Kürt Birliğinin Önemi Konferansı düzenlendi: ‘Ulusal Birlik çatısı altında birleşme çağrısı yapıyoruz’

Demokratik Birlik İnisiyatifi, düzenlediği konferansın sonuç bildirgesinde “Konferansımız, Kürt siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve kanaat önderlerine ‘Ulusal Birlik’ çatısı altında birleşme çağrısını yapmıştır” ifadelerine yer verdi.

Kürt Birliğinin Önemi Konferansı düzenlendi: ‘Ulusal Birlik çatısı altında birleşme çağrısı yapıyoruz’
Foto:Rudaw

Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin “Birlik Amacıyla Barışa Doğru” sloganıyla düzenlediği “Kürt Birliğinin Önemi Konferansı” Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde düzenlendi.

Bir düğün salonunda düzenlenen konferansa, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, siyasetçi Gültan Kışanak, Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Zilan ve Roboski’den gelen anneler, Demokratik Kurumlar Platformu üyeleri ile yüzlerce delege katıldı.

Dün başlayan konferansın sonuç bildirgesi bugün büyük Kürt âlim Ehmedê Xani’nin türbesi önünde Kürtçe ve Türkçe olarak okundu.

Bildirgede şu ifadelere yer verildi:

“Demokratik Birlik İnisiyatifi 26 Temmuz 2025 tarihinde, tarihsel bir şahsiyet, düşünür, sosyolog, dilbilimci, şair, edebiyatçı, alim ve filozof olan Ehmedê Xani’nin (Ahmed-i Hani) sonsuzluğu yaşadığı Doğubayazıt’ta Kürt Birliğinin Önemi konulu konferansını Bakur Kürdistan’ın bütün illerinden ve Türkiye metropollerinden  gelen siyasi parti, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri ve her kesimden halkımızın katılımı ile başarı ve coşku ile gerçekleştirmiştir.

Yaşamı boyunca Kürt halkının birliği, ortaklaşması ve dayanışması için yol göstericilik yapan, mücadele eden Ahmed-i Hani’nin şahsında, Feqi Teyran, Şeyh Said, Seyit Rıza ve Leyla Kasım’lara atfedilerek gerçekleştirilmiş olması konferansımıza tarihsel bir anlam ve önem kazandırmıştır.

Konferansımız, halkımızın mücadele tarihi süresince ulusal birlik ruhunu, istencini ve talebini bütün iç ve dış engellemelere rağmen canlı tutarak günümüze taşıyan, bunun mücadelesini yürüten bütün Kürt halk önderlerini,  örgütlerini, şahsiyetlerini büyük bir minnettarlık ve saygı ile yad etmiş, onların hayali olan ulusal birliğimizi yine onların kahramanca mücadelelerinin yol göstericiliğinde mutlaka başarma kararlılığını ve iradesini ortaya koymuştur.

“Kürt sorunun demokratik ve adil çözümü için yeni fırsatların ortaya çıktığı tespiti yapılmıştır”

Son yüzyıllık tarihimizin büyük bir mücadele, direniş ve kahramanlık tarihi olduğu gerçeğine vurgu yapmış, ulusal birliğimizin gerçekleştirilememiş olmasını başarı elde edemeyişimizin sebebi olarak değerlendirmiştir.

Yarım yüzyılı aşkın süredir devam eden demokrasi ve özgürlük mücadelemizin ortaya çıkardığı değerler, kazanımlar, deneyim ve tecrübelerin ulusal birliğimizin gerçekleşmesi yönünde çok önemli bir hafıza oluşturduğu; bu hafızanın ulusal birliğimizin gerçekleştirilmesi yönünde tarihsel bir önem ifade ettiği gerçekliğini önemle vurgulamıştır.

Konferansımız, bu tarihsel gerçeklik ışığında Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’deki siyasal ve toplumsal gelişmeleri çok boyutlu değerlendirmiş, Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’nun büyük bir toplumsal alt-üst olma sürecinden geçtiği gerçekliğine dikkat çekmiştir.

Özelde Suriye’de, genelde de tüm Ortadoğu’da yaşanan bu siyasal ve toplumsal gelişmelerin tüm Kürdistan halkının mücadele tarihinde yeni bir sayfa açtığını, Kürt sorunun demokratik, eşitlikçi ve adil çözümü için yeni imkan ve fırsatların ortaya çıktığı tespitini yapmıştır.

“Konferansımız, Kamışlo’da gerçekleşen Kürt Ulusal Konferansını selamlamıştır”

Konferansımız, Esat diktatörlüğünün yıkılması sonrasında Suriye’de yaşanan gelişmelerin ve Kürt ulusal birliğinin acil olarak gerçekleştirilmesinin hayati önemine vurgu yaparak, Kamışlo’da gerçekleşen Kürt Ulusal Konferansını selamlamıştır. Ulusal Konferansın tarihsel bir anlam ve öneme sahip olduğunu belirtmiş; bunun tüm Kürdistan parçalarında emsal olması gerektiği, bütün Kürt örgütlerinin, demokratik siyaset dinamiklerinin bu birlik ruhunu öne çıkartan ve ulusal birliği somut bir kurumsal ifadeye kavuşturan bir mücadele ve çalışma içerisinde olmaları gerektiğini hayati bir sorumluluk olarak ifade etmiştir.

Konferansımız, Suriye’de Şara yönetiminin önce Alevi halkına, sonra da Dürzi halkına yönelik gerçekleştirdiği saldırı ve katliamları tüm Suriye halkları açısından tehdit edici bir gelişme olarak değerlendirmiş;  çok kimlikli, çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı bir mozaiğe sahip olan Suriye toplumunun demokratik-federatif bir yönetim sistemine kavuşmasının önemini dile getirmiştir.

Konferansımız, Ortadoğu’da gerçekleşen bu yeni durumun tüm Kürt halkı açısından da yeni bir sürece girildiğini değerlendirmiştir. Siyasal, askeri, örgütsel ve paradigmasal olarak Kürt halkının Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilme sürecinde önemli değiştirici, dönüştürücü ve vazgeçilmez bir aktör olduğunun tespitinde bulunmuştur.

Ortadoğu’nun bu yeni konjöktüründe tüm aktörlerin taktiksel ve stratejik planlama ve kararlaşmalarda Kürt halkının dikkate alınması gereken bir özne olarak sürecin gelişiminde belirleyici bir konum sahibi olduğunun altını çizmiştir. Bu realite ışığında demokratik bir Suriye’nin inşası yönünde büyük fırsatların yanı sıra önemli tehdit edici durumların varlığına da işaret etmiş; bu nedenle de bütün Suriye halkları arasındaki birlik ve ittifakların hayati olduğunu değerlendirmiştir.

“Gelişmeler, ulusal birliğe olan ihtiyacı daha elzem hale getirmiştir”

Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’ın dört parçasındaki sosyo-politik gelişmeler, ulusal birliğe olan ihtiyacı daha elzem hale getirmiştir. Kürt halkı gerçekleştirdiği konferansla bu ihtiyaca yanıt olmuştur.

Konferansımız, her parçanın kendi özgünlüğü, siyasal ve toplumsal koşulları dikkate alınarak kendilerinin belirlemiş olduğu veya belirleyeceği yönetimsel kararlarına ve iradesine saygı duyma destekleme  anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Bugün içinde bulunduğumuz tarihsel eşik, tüm Kürdistani yapılar, inanç toplulukları ve kültürel kimlikler açısından kritik bir yeniden kuruluş dönemidir. Kürtlerin kendi kimliklerinin bir statüye kavuşturulması için, Kürt birliğinin ve ulusal ittifakın sağlanmasının hayati önemde olduğu, bunun için sabır ve kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Konferansımız, bütün bu gelişmelerin ışığında Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yapmış olduğu Demokratik Toplum ve Barış çağrısının tarihsel anlamına vurgu yapmış, bu çağrının ulusal ve uluslararası toplumda, bölgesel ve küresel ölçekte yarattığı pozitif etkinin Türkiye’de Kürt sorununun demokratik çözümü konusundaki beklenti ve umutları yükselttiği, son derece olumlu bir siyasal atmosferin oluştuğu gerçeğini kapsamlı değerlendirmiştir.

Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum ve barış çağrısını toplumsal barışın gerçekleşmesi için yeni bir sürecin işareti olarak  değerlendiren Konferansımız; Türkiye ve Kürdistan’daki tüm siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, akademik çevrelere, kanaat önderlerine, kadınlara ve gençlere  sürecin başarıyla taçlandırılması için ‘Demokratik Toplum’ örgütlenmesini tüm toplumsal kesimleri içine alacak şekilde kurumsallaştırma sorumluluğu yüklediğine vurgu yapmıştır.

“Konferansımız, Kürt siyasi partilere Ulusal Birlik çatısı altında birleşme çağrısını yapmıştır”

Konferansımız demokratik toplumun ve toplumsal barışın gerçekleştirilmesinde kadın ve gençliğin öncü rolüne dikkat çekmiştir.

Bu bağlamda demokratik siyasetin, bu süreçte rolünün stratejik bir önem kazandığı, demokratik siyasetin sürecin ruhuna ve ihtiyaçlarına karşılık verecek düzeyde bir değişim ve dönüşüm yaşaması gerektiğine vurgu yapmıştır.

Konferansımız, PKK’nin kendini feshetmesi ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararını barışa evrilen sürecin önünü açtığını belirtmiştir. Özellikle Süleymaniye kentinde kadın öncülüğünde silahları yakma töreni ile birlikte  Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısına büyük bir inanç ve kararlılıkla sahip çıkmıştır. Bu  silahları yakma töreniyle Demokratik Toplum ve Barış sürecine stratejik yaklaştığını ulusal ve uluslararası topluma gösterdiğini vurgulamıştır.

Bu anlamda, Türkiye devleti ve hükümetinin de stratejik yaklaşım göstererek siyasi ve hukuki adımları zamana yaymadan atması gerektiğinin önemine işaret etmiştir.

Zaman tüm Türkiye halkları için birlikte kazanma zamanıdır.

Sonuç olarak, konferansımız, Kürt siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve kanaat önderlerine Ulusal Birlik çatısı altında birleşme çağrısını yapmıştır.”