Tuncer Bakırhan’dan ‘kayyım’ tepkisi

Bakırhan, “46 yılda uyguladığınız politikalar eğer sonuç verseydi, son seçimde böyle büyük bir yenilgi almazdınız. Kaçak ve haram seçmene rağmen kaybettiniz. Artık öğrenin; Kürt halkı kırılmaz, kırılmayacak. 46 yıldır iradesine sahip çıktı, yine çıkmaya devam edecek” dedi.

Tuncer Bakırhan’dan ‘kayyım’ tepkisi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Siirt Belediyesine kayyım atanması nedeniyle Siirt'te kurum temsilcileriyle birlikte düzenlenen açıklamaya katıldı.

DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş’ın da konuşma yaptığı açıklamada Bakırhan, şunları ifade etti:

“Yine bir siyasi darbe için, kayyım gaspı için Siirt’teyiz. Bu gördüğünüz belediyeyi üç defa Siirt halkları kazandı. Kime karşı kazandı? Yolsuzluk yapanlara, hırsızlık yapanlara karşı kazandı. Kürtlerin dilini, kimliğini ve kültürünü reddedenlere karşı kazandı. Bu kentin kaynaklarını çalıp çırpıp halkı milyonlarca lira borçlandırılanlara karşı kazandı. Ancak hırsızlar bir türlü yorulmadı, yorulmak bilmiyorlar. Her seferinde havadan sudan gerekçelerle bu halkın iradesini gasp ediyorlar. Halkın iradesini çarçur ediyorlar. Siirt’in Kürtlerinin, Araplarının ve diğer halklarının vermiş olduğu oyları yok sayıyorlar. “Oy atabilirsiniz ama biz kabul etmiyoruz” diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde, Türkiye'de Kürt coğrafyasında uygulanan bu talan ve zulüm yok. Bu sadece Türkiye'ye özgüdür. Siirt yoruldu, Siirt'te yaşayan insanlar yoruldu. Her seferinde sizi sandığa gömüyorlar, her seferinde daha güçlü bir şekilde daha yüksek oylarla kendi iradelerini seçiyorlar. Ama siz hiç utanmadan arlanmadan her seferinde kayyım atıyorsunuz!

“Badem bıyıklı hırsız daha mesai başlamadan cebinden isimliğini çıkarıyor”

Badem bıyıklı beyefendiye bakar mısınız? Daha mesai başlamadan cebinden isimliğini çıkarıyor badem bıyıklı hırsız! Badem bıyıklı rantçı, sanki bu halk ona oy vermiş gibi utanmadan gülerek şeker dağıtarak o koltuğa oturuyor. Biraz utanma arlanma olur. Siirt’teki Kürtlerin ve Arapların vermiş olduğu oylara biraz saygı olur. Biraz utan, neye gülüyorsun? Halkın iradesini gasp etmişsin, utanmadan mesaiyi bile beklemeden o koltuğa oturup bir de poz veriyorsun. Beyefendi, Siirt sana oy vermedi; seni buraya atayan bu zulüm iktidarına da oy vermedi. Aksine, her seçimde bu zulüm iktidarını sandığa gömdü. İnsan biraz utanır. Sanki büyük bir zafer kazanmış gibi bayrak asmış oraya. Yaptığınız zulümlerin, yolsuzlukların, hırsızlıkların üzerine Türkiye’nin bütün bayraklarını örtseniz de saklayamazsınız! O kadar büyük çalıyorsunuz, o kadar büyük hırsızlık yapıyorsunuz.

Artık öğrenin Kürt halkı kırılmaz, kırılmayacak”

Kayyıma ve patronlarına sesleniyorum: Tam 46 yıl önce, hemen yanı başımızda Batman’da halkın iradesiyle belediye başkanı seçilen Edip Solmaz’ı daha 1 ay geçmeden katlettiler. Ancak 46 yıldır bu halk kırılmadı, vazgeçmedi, mücadele etti, inat etti. 46 yıldır kendi yerel yönetimlerini kazanıyor. 46 yılda uyguladığınız politikalar eğer sonuç verseydi, son seçimde böyle büyük bir yenilgi almazdınız. Kaçak ve haram seçmene rağmen kaybettiniz. Artık öğrenin; Kürt halkı kırılmaz, kırılmayacak. 46 yıldır iradesine sahip çıktı, yine çıkmaya devam edecek.

Aylardır diyalog diyoruz, müzakere diyoruz, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü diyoruz. Beyefendiler, badem bıyıklılar kayyım olarak geliyor. Böyle barışa ulaşılmaz, böyle barış sağlanmaz. Kürt’ün iradesine kayyım atayarak, gazetecisini katlederek, yöneticisini hapsederek, belediye eş başkanlarına yok yere ceza vererek barış olmaz. Siz dünyadaki örneklere de mi bakmıyorsunuz? Bir taraftan kayyım, bir taraftan müzakere olmaz. Bir taraftan halkın iradesini gasp edeyim, bir taraftan bu sorunu çözelim, Türkiye barışını sağlayalım olmaz.

“Türkiye barışını böyle mi sağlayacaksınız?”

Sayın Bahçeli'ye sesleniyorum: Türkiye barışını böyle mi sağlayacaksınız bu zulüm düzeniyle, bu gaspçı iktidarla birlikte? Ayıptır, biraz vicdanlı olun. Siirt halkları, Siirt’in Arapları ve Kürtleri kimi seçiyorsa ona saygı duyacaksınız.

Şimdi buradan Siirtli Arap kardeşlerime de sesleniyorum: Allah aşkına böyle bir zulüm olabilir mi? Böyle bir vahşet olabilir mi? Kürt kardeşlerinizin ve sizin 3 defadır seçmiş olduğunuz bu belediyeye kayyım atanmasına ne diyorsunuz? Artık Siirt’te bu kayyımcı zihniyeti, bu kayyımcı anlayışı silmek lazım, Siirt’ten göndermek lazım. Bu sadece Kürtlere bir hakaret değil, aynı zamanda Siirt’teki Araplara ve diğer halklara da büyük bir hakarettir. Bunu kabul etmiyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz.

Bu belediyeyi biz her seferinde kazanıyoruz. Kürt, Türk, Arap ayırmadan herkese adil bir hizmet veriyoruz. Belediyede çalışan Kürt’e, Arap’a, Türk’e karışmadan, kimseyi işinden etmeden hepsiyle birlikte kardeşçe çalışıyoruz. Ama bu hırsız ve kayyımcı düzen şimdi onlarca insanın işine son verecek, onlarca insanın yerini değiştirecek. Sizin kaldırımınıza, yolunuza, parkınıza, bahçenize, kültürünüze, çocuklarınızın geleceğine yapılan yatırımı bu rantçılar çalıp çırpacak, belediyeyi daha da borçlandıracak. Onun için sizleri itiraz etmeye, ses çıkarmaya, iradenize sahip çıkmaya çağırıyorum. Bu kayyımcı anlayışı buradan gönderinceye kadar mücadele etmeye çağırıyorum. Aksi halde bu kayyımcı zihniyet çalmaya ve çırpmaya devam edecek. Bakar mısınız, daha dün gelmiş, insan biraz utanır da başını öne eğer, mahcup olur. Sanki zafer kazanmış gibi, sanki başka bir ülkenin toprağını kazanmış gibi bayrak dikerek bir an önce işe başlayıp burayı talan etmeye çalışıyor. Değerli Barış Anneleri, bedel ödeyenler, emek verenler, diline ve kültürüne sahip çıkanlar, çocuklarının geleceğine sahip çıkanlar; sizlere söz veriyoruz, bu kayyımcı anlayışı sadece Siirt'te değil Türkiye'de tabela partisi yapıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz, yorulmayacağız, bıkmayacağız, usanmayacağız, pes etmeyeceğiz. Edip Solmazlara layık olacağız, Ape Musalara layık olacağız, Mehmet Sincarlara layık olacağız. Baş eğmeyenlere, boyun eğmeyenlere layık olacağız. Değil 46 yıl 460 yıl da geçse de kimliğimize, irademize ve dilimize sahip çıkacağız. Bunu çok iyi bilin. Bu konuşmamı yıllar sonra dinlediğinizde ne kadar doğru söylediğimizi, doğru eylediğimizi, doğru mücadele ettiğimizi göreceksiniz.”