Trump: “Bu Barış Kalıcı Olmalı” — Türkiye’nin Katılmak İstediği İstikrar Gücüne İsrail’den Veto

ABD Başkanı Donald Trump, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Zirvesi’ne giderken Katar’da yaptığı açıklamada Gazze’deki barışın “kalıcı olması gerektiğini” söyledi. Trump, uluslararası istikrar gücü hazırlıklarının sürdüğünü belirtirken, Türkiye’nin bu güce katılma isteğine İsrail’in şiddetle karşı çıktığı bildirildi.

Trump: “Bu Barış Kalıcı Olmalı” — Türkiye’nin Katılmak İstediği İstikrar Gücüne İsrail’den Veto

ABD Başkanı Donald Trump, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Zirvesi’ne katılmak üzere Malezya’ya giderken, başkanlık uçağı Air Force One’ın Katar’daki yakıt ikmali sırasında Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Trump, Gazze’deki ateşkes ve barış sürecine değinerek, “Bu barış kalıcı olmalı” ifadesini kullandı. ABD Başkanı, “Ben bunun kalıcı olacağına inanıyorum. Eğer kalıcı olmazsa bunun sorumlusu Hamas olacaktır. Hızlı bir şekilde Hamas’ın çaresine bakmak da zor olmayacaktır” dedi.

Trump, ABD ve Katar arasındaki güvenlik görüşmelerinin yanı sıra bölgede görevlendirilmesi planlanan uluslararası istikrar gücüne ilişkin de bilgi verdi. “Evet, bunun hakkında konuştuk. Geniş bir bölgeyi kapsıyoruz. Şu an her şey iyi gidiyor, her şey pürüzsüz. ABD’nin müdahale etmesine gerek yok. Önemli ülkeler işin çaresine bakabilecek gibi duruyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Türkiye, Endonezya, Ürdün ve Mısır bu sürece dahil” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı, istikrar gücünün faaliyete geçmesiyle ilgili olarak, “En yakın zamanda. Size detay veremem, şu an çalışmalar sürüyor. Hatta şu an liderler seçiliyor. Ortadoğu’da barış olacak, gerçek barış budur” dedi.

Öte yandan The Guardian’ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Türkiye’nin istikrar gücünde yer almak istediği, ancak İsrail’in bu talebe şiddetle karşı çıktığı bildirildi. İsrail’in itirazı üzerine ABD ve Katar’ın yürüttüğü koordinasyon görüşmelerinde Türkiye’nin katılımının “şimdilik masadan kalktığı” ifade edildi.

Değerlendirme

Donald Trump’ın, Hamas’ın esir ve ölülerin iadesi süreci ile birlikte bölgedeki “kalıcı barış” vurgusunun, fiiliyatta ciddi güçlüklerle karşı karşıya olduğunu söylemek gerekir.

Trump, Gazze Şeridi’nde varılan ateşkes sürecini “kalıcı olmalı” şeklinde tanımlıyor. Bu, anlaşmanın geçici bir durak değil, uzun vadeli bir istikrara dönüştürülmesi gerektiğini ima ediyor. Öte yandan, Hamas’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda “sorumlunun kendileri olacağı” gibi izahları da bulunuyor.

Aynı zamanda Trump, bölgeye konuşlandırılması planlanan uluslararası istikrar gücü için “yakında” diyerek hazırlığın sürdüğünü belirtiyor.

Bu bağlamda, Türkiye de sürece dâhil olmak istiyor; ancak İsrail tarafı Türkiye’nin bu güce katılmasına şiddetle karşı çıkıyor. Türkiye’nin katılım olasılığı hakkında İsrail hükümetinden “Türkiye katılamayacak” yönünde açıklamalar geldi.

Şimdiye kadar ortaya çıkan tabloya göre, barış sürecinin ana çatışma ekseni, “ateşkesin uygulanması ve sonrasındaki güvenlik-yapılandırma” olarak tanımlanabilir. Bu da birkaç temel zorluğu beraberinde getiriyor:

  • Ateşkesin niyet mi yoksa uzun vadeli bir çözüm mü olduğu konusunda muğlaklık var. Türkiye’nin sürece katılmak istemesi, bölgesel aktörlerin hayata katılma arzusunu gösteriyor; ancak İsrail itirazı bu arzu ile pratik arasındaki makası ortaya koyuyor.

  • Uluslararası istikrar gücü fikri hâlâ net değil: kimler yer alacak, görev sınırları ne olacak, İsrail bu güçle ne kadar uyum içinde olacak soruları henüz yanıtlanmamış durumda.

  • Hamas’ın esir ve ölü iadesi, silahsızlandırılması ve kontrolün değişimi gibi yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, barış planının başarısı doğrudan risk altına girecek. Trump’ın açıklamalarında bunun altı çiziliyor: “Eğer kalıcı olmazsa bunun sorumlusu Hamas olacaktır.”

Türkiye açısından bakıldığında: Türkiye, hem bölgedeki güçlü askeri kapasitesi hem de diplomatik ağı ile süreçte yer almak istiyor. Ancak İsrail’in şiddetli muhalefeti Türkiye’nin rolünü büyük ölçüde sınırlıyor. Eğer Türkiye dış kalırsa, barış inşası Türkiye’nin desteğinin eksikliğini hissedebilir — bu da mühendislik açısından stratejik bir boşluk yaratabilir. Öte yandan, Türkiye’nin sürece dâhil olması bölgedeki meşruiyetini artırabilir ve Türkiye-İsrail gerilimini yeniden şekillendirebilir.

Sonuç olarak: Trump’ın “barış kalıcı olmalı” ifadesi yüksek hedefleri yansıtsa da, fiiliyatta bunun gerçekleşmesi için çok sayıda engel aşılmalı. Türkiye’nin sürece katılma isteği olumlu bir sinyal olmakla birlikte, İsrail’in karşı duruşu nedeniyle pratikte bu katılımın biçimi ve etkisi hâlâ belirsiz.