözülecek’ anlamına geliyor. Sadece ‘silahların bırakılması’. Ama sorun bu değil ki! Yüzyıllık sorun bu mu? 30 tane isyan olmuş Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana. Bunun nedenleri var.
Deniliyor ya, bu süreç nasıl başladı? Türkiye'nin güvenliğini sağlamak için... İçeride ve dışarıda Türkiye'nin güvenliğini riske edecek gelişmeler var. Bunların önüne geçmek için böyle bir süreç başlatıldıysa, o zaman demek ki sadece silahların bırakılması, silahları bırakanların durumlarının ne olacağının tartışılacağı bir komisyon olamaz. Bu komisyonu bununla sınırlamak, gerçekten süreci sabote etmek olur.
‘’Suriye'deki Kürtler de kardeş değil mi?’’
Şimdi Türkiye'de Barış ve Demokratik Toplum Süreci dediğimiz bir süreç varken, bunun içinde hükümet de devlet de varken, bu bir köklü siyasi değişikliğin, zihniyet değişikliğinin süreci iken, yahut da zihniyet değişikliğinin sonucu olması gerekirken Rojava'ya böyle yaklaşımlar, böyle tehditler yapılması gerçekten terstir. Halbuki madem Kürt-Türk kardeşliğinden söz ediliyor, o zaman Suriye'deki Kürtler de kardeş değil mi? O zaman o kardeşlere de yaklaşımın doğru olması gerekiyor. Bir kardeşçe yaklaşımın gösterilmesi gerekiyor.
Misak-ı Milli diyorlar; Misak-ı Milli içinde Musul-Kerkük de vardı, Rojava denilen Kürt alanı, Batı Kürdistan da vardı. Şimdi sen hem o kadar Misak-ı Milli’den söz et, -çünkü Misak-ı Milli Sivas Kongresi'nde alınıyor- ama kalk Kürtlere düşmanlık yap, Kürt karşılığı yap. Bu doğru bir yaklaşım değil.
‘’Tehditvari olmaması lazım’’
Bu yönüyle Suriye'deki, Kuzey ve Doğu Suriye'deki, Rojava'daki Kürtlere yaklaşımın doğru olması lazım. Böyle tehditvari olmaması lazım. Hatta Kürtlerin Suriye'de özgürlüklerine kavuşması için destek sunmaları gerekiyor. Doğru yaklaşım, Türkiye’ye kazandıracak yaklaşım budur. Diğeri; bir-iki yıl önceki farklı kaygılarla ortaya çıkan söylemlerin tekrarıdır. Bunun Türkiye'ye bir faydası olmaz. Bu yönüyle bu tür yaklaşımların da gerçekten bırakılması gerekir…
Kuzey ve Doğu Suriye diyor; ‘Biz de olalım bu anayasa tartışmalarının içinde, hükümetin içinde biz de olalım. Sadece biz değil, Süryaniler de olsun, Aleviler de, Dürziler de, bütün Arapları temsil eden farklı kesimler de olsun, kadınlar da.’
Uluslararası güçler bu konuda doğru yaklaşım içinde olsunlar. Suriye'nin demokratikleşmesi, ademi merkezci bir demokratikleşme olmalı. Dürziler de kendilerinin özgürlüğünü, yaşamını istiyor. Kürtler de istiyor. Bunlar Suriye'yi parçalamak, Suriye'yi bölmek değil; Suriye'nin bütünlüğünü sağlamaktır. Suriye'nin bütünlüğü tüm halkların memnuniyetiyle olur, rızasıyla olur. Bu bakımdan tüm uluslararası güçlerin de bütün Suriye halklarının rızasını sağlayacak bir demokratik sistem üzerinde yoğunlaşmaları, Şam ile diğer toplulukları bu temelde bir uzlaşmaya çekmeleri, uzlaşmaya götürmeleri en doğru yoldur.’’