İdris Barzani 1986 Tahran Kongresi'nde neden Irak muhalefetine kızdı?
Kürt lider İdris Barzani'nin vefat yıldönümünde konuşan KDP Politbüro Sekreteri Fazıl Mirani, "İdris Barzani zafer için çok şey yaptı ama çok azını gördü" dedi.
Bugün, Kürt lider İdris Mela Mustafa Barzani’nin vefatının üzerinden 38 yıl geçti.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Politbüro Sekreteri Fazıl Mirani, bu vesileyle düzenlenen anma töreninde, İdris Barzani'nin siyasi, toplumsal ve kişisel hayatının çeşitli aşamalarına değindi.
Fazıl Mirani, "Büyük bir şahsiyet olan Kak İdris’i anlatmak kolay bir iş değil. Bir konuşma ya da bir toplantıda onun tüm hayatını anlatmak mümkün değildir. Belki de hiçbirimiz buna layık değiliz ya da onun hayatının tüm sayfalarını anlatabilecek yetkinliğe sahip değiliz" dedi.
Mirani sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler ona yakındık. Ben 1986’dan itibaren kendisini tanıdım ve vefat edene kadar onunla birlikteydim. Zor günlerde ve hatta mutlu sayılabilecek günlerde beraberdik. O günler, mücadele edenler için mutluluk vericiydi, çünkü başarı ve halkın ilerleyişini görmek, ülkelerini koruma adına umut veriyordu.
“Gerçek Peşmergeler canlarını feda etmeye hazır insanlardır”
Gerçek Peşmergeler canlarını feda etmeye hazır insanlardır. Onlar, büyük lider İdris Barzani'nin, Başkan Barzani'nin ve Kürt isyanlarının öncülerinin izinden gittiler. Sadece Irak Kürdistanı’nda değil, Kürdistan’ın diğer bölgelerinde de bu mücadeleyi sürdürdüler.
Bu millet kendi haklarından mahrum kaldığı sürece bu devrim devam edecektir. Eğer insani bir çerçeveden bakılacaksa devlet hakkı da insani bir haktır. Biz Kürtler de insani haklarının yok sayıldığı halklardan biri olduğumuzu unutmamalıyız. Bu, hepimizin üzerinde durması ve eksiklik hissetmesi gerekiyor.”
Son olarak Mirani, "Bu, büyüklerimizin bize miras bıraktığı bir yoldur. Hayatımızın, mücadelemizin ve faaliyetlerimizin felsefesi bu olmalıdır. Herkes kendi gücü doğrultusunda bu mücadeleyi sürdürmelidir" dedi.
"İdris Barzani zafer için çok şey yaptı ama çok azını gördü"
Fazıl Mirani, "Benim arzum, liderlerimizin tarihinden dikkatlice bahsetmemizdir. Birincisi onlara karşı haksızlık yapmamak için; ikincisi ise onlara hak ettikleri değeri vermek için. Ben, Kürtlerin basit bir tabiriyle şöyle diyorum: Ağabey İdris yaşadı ve göç etti, ancak mazlum bir şekilde. İran devrimcileri İran İslam Cumhuriyeti halkına şunu diyorlar: 'Mazlum bir şehit olarak çok yaptı ama az gördü.' Benim bakış açıma göre, şehit İdris Barzani de aynı mazlum şehittir, zafer için çok yaptı ama az gördü” diye konuştu.
1970'ler ve 80'lerde İdris Barzani'nin yakın silah arkadaşlarından biri olan Fazıl Mirani, "Keşke Ölümsüz Barzani, Kak İdris ve kahraman şehitlerimiz de bizim bugünlerimize ortak olsalardı. Bugün bu başarı sayesinde milletimiz kısmen de olsa istikrar, barış ve huzur içindedir. Kesinlikle demiyorum, çünkü mutlak olan şu an sahip olduğumuzdan daha fazladır, ama bugün buradayız ve daha iyi bir yarın için çabalamalıyız” ifadelerini kullandı.
"İdris Barzani ve Mam Celal, KDP ile KYB arasında ilk barış anlaşmasını imzaladı”
İdris Barzani’nin sade bir insan olduğunu anlatan Mirani, “Ona yakın bir kişi olarak şunu söyleyebilirim; zahit bir insandı. Hem siyasette hem de dünyada zahit bir insandı, geceleri uyumaz, ibadet ederdi, tıpkı gece ve gündüz gibi, bir peşmerge olarak, bu parti ve milletin mücadelesini sürdürdü” dedi.
“Mayıs Devrimi’nden sonra 1975’te Cezayir Anlaşması ile yaşanan süreçte de İdris Barzani’nin göç edenlerle yine devrim liderliğinin meseleleriyle yakından ilgilendiğini dile getiren Fazıl Mirani, “Kak İdris, gece gündüz Kürdistan’a birini göndermek ve geçici liderlik için bir yol bulmak için çalıştı” dedi.
İdris Barzani’nin İranlılarla mülteci sorununu çözmek için uğraştığını, partinin iç işleri işlerini ve siyasi partilerle ilişkilerini düzenlemeye çalıştığını kaydeden Mirani, “Hatta özellikle merhum İdris Bey KYB ve KDP arasındaki barışın mimarıdır. 1986 yılında ben onun hizmetindeyken, iki parti arasındaki savaştan sonra merhum Mam Celal ile birlikte Tahran'da KYB ile KDP arasındaki ilk mutabakat zaptını imzaladı” diye belirtti.
"Eğer İdris bugün bizimle olsaydı, iki kat daha güçlü olurduk"
Fazıl Mirani, İdris Barzani hakkındaki sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kısaca özetlersem; 1998 yılında Şaqlawa'da düzenlenen Peşmerge Eğitim Okulu'nda bir seminerde de aynı şeyi söyledim: Eğer İdris bugün bizimle olsaydı, iki kat daha güçlü olurduk. Şimdi de diyorum ki, iki kat güçlü olmak manevi bir mesele, ancak ben diyorum ki, Kürdistan'daki iç ilişkiler açısından her zaman Kak İdris bir arabulucu olmuştur. Hatta biz devrim aşamasındaydık, imkanlar sınırlıydı. O zamanlar küçük bir defteri vardı, en ufak bir iş için o not yazar kuryeler bu notları Irak'a götürür ve cevaplar da oradan gelirdi.”
“Neçirvan Barzani onun yolunu devam ettirebilir”
Mirani, “Rahmeti İdris’in zekâsı, çocuklarını iyi yetiştirmesidir. Bunun meyvesi de evlatlarıdır. Mesela; Sayın Neçirvan Barzani, bugün de bir evlat ve baba olarak bu yolu devam ettirebilir” dedi.
Fazıl Mirani, "Hepimiz bu partinin evlatlarıyız Mele Mustafa'nın evlatlarıyız da aynı zamanda. Mele Mustafa'nın evlatları milliyet ve kan bağıyla onun evlatlarıdır, ama biz gönüllü olarak onun evlatlarıyız ve uzun zamandır onunla birlikteyiz. Bunu da minnet etmiyoruz. Çünkü onun medresesinden aldığımız derstir bu” diye ekledi.
İdris Barzani'nin lider kadrolara tavsiyeleri
Mele Mustafa Barzani’nin öğretisinden bahseden Fazıl Mirani, İdris Barzani’nin bu öğretiyi nasıl kendi arkadaşlarına aktardığını anlattı.
Mirani, "Arkadaşlarımızı bırakmayız, buna alışmışız. İdris Barzani eğitimde Barzani ailesi içinde yüksek bir role sahipti, 1979 yılında yönetime seçildiğimizde bizimle birlikte oturdu ve dedi ki: 'Siz sorumlu oldunuz, bu öğütleri size veriyorum. Birincisi: elinizden geldiği kadar halka ulaşın, onlarla görüşün, bir insan size ziyaret etmek için geldiğinde görüşmektan kaçmayın. Bokanlıların dediği gibi; kazanan siz olursunuz. Onlar sizi, liderlik üyeleri olarak tanırlar ama siz onları tanımazsınız. İşlerini yapmazsanız bir dost kaybedersiniz, bir zorunluluk doğar. Ayrıca şunu dedi: Herkesin iki yönü vardır, iyilik ve kötülük yönü. Birine bir sorumluluk verdiğinizde bunu sadece onun iyi amellerine göre vermeyin ki, ona yük olmasın ve o da o sorumluluğun altında ezilmesin. Ama bir kimseyi sorumlu tutacaksanız bile bunu sadece onun hatalarından ele alarak yapmayın ki, cezanız ağır olmasın” ifadelerini kullandı.
“İdris Barzani Kürt heyetinin resmi sözcülüğünü üstlendi”
Mirani, Tahran'daki 1986 kongresine atıfta bulunarak, "Aralık 1986'da Tahran'da düzenlenen Irak Halk Nasrat kongresinde tekrar hizmetindeydim. Partinin sekreteri rahmetli Ali Abdullah Bey'di. Kürdistan partileri oradaydı. Iraklı muhalif partiler oradaydı. Orada konu Kürt sorununun çözümü üzerinde tartışmalara döndü. Sonuç bildirgesinde Kürt grubu olarak tüm partiler Kak İdris Barzani’yi Kürt heyeti adına resmi sözcü olarak atadı” diye konuştu.
Fazıl Mirani, “Bunu tarih için anlatıyorum. Tüm Kürt partiler: Sayın İdris, Kürt meselesinde sen ne söylersen biz onu yaparız, sen bizim ağabeyimiz olursun” dedi.
Mam Celal ile anısı
Fazıl Mirani, o dönem Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreteri olan Celal Talabani ile olan bir anılarını da anlattı.
Mirani, "Bu münasebetler müzakereler için İstiklal Oteli'ne gittik. İlk kez Mam Celal'le orada karşılaştım. Allah rahmet eylesin, orada İdris Barzani, Mam Celal’in elini tuttu ve önden girmesini istedi. O da şöyle dedi: 'Hayır, kurban olayım! Ben her zamanki dervişim, senden önce geçemem, sen Mele Mustafa’nın oğlusun” diye konuştu.
İdris Barzani Irak muhalefetine öfkelendi
Fazıl Mirani, Tahran’daki toplantıda Iraklı muhalif gruplarla yaşanan bir anıyı ve İdris Barzani’nin Şii dini lider Muhammed Bakır el-Hekim’in tavrına karşı çıkışını da anlattı.
Mirani, şöyle dedi:
“Biz Kürt sorununun 11 Mart mutabakatı temelinde çözülmesi gerektiğini söyledik. Bu, Irak için demokrasi, Kürdistan için özerklik anlamına geliyor. Ancak Iralık Şii İslami partiler nunu reddetti ve oylamaya sunmak istediler. Orada Şiiler ve Kürtler de dahil İdris Barzani, Bakır el-Hekim’e dönerek şöyle dedi: ‘Kürt davasını mı reddediyorsunuz?’ İçeridekilerden birini işaret ederek, ‘Bu adam bir parti adına geldi. Kaçıp gelmişti ben onu Hacı Omeran'dan Avustralya'ya gönderdim. Şimdi de kalmış Kürt meselesini mi reddediyor? Bu ayıptır.’ Ayrıca sert bir şekilde, ‘Bak Syyid’ dedi ve o Arap şahsı gösterdi ve Arapça, ‘Eğer Mart anlaşmasında Kürtlerin hakları kabul edilmezse, biz bu kongreye hiçbir şekilde bağlı kalmayız’. Şunu da ekledi; ‘Biz Kürtler, kongreden bir bildiri ile çekiliriz."
Bu çıkış üzerine İdris Barzani’nin elini sıkarak ondan “sakin olmasını” istediğini belirten Mirani, “O da şöyle cevap verdi: ‘Bunlar bu dilden anlar, ben de kendi dilleriyle onlarla konuşuyorum” diye anlattı.
Kongrede, o dönemde Lübnan’ın Şii Yüksek Konseyi Başkanı olan Muhammed Mehdi Şemseddin’in de Iraklı Şiilere hitabını şöyle özetledi:
" Muhammed Mehdi Şemseddin Şiilere dönerek: ‘Son iki üç gündür kongrede tuhaf şeyler görüyorum. Kürtlere Kürt kardeşlerimiz diyorsunuz. Ama en azından Kürt halkı deyin. Çok acayip bir şey bu; Saddam orada Kürt halkı ve Irak Kürdistanı'na özerk yönetim diyor ama siz burada Tahran’da bunu bile demiyorsunuz. Onun yürütme kurulu, yasama kurulu ve idaresi var. Peki, Saddam kadar da mı olamıyorsununuz? Ben bunu haklı bulmuyorum, doğru değil. Kürt halkına özerklikten fazlasını talep edemiyorsanız Şiiler için talep ettiklerinizden de az olmamalı.”
“Halkımızı ikna etti ve cesurca Mam Celal'le anlaştı”
KDP ile KYB arasında yaşanan çatışma ve çekişmelerin ardından iki taraf arasındaki barışın tesis edilmesinin kolay bir iş olmadığını vurgulayan Mirani, “KYB ile ile anlaşmamız 1986’da kolay bir iş değildi. Biliyorsunuz ki, 1983 savaşından sonra çok zorlu bir dönemdi, fakat her zaman İdris Barzani, kendi cesareti ve zekâsıyla halkını ikna etti ve cesurca gidip Mam Celal ile anlaşmayı imzaladı” dedi.
İdris Barzani’ye yol arkadaşlığı yapan çok kişi olduğunu dile getiren Mirani, hakkında yazılacak ve çizilecek çok şey olduğunu vurguladı.
Son olarak, Fazıl Mirani, "Hepimiz, İdris Barzani’den bahsederken hakkını vermeliyiz. Çünkü eğer tarihinde olmamış bir şeyden bahsedersek ona haksızlık etmiş oluruz. Ama olduğunu bildiğimiz şeyler de varsa ve biz anlatmıyorsak burada bir sorun var demektir. Bildiğimiz halde susarsak, o zaman haksızlık etmiş oluruz” dedi. /Rudaw