Suriye’de kritik eşik: DSG ile Şam arasında anlaşma çıkmazı

Şam ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında imzalanan 10 Mart anlaşması, Kürtlerin ademimerkeziyet ve siyasi katılım talepleri nedeniyle ilerleyemiyor. Uzmanlar, DSG’nin “sıfır taahhüt”le süreci oyaladığını ve artan federalizm taleplerinin yıl sonuna yaklaşılırken askeri gerilim riskini büyüttüğünü söylüyor.

Suriye’de kritik eşik: DSG ile Şam arasında anlaşma çıkmazı

Şam’daki geçici yönetim ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmanın üzerinden yaklaşık dokuz ay geçmesine rağmen, Suriye’nin kuzeydoğusunda (Rojava) beklentiler yerini hayal kırıklığına bıraktı. Anlaşmanın sahada uygulanmasına yönelik somut adımların atılmaması, bölgedeki belirsizliği derinleştiriyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, bölge halkı anlaşmayı uzun yıllardır süren çatışmaların, Türkiye destekli gruplarla yaşanan askeri müdahalelerin ve istikrarsızlığın sona ermesi için bir fırsat olarak görüyor. Yerel halk, anlaşmanın tam olarak uygulanmasının kapsayıcı bir anayasa süreci ve ademimerkeziyetçi bir Suriye devletinin inşasına kapı aralayacağı görüşünde.

Ancak Şam’da imzalanan mutabakata rağmen müzakereler yavaş ve kesintili ilerliyor. Taraflar birbirlerini süreci tıkamakla suçlarken, katı talepler ve ön koşullar görüşmeleri sık sık çıkmaza sokuyor.

Yerelden Gelen Sesler: Merkeziyetçiliğe Dönüş İstenmiyor

SOHR’un aktardığı tanıklıklar, bölge halkının siyasi kararlılığını ortaya koyuyor. A.H. isimli bir bölge sakini, iki kardeşini IŞİD’le çatışmalarda kaybettiğini belirterek, devrim öncesi merkeziyetçi yönetime dönüşü kesin olarak reddetti. “Yeni Suriye tüm Suriyelileri kapsamalı ve onlara hizmet etmeli” diyen A.H., ademimerkeziyet ve anlaşmanın barışçıl biçimde hızla uygulanmasını istedi.

Bir başka bölge sakini A.Kh. ise kızının Rojava Üniversitesi’nde eğitim gördüğünü, ancak üniversitenin hâlâ Şam yönetimi tarafından tanınmadığını belirterek, Özerk Yönetim kurumlarının ve üniversitelerinin resmen tanınması çağrısında bulundu.

Kürt Siyasi Yapılardan Uyarı: Dışlama Süreci Tehlikeye Atar

Baas rejiminin düşüşünün birinci yılında, Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Rojava Özerk Yönetimi ayrı açıklamalarla geçiş sürecinde dışlayıcı politikalara karşı uyarıda bulundu.

ENKS, Kürt meselesinin görmezden gelinmesinin yeniden inşa ve kalıcı istikrar sürecine zarar vereceğini belirterek, birleşik Kürt heyetiyle ciddi bir diyalog çağrısı yaptı. Özerk Yönetim ise geçiş yönetiminin son bir yıldaki uygulamalarını eleştirerek siyasi dışlanma, kapalı karar alma süreçleri ve mezhepsel gerilimlerin arttığına dikkat çekti.

Her iki yapı da kapsayıcı bir ulusal diyalog, mültecilerin dönüşü, ulusal uzlaşı ve eşit vatandaşlık temelinde bir geçiş sürecinin zorunlu olduğunu vurguladı.

Kamışlo’dan Kürt Yol Haritası

Bu talepler, Nisan 2025’te Kamışlo’da düzenlenen Kürt Birlik ve Dayanışma Konferansı’nda kabul edilen “Ortak Siyasi Vizyon” belgesiyle de örtüşüyor. Belgede, birleşik ve ademimerkeziyetçi bir Suriye içinde Kürt meselesinin müzakere yoluyla çözülmesi, Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması ve Kürtçenin Arapçayla birlikte resmî dil olarak tanınması talep ediliyor.

Türkiye Faktörü: Entegrasyon Şartı

Türkiye Milli Savunma Bakanlığı ise DSG’nin Suriye ordusuna bireysel olarak entegre edilmesi gerektiğini, örgütlü bir yapı olarak varlığını sürdürmesinin kabul edilemez olduğunu yineledi. Ankara, DSG’nin silahsızlanmayı geciktirdiğini ve bunun Suriye’de güvenliği tehdit ettiğini savunuyor.

Bu tutum, kuzeydoğudaki Kürtler için siyasi teminat ve ademimerkeziyet taleplerinin geleceğini daha da belirsiz hale getiriyor.

Uzmanlardan Uyarı: Askeri Çatışma Riski Artıyor

Askeri ve siyasi uzmanlar, yıl sonu takvimi yaklaşırken DSG’nin anlaşmanın hiçbir maddesini uygulamadığını ve taahhüt düzeyinin “sıfır” olduğunu öne sürüyor. Katar merkezli  haber kuruluşu Al Jazeera Net’e konuşan analistlere göre DSG, zaman kazanma stratejisi izlerken federalizm, geniş yetkiler, askeri özerklik ve petrol gelirlerinden pay gibi taleplerini artırıyor.

Uzmanlar, bu taleplerin Şam açısından “müzakere edilemez” olduğunu ve diplomatik yolların tükenmesi halinde geniş çaplı bir askeri çatışmanın gündeme gelebileceğini vurguluyor.

Kritik Eşik

Baas rejiminin devrilmesinin ardından geçen bir yılın sonunda, 10 Mart anlaşmasının akıbeti Suriye’nin geçiş süreci için belirleyici bir sınav olarak görülüyor. Kürt siyasi aktörler ve bölge halkı, merkeziyetçilik ve dışlama politikalarının tekrarlanmasının güveni zedeleyeceği uyarısında bulunuyor.

Batı Kürdistan’da birçok kişi için anlaşmanın vaadi hâlâ geçerli; ancak zamanın hızla tükendiği ve kapsayıcı bir çözüm için karar anının yaklaştığı ifade ediliyor.