Pervin Buldan: Öcalan için umut hakkını görüşeceğiz

DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Perşembe günü yaptıkları görüşmenin sürecin geldiği nokta açısından tarihi bir adım olduğunu vurguladı. Görüşmenin olumlu ve yapıcı geçtiğini belirten Buldan, bu buluşmanın yeni bir sürecin başlangıcı olduğunu söyledi. Erdoğan’ın külliyede heyeti kabul etmesini de “sürecin içinde olduğunun göstergesi” olarak yorumladı.

Pervin Buldan: Öcalan için umut hakkını görüşeceğiz

DEM Parti İmralı Heyeti üyesi  Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yapılan görüşmenin yeni bir sürecin başlangıcı olabileceğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Buldan, tecridin kaldırılması çağrısı yaptı. Yeni anayasa için demokratik ve kapsayıcı bir süreç gerektiğini belirtti. "Siyaseti bırakmadım, mücadeleye başka biçimlerde devam edeceğim" dedi. 

 Adalet Bakanı ile görüşme planlanıyor

Pervin Buldan, yasal süreç zeminine girilmesi için haftaya Adalet Bakanlığı ile görüşmek için randevu alacaklarını açıkladı.

Buldan, sürecin ilerlemesi için yakın zamanda somut adımlar atılacağını belirterek, “Umut hakkı başta olmak üzere, sürecin ilerlemesi için yasal adımlara ihtiyaç var. Bu konularda yakın zamanda adımların atılacağını düşünüyorum. Parlamento sorumluluk üstlenmeden sürecin ilerlemesi sıkıntılı olacaktır. Önümüzdeki hafta yasal adımlarla ilgili Adalet Bakanı ile görüşeceğiz. Hangi yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği, ne tür yasalara ihtiyaç olunduğuna dair görüşülecek. Nelerin yapılacağına ilişkin fikir alışverişinde bulunulacak. Parlamento yasaların çıkmasıyla ilgili birçok temas gerçekleştirilecek” dedi.

Öcalan'ın koşullarının değiştirilmesi

Abdullah Öcalan'ın süreçteki rolüne değinen Buldan, tecridin kaldırılması gerektiğini ve Öcalan'ın barış aktörü olarak devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı görüşmesinin ardından kısa bir süre içinde İmralı'ya ziyaret gerçekleştirileceğini açıkladı. Bu ziyaretin muhtemelen Adalet Bakanı ile yapılacak görüşmeden sonra olabileceğini söyledi.

Parlamentonun rolü ve yasal düzenlemeler

Barış sürecinin ilerlemesi için parlamentonun devreye girmesinin önemine değinen Buldan, "Umut hakkı başta olmak üzere sürecin ilerleyebilmesi için yasal adımlara ihtiyaç var. Parlamento sorumluluk üstlenmeden bu sorunun çözülmesi sıkıntılı olur. Parlamentonun devreye girmesiyle birlikte yasal düzenlemelerin çıkması, bütün siyasi partilerin sürece dahil edilmesi ve karşılıklı müzakere ile sorunun çözülmesi daha verimli olacaktır" dedi.

Yeni süreç ve 2015 deneyimi

Yeni sürecin, çözüm süreciyle birebir aynı olmasa da onun deneyimlerinden ders alınarak inşa edileceğini belirten Buldan, bu defa daha kapsayıcı ve toplumu dahil eden bir yaklaşım hedeflendiğini söyledi. 2015'teki Dolmabahçe Mutabakatı'nın Cumhurbaşkanı tarafından reddedilmesiyle çözüm sürecinin sona erdiğini hatırlatarak, bunun tarihi bir fırsatın kaybedilmesi olduğunu dile getirdi.

Toplumsal destek çağrısı

Barış sürecinin sadece Kürtleri değil, tüm toplumu ilgilendirdiğini vurgulayan Buldan, "Barış çağrısı aslında herkese yapıldı. Kürtlere, Türklere, Alevilere, kadınlara, gençlere, toplumun tüm kesimlerine yapılan bir çağrıdır. Bu çağrıyı sahiplenmek ve barış sürecini inşa etmek herkesin görev ve sorumluluğudur" dedi. Toplumda barış sürecine %60'ların üzerinde destek olduğunu belirtti.

Siyasi kararlılığın devamı

"Siyaseti bırakmadım, mücadeleye başka biçimlerde devam edeceğim" diyen Buldan, aktif görevde olmasa da barış ve demokrasi mücadelesini sürdüreceğini ifade etti. Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Buldan, katılımcı ve demokratik bir anayasa süreci olursa katkı sunacaklarını, ancak göstermelik süreçlerin içinde yer almayacaklarını söyledi.

Pervin Buldan Medya Haber’den Erdal Er’in sorularını yanıtladı. Pervin Buldan’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

- İmralı heyet üyesi, Sayın Buldan merhaba, yayınımıza hoş geldiniz. Çok önemli bir görüşme yaptınız, bir görüşme gerçekleştirdiniz. Görüşmeden hemen sonra da bir yazılı açıklama yaparak görüşmenin verimli yapıcı geçtiğini kamuoyuna duyurdunuz. Ve bundan sonrası için yapılacaklardan da aslında yani nelerin yapılacağını belki söylemediniz ama bundan sonra adımlar atılacağını da yazılı açıklamada ifade ettiniz. Artık yeni bir aşamaya geçtik diyebilir miyiz? Buradan başlayalım.

Evet ben özellikle sizin ifade ettiğiniz yerden devam edeyim isterseniz yeni bir aşamaya geçildi diyebilirim. Çünkü ilk defa Sayın Cumhurbaşkanı İmralı heyetini kabul etti ve bu konuda bizden hem detay görüş alışverişinde bulundu, hem de bu konudaki görüşlerini bize aktardı. Dolayısıyla siyasetin ya da barış sürecinin merkezinde olması gereken isimle bir araya geldik.

Evet daha önce yapmış olduğumuz birçok önemli ziyaret vardı muhalefet partilerinin genel başkanlarını ziyaret ettik. Yine Güney Kürdistan'da KDP ve Yeneke temsilcileriyle görüştük. Bunun yanı sıra birçok toplantı il örgütleriyle birlikte yaptığımız halk toplantıları, sivil toplum örgütleriyle yapılan görüşmeler vardı. Ama herkesin kafasında şu vardı, Cumhurbaşkanı bu konuda neden uzak duruyor? Barış süreciyle ilgili, bu süreçle ilgili bir söz söylememesi, sürecin içerisinde yer almaması insanların kafasında elbette ki birçok soru işaretine ve kaygılara sebep oluyordu.

Dolayısıyla belki de dün yapılan görüşme bu anlamıyla önemliydi. Tarihi bir görüşme olduğunu ifade etmekte fayda var ve bu işin merkezinde olduğunu gösteren bir görüşme olduğunu da ifade etmek isterim. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bizi AKP Genel Merkezi'nde kabul etmedi. Kendi külliyesinde kabul etti. Oraya verdi randevuyu. Bu da şu anlama geliyor, bu sürecin içerisinde olduğunun ispatı anlamına geliyor. Bunu ifade etmek isterim özellikle. Biz çok iyi bir havada geçtiğini söyledik zaten dün yapmış olduğumuz yazılı açıklamada da bunu ifade ettik. Olumlu bir havada, olumlu bir atmosferde geçti. Yaklaşık 1 saat 25 dakika süren bir görüşme oldu.

- Tabi MİT Başkanı orada bulunuyor. Efkan Ala, mesareyi yakından bilen bir önceki çözüm sürecinin de aktörlerinden bir isim Efkan Ala orada bulunuyor. Bunu isterseniz ya da kamuoyuyla paylaşmak istediğiniz kadarıyla öyle söyleyeyim. Olumlu cümlesini nasıl anlayabiliriz? Bu önümüzdeki dönemlerde ne olacak? Nasıl bir tablo göreceğiz? İsterseniz buradan başlayıp bu şekilde devam edelim.

Şöyle söyleyebilirim yani hem Sayın Cumhurbaşkanı'nın hem yanındaki heyetinin sizin ifade ettiğiniz isimlerin de aktarımları oldu. Yani sadece Sayın Cumhurbaşkanı konuşmadı diğer iki isim de görüşmede konuştular, bilgi verdiler, bilgi aktardılar. Dolayısıyla hem bizim yapmış olduğumuz bilgilendirme vardı hem de onlar tarafından yapılan bir bilgilendirme vardı.

Siyasetin güçlenmesi yani barışın güçlenmesi ya da barışın oluşabilmesi için demokratik siyasetin güçlenmesi konusunda aslında biraz görüş alışverişinde bulunduk. Nelerin yapılmasına dair evet biz de beklentilerimizi söyledik. Örneğin atılması gereken adımlar nelerdir? Sayın Öcalan'ın koşullarında bir değişiklik olacak mı olmayacak mı? Cezaevleriyle ilgili bir süreç başlayacak mı? Başlamayacak mı? Hasta tutuklular, infazı yakılan insanlar bütün bunlar aslında dile getirilen konular.

Ancak şu konuda şu zaman ya da bu zaman diliminde bir adım atılacak demekten ziyade karşılıklı olarak demokratik siyasetin güçlenmesi, ama aynı zamanda barışın güçlenmesi anlamına geldiği için bu adımların yavaş yavaş atılması gerektiği konusunda herkes kendi fikrini söyledi. Olumsuz herhangi bir aktarım ya da olumsuz herhangi bir tepki olmadığını söylemek isterim. Biz açıkçası İmralı heyeti olarak oradan o görüşmeden olumlu bir sonuç çıkardığımızı da belirtmek istiyorum.

Belki yavaş yavaş atılacak olan adımlar, elbette ki insanların beklentisi çok. Toplumun özellikle neden adım atılmadığına dair soruları var, beklentileri var. Bunları ben kısa zaman içerisinde insanların göreceği bir şekilde, hissedeceği bir şekilde bu adımların atılacağına da gerçekten inanıyorum ki bunu dün biraz da istişare ettik diyebilirim.

- Umut hakkı konuşulan tartışılan bir mesele muhtemelen gündeme gelmiştir. Hem Sayın Öcalan'ın koşullarıyla ilgili en azından izleniminiz hangi yönde önümüzdeki dönemde hem Umut hakkıyla ilgili hem de Sayın Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesiyle ilgili bir değişiklik görebilir miyiz?

Olması gereken o aslında. Yani umut hakkı başta olmak üzere sürecin ilerleyebilmesi için yasal adımlara ihtiyaç var. Parlamentonun devreye girmesine ihtiyaç var. Çünkü bu işin asıl çözüldüğü yer ya da çözüleceği yer parlamento, bütün partilerin dahil olabileceği, bütün muhalefet partilerinin de dahil olabileceği bir mekanizmaya ihtiyaç var.

Biz beklentilerimizi elbette ki ifade ettik söyledik ama biraz önce de ifade etmeye çalıştım kesin hani şu tarihte şu olacak bu tarihte bu olacaktan ziyade evet yani bunların olması gerektiği konusunda belli bir zaman sonra zaten bunu göreceğiz bunu yaşayacağız. Bunlarla ilgili de adımların atıldığını görebiliriz diye ifade etmek istiyorum.

- O zaman Cumhurbaşkanı da parlamentonun misyon üstlenmesine kapalı değil. Yani dünkü görüşmenin belki de esas gündemlerinden birinin bu olduğu da medyaya yansıdı. Kulis bilgileri de yansıyor. Parlamentoda sorumluluk üstlenecek mi? Bununla ilgili gündeme gelmiştir.

Olması gereken de bu zaten. Parlamento sorumluluk üstlenmeden bu sorunun çözülmesi tabii ki sıkıntılı olur, başından sıkıntılı olur. Ama parlamentonun devreye girmesiyle birlikte yasal düzenlemelerin çıkması, bütün siyasi partilerin sürece dahil edilmesi, ve karşılıklı bir müzakere ile bu sorunun çözülmesi daha verimli ve daha sağlıklı olacaktır. Çünkü bir barış sürecinden bahsediyoruz, karşılıklı barışmadan bahsediyoruz. Bu barışın olabilmesi için yasal düzenlemelerin mutlaka hayata geçmesi gerekiyor.

Bu yasal düzenlemeler ileriki günlerde elbette ki önümüze çıkacak, bununla ilgili hazırlıklar yapılacak. Örneğin biz haftaya İmralı heyeti üyesi olarak, Sayın Adalet Bakanı ile bir görüşme gerçekleştireceğiz. Bu Adalet Bakanı ile yapılacak olan görüşme de önemli bir görüşme olacak. Belki de yasaları, çıkarılacak olan yasaları orada gözden geçireceğiz tartışacağız nelerin yapılması gerektiğine dair bir fikir alışverişinde bulunacağız.

Bu konuda yani Adalet Bakanlığı'nın da bazı diğer bakanlıkların da üzerine düşen sorumluluklar var. O yüzden biz işe Adalet Bakanı ile yapılacak olan görüşme ile başlayacağız. Bunun da bilgisini buradan en azından vermiş olayım ama sadece onunla sınırlı değil, parlamentoda yasaların çıkmasıyla ilgili birçok temasta bulunacağız.

- Bu görüşmeler devam edecek tabii. Yani belli zaman aralıklarında hem Adalet Bakanı'yla hem diğer bakanlıklarla görüşmeler olacak ama İmralı'yla da yine Sayın Öcalan'la da görüşmeler devam edecek. Yakın bir gelecekte İmralı'ya gidecek misiniz? Sayın Öcalan'la bir görüşme gerçekleşecek mi bu görüşmeden sonra?

Evet gidilecek. Henüz tarih belli değil. Yakın bir zamanda gitmeyi talep ediyoruz zaten. Bizim talebimiz her zaman en kısa zamanda gitmek üzere oluyor. Fakat bu talebi biz yetkililere ulaştırdığımız andan itibaren de onların belirleyeceği bir tarihte gidiliyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ile yapmış olduğumuz görüşmenin detaylarını, ayrıntılarını da Sayın Öcalan'la görüşmek üzere bir İmralı ziyareti kısa bir zaman içerisinde gerçekleşecek. Belki Adalet Bakanı'yla yapacağımız görüşmeden sonra olabilir diye tahmin ediyoruz biz.

- Adalet Bakanı'yla görüşme günü belli mi?

Önümüzdeki hafta randevu talep edilecek. Bunu demekle yetinebiliyoruz.

- Öyle anlaşılıyor ki pratik çalışma başlıyor dünkü görüşmeden hemen sonra. Burada iki şey daha var. Dediniz ki görüşmelerimiz devam edecek. Erdoğan'la yeniden bir araya gelecek misiniz? Birincisi bu. Muhalefetle ana muhalefet partisi dahil olmak üzere diğer siyasi partilerle yeniden siz ya da eş başkanlar düzeyinde bir görüşme olacak mı?

Şimdi Cumhurbaşkanı ile yeni bir görüşme oldu zaten hemen kısa bir zaman içerisinde böyle bir görüşmenin olması çok doğru da değil zaten ama ileriki zamanlarda ileriki süreçlerde sürecin geldiği aşamalar dolayısıyla bir görüşme ihtiyacı olursa elbette ki tekrardan randevu istenir ama şu an hani dün gerçekleşmiş bir görüşmenin kısa bir zaman içerisinde tekrarlanması diye bir şey yok.

Fakat diğer muhalefet partileriyle görüşmeler zaten zaman zaman yapılıyor. Sadece biz değil eş başkanlarımız da bu görüşmeleri sürekli yapıyorlar. Fakat bizim meclis içerisinde partisi bulunan siyasi partilerin daha doğrusu grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla da bazen basına açık olmadan kapalı görüşmelerimiz oluyor ama açık ziyaretleri henüz bir takvim oluşturmuş değiliz bu konuda.

İhtiyaç dahilinde elbette ki başta ana muhalefet partisi olmak üzere diğer siyasi partilerin genel başkanlarıyla da görüşme ihtiyacı olduğu andan itibaren biz bu görüşmeleri yaparız elbette ki ama şu an bir takvim yok. Sadece önümüzde bir Adalet Bakanı ile görüşme hemen ardından İmralı'da Sayın Öcalan'la bir görüşme gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

- Güney Kürdistan Rojava ziyaretleri geride bıraktığımız haftalarda yeniden gündeme geldi. Böyle bir ajandanız var mı?

Şu an itibariyle böyle bir programda yok. Yani Güney Kürdistan ziyaretini de kısa bir zaman önce zaten gerçekleştirdik. Dediğim gibi ihtiyaç dahilinde varsa ihtiyaç kendilerinden bir talep geldiği andan itibaren böyle bir ziyareti zaten gerçekleştirir. Çünkü biz ilk gittiğimiz zamanda kendilerine ifade etmiştik söylemiştik ne zaman ihtiyaç duyarsanız gelmemizi bizim sizleri süreçle ilgili bilgilendirme yapmamızı istediğiniz andan itibaren biz her zaman bu göreve hazırız geliriz bilgilendirmemizi yaparız görüş alışverişinde bulunuruz demiştik ama şu an itibariyle böyle bir program henüz yok. İleriki zamanlarda olursa tabii ki bu da yapılır.

- Şimdi şöyle bir durum var Sayın Öcalan'dan demokratik toplum çağrısı yaptı. Tabii çok önemli bir iş yapıyorsunuz. Dolayısıyla toplum desteği de son derece önemli. Yapılan anket var Kürdistan'la ilgili özellikle. Destek oldukça yüksek yani %60'lar üzerinde bir destek çıkıyor. Dolayısıyla bu taze yapılmış sıcağı sıcağına görüşmeden hemen sonra anlıyoruz ki pratik adımlar başlayacak, atılacak. Topluma bir çağrınız olacak mı?

Tabii Sayın Öcalan da çok ifade ediyor, birçok kez söylüyor toplumun bunu sahiplenmesi, barışı sahiplenmesi, demokratik toplumu inşa etme konusundaki görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda birçok kez ifade edilen sözler var.

Bu anlamıyla tabii ben daha önceki röportajlarımda da söylemiştim. Nevroz konuşmamda da var. Bu mesele sadece Kürtleri ilgilendiren ya da Dem Parti'yi ilgilendiren bir mesele değil. Eğer biz Türkiye'nin geleceğini konuşuyorsak bir barış sürecini inşa etmeyi konuşuyorsak bu konuda bütün siyasi partiler ve toplumun tüm kesimleri sadece Kürtler değil bu ülkede barışa ihtiyaç duyan herkesin aslında 85 milyonun Kürtlerin yaşadığı her yerde bu konuda bir sorumluluk alması gereken bir sürece giriliyor.

Yani çağrı aslında herkese yapıldı. Kürtlere, Türklere, Alevilere, kadınlara, gençlere, toplumun tüm kesimlerine yapılan bir çağrıdır. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek ama aynı zamanda toplumsallaştırmak ve bir barış sürecini inşa etmek de herkesin görev ve sorumluluğudur diyebilirim. O yüzden bu konuda herkesin elinden gelen her şeyi yapması gerektiğine inanıyorum ben açıkçası.

Türküyle, Kürdüyle bir Türk-Kürt ittifakını yaratmak ve bir barış sürecini örmek adına bunun çok elzem olduğunu ifade etmek istiyorum. Süreç eğer gerçekten bir barış sürecine dönüşecekse ki dönüşmeli, dolayısıyla bunda hepimizin payı olmalı, herkesin payı olmalı. Kürdün de olmalı, Türkün de olmalı, Alevinin de olmalı, kadınların ve gençlerin de olmalı.

Sayın Öcalan özellikle kadınlara ve gençlere her zaman özel bir çağrı yapıyor. En çok güvendiği kesimin kadınlar ve gençler olduğunu ifade ediyor. Biz de en azından bu çağrıyı hem kadınlara hem de gençlere yapmış olalım. Barış gerçekten en çok ihtiyaç duyduğumuz şey bugün ülkede yaşanan bu kadar kaostan kurtulmanın ve insan yaşamını bir kere yani en azından insanların yaşamını gözetlemek adına yani artık insanların hayatını yitirmemesi, yaşamını yitirmemesi, bunu bile göz önüne alırsak barışın ne kadar büyük bir şey olduğunu zaten ortaya çıkarırız. O yüzden barışa duyulan ihtiyaçtan kaynaklı herkesin sorumluluk alması gereken bir süreçteyiz diyebilirim.