Türkiye DSG’ye yönelik askeri tehditlerini hayata geçirecek mi?
''Türkiye, Suriye Kürtlerine saldırı tehditlerini yerine getirecek mi? Arap çoğunluklu Deyrezzor vilayetindeki Kürt kontrolündeki bölgeler konusunda devam eden çekişmeler, önemli doğal gaz rezervlerine ev sahipliği yapıyor. Şam, bu bölgeleri geri istiyor.''

Türkiye, Suriye Geçici Hükûmeti tarafından oluşturulmakta olan ulusal orduya katılmadığı ve silahsızlanmadığı takdirde, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) bel kemiğini oluşturan bir Suriye Kürt silahlı grubuna karşı askerî harekât tehdidinde bulunuyor.
Çarşamba günü Ankara’da Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile düzenlediği ortak basın toplantısında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kürt liderliğindeki askerî ve sivil yapıların yeni Suriye devletine entegrasyonunu öngören ve 10 Mart’ta Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed el-Şara ile imzalanan anlaşmaya uyması yönünde DSG’ye bir kez daha uyarıda bulundu. Fidan, Suriye Kürt liderliğini “zaman kazanmaya çalışmakla” ve “İsrail’in piyonları” olmakla suçladı; bunun İsrail’in Şam’ı zayıf tutma çabalarıyla uyumlu olduğunu söyledi. “Türkiye’nin güvenlik kaygılarının giderilmediği bir ortamda burada sakin kalmamız mümkün değil” diyen Fidan, uyarısını yineledi. Bu arada Şeybani, 13 Ağustos’ta Haseke kentinde yapılan ve azınlık grupların yeni demokratik bir anayasa talebinde bulunduğu konferans nedeniyle DSG’yi eleştirdi.
Fidan’ın açıklamaları, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra’nın, Türkiye’nin Suriye hükûmet güçlerini, IŞİD’e karşı operasyonlar dahil, terörle mücadele alanında eğitip donatmasını öngören kapsamlı bir askerî iş birliği mutabakatı imzalamasının ardından geldi.
Middle East Eye’ın Türkiye muhabiri Ragıp Soylu, Çarşamba günü ismini açıklamadığı güvenlik kaynaklarına dayandırarak, Türk ordusunun DSG’ye karşı Suriye ordusunun yürüteceği “sınırlı bir operasyona dolaylı destek” verebileceğini ve böyle bir operasyon için hazırlıkların “çoktan tamamlandığını” bildirdi. Soylu ayrıca ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın DSG ile diplomasi için “daha fazla zaman” talep ettiğini aktardı.
Syria in Transition’a göre, Şeybani, Türkiye’nin talebi üzerine 31 Temmuz’da Moskova’ya giderek Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Haberde, “Eğer Türkiye, Kürt sorununu eski yöntemlerle çözmeye karar verirse, Rusya’nın desteği belirleyici olacaktır. Bu, 2016, 2018 ve 2019’daki ve Moskova ile koordineli yürütülen operasyonların tekrarı olarak, Türk hava desteğiyle Suriye ordusunun saldırısını içerebilir” denildi.
Bu bağlamda, DSG kısa süre içinde geri adım atmazsa, Türkiye ile Suriye’nin ortak bir askerî harekât başlatabileceği düşünülebilir. Ancak tüm söylemlere rağmen, bunun gerçekleşmesi birçok sebepten ötürü pek olası görünmüyor:
Hangi ordu? En başta, Suriye ordusu, DSG kadar büyük, uyumlu ve motive bir güçle baş edebilecek durumda değil. Pentagon tarafından eğitilen ve kısmen donatılan, 50.000 ila 100.000 silahlı mensubu bulunan DSG, IŞİD’e karşı beş yıl süren savaşın ardından hâlâ savaşmaya hazır durumda ve Türkiye ile yeni Suriye hükûmetinden gelebilecek saldırılara karşı hazırlık yapıyor. Buna karşın Süveyda’daki kötü performansı, Suriye güçlerinin zayıf ve disiplinsiz olduğunu ortaya koydu. Şara, Kürtlere karşı harekât başlatma konusunda isteksizliğiyle biliniyor ve uzun süredir Türk baskısına direniyor. Kürtlerle savaş, ekonominin harap olduğu, Körfez’den gelen milyarlarca doların hâlâ kâğıt üzerinde kaldığı ve kamu maaşlarının ödenmediği bir dönemde onu daha da zayıflatır.
İsrail faktörü: Suriye hükûmet güçleri Kürtlere saldırırsa, İsrail, geçen ay Dürzileri savunmak için yaptığı gibi, Şam’daki hükûmet hedefleri dahil, hava saldırılarıyla karşılık verebilir. Ancak Türk kara birliklerinin dâhil olduğu bir senaryoda bunu yapmaz. İsrail, NATO üyesi Türkiye ile askerî çatışma istemiyor; Türkiye de İsrail ile.
Trump faktörü: Türkiye, ABD’nin olası tepkisini öngöremediği için kara harekâtına girişmek istemeyebilir. Trump’ın 2019’da olduğu gibi onay vermesi düşük ihtimal. Kongre, Kürtlere sempatiyle bakarken Türkiye’ye karşı genel olarak olumsuz. Suveyda’daki Dürziler, Haziran’daki Hristiyanlar ve Mart’taki Aleviler üzerindeki saldırılar, Şara’nın itibarını zedeledi. Trump, Erdoğan’a hayran olsa da, 2019’da yaptığı gibi yaptırım ve diğer önlemlerle tersine dönebilir. Türkiye’nin kırılgan ekonomisi ağır darbe alır.
Erdoğan’ın siyasî geleceği: DSG’ye karşı askerî harekât, Erdoğan’ın içeride Kürt desteğini alma planlarını baltalayabilir. PKK lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen barış görüşmeleri, Kürtleri muhalefetten koparmayı hedefliyor. Erdoğan’ın 2028 sonrası üçüncü dönemini garanti altına alması için parlamentoda Kürt desteğine ihtiyacı var. Kürt haklarına ilişkin anayasal güvenceler olmadan bu desteği sürdürmesi için DSG’ye dokunmaması gerekir.
Öcalan faktörü: Öcalan, PKK’ye silahlı isyanı sonlandırma talimatı verdi, örgüt bu talimata uydu ve Irak Kürdistanı’nda sembolik bir silah yakma töreni düzenledi. Ancak Öcalan, YPG’ye aynı yönde talimat vermedi. Bunun için Şam’dan kabul edilebilir bir teklif beklediği düşünülüyor.
Tümü ya da bir kısmı: Türkiye’nin “Kürtler her şeyden vazgeçsin” yaklaşımı bazı sonuçlar doğurdu. Federalizm artık gündemde değil. Ancak Kürtler, haklarını güvence altına alacak geniş kapsamlı bir anlaşma istiyor. Tartışmalar, önemli doğalgaz rezervlerine sahip Deyrezzor’un kontrolü üzerinde yoğunlaşıyor.
Sonuç: Türkiye’nin askerî harekât tehdidi, uygulanmadığı sürece Kürtlerden taviz koparmada etkili olabilir. Ancak böyle bir harekâta girişilirse, DSG ve PKK (yeni bir isimle) şiddetle karşı koyar, çatışma bölgesel bir Kürt ayaklanmasına dönüşebilir. Bu nedenle kısa ve orta vadede savaş olasılığı düşük görünse de, Türkiye-Suriye Kürt çatışmasının tarihi ve bölgedeki istikrarsızlık nedeniyle tamamen ihtimal dışı değildir. /Amberin Zaman-Al Monitor