Çetiner Çetin: 'Karayılan ve Bayık liderliğinde iki grup kongre düzenlendi, karar yarın açıklanacak'

Gazeteci Çetiner Çetin PKK'nin beklenen kendini feshetme ve silahları bırakma açıklamasını yarın saat 13.00’te yapacağını söyledi.

Çetiner Çetin: 'Karayılan ve Bayık liderliğinde iki grup kongre düzenlendi, karar yarın açıklanacak'

Çetiner Çetin dün yapılan açıklamada iki farklı alanda kongre düzenlendiği yöndeki ifade hakkında ise kongrelerin Kandil bölgesinde yapıldığını kaydetti.

Çetin, Murat Karayılan ve Cemil Bayık liderliğinde iki ayrı grup tarafından kongre düzenlendiğini, Cemil Bayık’ın Öcalan’ın taleplerine mesafeli davrandığını, Karayılan'ın ise Öcalan’a tamamen katıldığını kaydetti.

Çetiner Çetin silah bırakılması durumunda hiçbir silahlı eyleme, olaya karışmamış 3.500 civarındaki PKK’linin Türkiye'ye getirileceğini, diğerlerinin de Kürdistan Bölgesi’nde kalacağını söyledi.

Üst düzey PKK’lilerin akıbeti hakkında da Çetin, 150-200 civarındaki üst düzey yöneticinin Norveç, Danimarka ve Güney Afrika'ya gönderileceğini belirtti.

“Bize gelen bilgiler silah bırakma ve fesih kararının alınması yönünde”

Rûdaw canlı yayınında soruları cevaplayan Çetiner Çetin, “Yarın saat 1 gibi beklenen bir karar vermeleri. İki tane kongre yaptılar. Bu iki kongreden bir tanesi tabii ki memnuniyet verici bir kongre cevabı. İkincisi biraz daha ortada bir cevap. Murat Karayılan ve onunla beraber olan grup Öcalan'ın aldığı karara sonuna kadar destek vereceklerini ifade ettiler. Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın olduğu bir ekip yani onların yaptığı kongrede de biraz daha ortada bir cevap var. Ama yarın saat 13.00 itibariyle iki kongrenin sonuçları birleştirilmiş ve açıklanmış olması bekleniyor. Türkiye'deki genel beklenti de bu yönde. Zaten DEM Partisi yetkilileri de Öcalan'la görüşme yapan ekip de gidip hem Öcalan'la görüşüp hem Kandil'le görüşen başka alternatif bir ekip de vardı. Onlar da şu anda açıklamanın yarın yapılmasını bekliyorlar. Yani bize gelen bilgiler tabii silahları bırakma ve örgütün fesih kararının alınması. Zaten Öcalan da bu noktada tarihi sorumluluğu üzerime alıyorum demişti. Yani şu anda Öcalan bütün tarihi sorumluluğu üzerine almış durumda” diye konuştu.

“İkinci aşama da çok önemli”

Silahlar bırakıldıktan sonraki sürecin de önemli olacağını belirten Çetiner Çetin, “Ama tabii bu sadece bu süreçle sınırlı bir durum değil. Bundan sonraki yani ikinci aşama da çok önemli. Çünkü bazı hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bazı isimler Norveç'e, Danimarka'ya gidecek, Güney Afrika'ya gidecek olan isimler var. Türkiye'ye gelecek olan isimler var.

“Norveç, Danimarka, Güney Afrika’ya gidecekler”

Tabii bu beklenen kişiler örgütün tepe isimleri. Yani yaklaşık 150-200 civarında bir isim. Daha net bu isimler belli değil. Ama bunlar Türkiye'ye geldiği zaman halklarında çok ağır cezalar var. Dolayısıyla bunlar şimdilik Türkiye'ye gelmek yerine üçüncü bir ülkeye yani Norveç, Danimarka, Güney Afrika gibi ülkelere gönderilmesi bekleniyor. Şöyle üç aşamalı bir yöntem olacak” dedi.

“Türkiye örgütün tepe isimlerinin Kürdistan Bölgesi’nde kalmasını istemiyor”

Türkiye’nin, örgütün tepe isimlerinin Kürdistan Bölgesi’nde kalmasını ısrarla istemediğini vurgulayan Çetin, “Türkiye kesinlikle Öcalan'la yapılan görüşmelerde örgütün tepe isimlerinin Irak'ta Kürdistan Bölgesi’nde kalmasını istemiyor çünkü Kürdistan'da kalmaları durumunda yeni bir PKK kurabilirler yeni bir örgüt kurabilirler. Bunun olmaması için bu 150 ya da 200 kişilik, gerçi konuşulan 220 kişilik bir liste ama bu isimlerin ikinci bir dünya ülkesine gitmesi. Dolayısıyla bunların Irak Kürdistan'da kalması durumunda yeniden başka bir örgütlenmeye ya da İran'ın istihbarat birimlerinin devreye girmesiyle süreci sabote edilme riskleri var. Dolayısıyla Türkiye bunu göz önünde bulundurarak hem İsrail'in hem İran'ın doğrudan bu süreci sabote etmemesi için bu dönemde bu isimleri üçüncü bir ülkeye gönderecek. Ama bir bölümü de tabii ki Irak-Kürdistan Bölgesi’nde kalacak” dedi.

“Mahmur bölgesinin Türkiye'ye gelmesinin önü açılacak”

Kürdistan Bölgesi’nde kalacak olan PKK’lilerle ilgili Kürdistan Bölgesi hükümeti ile görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Çetin şöyle devam etti:

“Bunlarla ilgili de Irak Kürdistan hükümetiyle hem Süleymaniye hem Erbil'le görüşmeler zaten yapılıyor. Bu süreç hem Sayın Barzani'nin bilgisi dahilinde yürüyen de bir süreç. Yani Sayın Barzani de bu sürecin hem takipçisi hem sürecin doğrudan siyasal anlamda destek veren tarafı. Dolayısıyla bir bölümü de Irak-Kürdistan bölgesinde kalacak. Mahmur bölgesinin Türkiye'ye gelmesinin önü açılacak.

Orada da 11 bin kişiye yakın bir sivil var. Bunların da Türkiye gelmesinin önü açılacak. Dolayısıyla yani o 150 ya da 200 kişilik bir liste onların doğrudan Irak'ta, Kürdistan'da kalmasından ziyade üç aşamalı bir süreç. Onlar üçüncü bir ülkeye gidecek bir grup Irak Kürdistan Bölgesi’nde kalacak bir grup da Türkiye'ye gelebilecek.

“Hukuki süreç yarından sonra başlayacak”

Yani şimdi tabii hukuki süreç yarından sonra başlayacak. Yani yarın örgüt eğer fesih kararını resmi olarak açıklarsa artık salı günden itibaren bir taslak oluşturulacak.

Bu taslağa göre yaklaşık 5 ya da 6 bin civarında PKK içerisinde gerilla var ve bu gerillanın bir kısmı Türkiye'ye gelebilecek. Tahminim üç bin, üç bin beş yüz civarında PKK'lı içindeki gerillanın Türkiye'ye gelmesine izin verecekler. Bunun önünü açacaklar ya da bununla ilgili yasal bir düzenleme yapılacak.

3.500'ü Türkiye'de hiç olaya karışmamış

Çünkü Türkiye'deki yasallara göre zaten orada bulunanların yaklaşık 3.500'ü Türkiye'de hiç olaya karışmamış. Dolayısıyla Türkiye'ye gelmelerinde bir sorun yok. Geri kalanların 2000'i Irak, Kürdistan Bölgesi’nde kalacak.

“Türkiye silahların temizlendiğinden emin olmadan askeri birliklerini çekmez”

220 kişi de doğrudan Avrupa ülkelerine, 3. bir dünya ülkesine yani açık söylemek gerekirse Danimarka, Norveç ve Kuzey Afrika. Yani bu süreç tabii 5 yıl sürecek, 6 yıl sürecek. Türkiye silahların tamamen temizlendiğinden emin olmadan oradaki askeri birliklerini çekmez. Bu bir gerçek. Yani tam anlamıyla süreçten emin olduğu andan itibaren. Irak'taki yapı için de zaten Türkiye her fırsatta bunu söylüyor. Biz Irak'ta işgalci değiliz. Irak'taki topraklarda kalıcı değiliz. Biz kendi güvenliğimiz için burada varız. Oradaki güvenlik tam anlamıyla sağlandıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti zaten Kürdistan Hükümeti ile bir iş birliği içerisinde, bir süreç yönetir ve bu bölgede Peşmerge tam anlamıyla bir güvenlik sağlarsa o zaman zaten Türkiye çekilir. Yani Türkiye işgalci bir devlet olmadığını, orada işgal amacıyla olmadığını zaten her fırsatta söylüyor. Buradaki mevzu PKK. Yani PKK bugüne kadar Türk askerini operasyonel anlamda çekebildiği her yere sokmaya çalıştı. Yani bu görülen bir şey. Türkiye'de güvenliği sağlamak durumunda kaldı. Bu süreç tabii ki kolay değil. 2003'te Türkiye, Irak Kürdistanı'na da çok mesafeliydi. Hatta çok ağır, sert dil kullanılıyordu Kürdistan diplomasisine karşı. Ama zamanla Irak Kürdistan hükümeti Türkiye'ye karşı bir tehdit olmadığını, bir tehlike olmadığını, buradaki temel amacının Irak'taki Kürtlerin siyasal haklarını, sorumluluklarını taşımak olduğunu her fırsatta dile getirdi. Burada Suriye'deki Kürtler konusunda da Türkiye bir amma koymuyor. Yani düşünün Beşer Esad'la son Ahmet Doğutoğlu başbakanken yaptığı görüşmede bile Türkiye'nin talebi Suriye'deki Kürtlerin taleplerini ve kimliklerinin verilmesiydi. Ama burada Suriye'de Kürtlerin talepleri yerine gelirse, Kürtlerin istekleri, beklentileri yerine gelirse ve Mazlum Abdi dahil olmak üzere Suriye'deki siyasal sistem, Suriye'deki Kürt siyasi yapısı Türkiye için tehdit oluşturmadığını açık ve net bir şekilde beyan eder ve bunu da fiil olarak ortaya koyarsa o zaman denklem de konuşulur, tartışılır, başka seçenekler de konuşulur. Ama şu anda PKK'nın bir kolu olarak, PKK'nın bir yan kolu gibi görünen ve Türkiye'deki bazı eylemlerde doğrudan Suriye'den PKK'nın bazı insanların Türkiye'ye girmesi Türkiye'yi tabii ki endişelendiriyor.

“Suriye’deki süreç de düzelir”

Bugün Irak Kürdistanı'nda Türkiye konsolosluk açmış durumda. Gayet de güzel diplomatik ilişkileri var. Yarın PKK Türkiye'yi hedef alan bir açıklama yapmadığı sürece ve Mazlum Abdi, Suriye'deki Kürt siyasi yapısı Türkiye'ye hedef alan bir açıklama yapmadığı sürece oradaki süreç de düzelir. Yani oradaki süreç niye düzelmesin ki?

“PKK medyasının da dönüşmesi lazım”

Yani tabii ki beklenti artık terörün bitmesi. Yani Türkiye bu konuda hem siyasi hem mali hem sosyal olarak çok ağır bedeller ödedi. Eğer yarın bu güzel haber gelirse PKK kendini feshettiğini açıklarsa bu süreç sadece bununla sınıfı kalmayacak; yani PKK'nın Avrupa'da bir yapılanması var, televizyonları var, medyası var bunların da dönüşmesi lazım; yani Türkiye zaten yasal bir düzenlemeyle Kürt siyasetinin önünü de sonuna kadar açmak zorunda. Bu artık dünyanın gelişen değişen normları içerisinde gerekli bir şey. Normal bir şey.

“Türkiye Kürt diasporasıyla Avrupa'daki varlığını güçlendirebilir”

Yani bugün örnek veriyorum PKK'nın medya kuruluşları DEM için siyaset yapan bir yayın kuruluşuna dönüşürse çok güzel olur, bunlar beklenen şeyler ama Türkiye'yi sert bir dille eleştiren, terörü destekleyen bir dil olmadıkça belki de ileride Türkiye Kürt diasporasıyla da yakın ilişkiler kurarak Avrupa'daki varlığını daha da güçlendirebilir. Bunlar Türkiye'nin zaten temel amaç ve beklentileri.”